Dünya ve ahirette mutlu olmanın şartı: Allah Rızası

Dünya ve ahirette mutlu olmanın şartı: Allah Rızası

Kulluk görevlerimizi yerine getirirken ve dünyevi işlerimizi Allah rızası için yaparken elde ettiğimiz mutluluğun sırrını keşfedin. Her ameli Allah rızası için yapmak, dünya ve ahirette gerçek mutluluğun anahtarıdır

Said Ali Ümit - Muhabbet Medya

“Öyle bir Zatın rızası için amel et ki, herkese bedel sana kafi gelsin.”

Camiüssağir, (C.I., s334.)

Bu hadis-i şerif bize çok önemli bir ölçü veriyor. Bu ölçüye riayet edildiği takdirde dünya ve ahiret mutluluğunu elde etmek mümkündür.

Yaptığımız her iş ve davranışta Allah rızasını esas almalıyız. Bu hadis-i şerifin iki yönü var. Birincisi kulluk görevleri ile ilgili. İkincisi de dünyevi işlerimizle alakalıdır. Her ikisinde de Allah rızasını esas almamamız gerekmektedir. Örneğin namaz, oruç, hac, zekat gibi amelleri Allah için yapmazsak, gösteriş için, desinler diye, işlerimiz rast gitsin diye yapacak olursak bunların Allah katında hiçbir değeri olmaz.

Maalesef toplumumuzda bu meselenin şuurunda olmayan insanlar var. Bu kardeşlerimiz niyetlerine dikkat ederlerse kazançlı çıkarlar. Bunları Allah rızası için yaparsak kulluk görevlerimizi yerine getirmiş oluruz. Başkalarını hoşnut etmek için yaparsak, bu bir nevi ameli münafıklık olur.

Diğer taraftan dünyevi işlerimizi yaparken de Allah rızasını esas aldığımızda dürüst bir insan oluruz. Güvenilir bir insan oluruz. Ticareti Allah rızası için yaptığımız da, sahtekarlık yapmayız, kimseyi aldatmayız. Bu da Allah’ı hoşnut edecek bir davranıştır. Devletin makamlarını şahsi çıkarlarımıza alet yapmaz, milletin menfaatini ön plana çıkarırsak, bu da Allah’ı hoşnut eder. Rüşvet alıp vermezsek bu haramdan vazgeçip helalı tercih etmek anlamına gelir ve Allah rızasına uygun olur.

Bütün bunları gerçekleştirmek, bütün amellerimizde Allah rızasını bir temel, bir ölçü olarak kabul edip uygulamak kolay değildir. Bunun için kendi davranışlarımızın niteliği konusunda tefekkür ve tahlile, analize ihtiyacımız var. Yaptığımız her amel ve davranışımızı sorgulamalıyız. Ben bu davranışı niçin yapıyorum? Birilerinin hoşuna gitmek için mi, Allah rızası için mi? Bu sorunun cevabı her kes kolaylıkla bulabilir ve Allah’a hakkıyla kul olan bir insan konumuna gelir.

Said Nursi Hazretleri, İhlas Risalesi isimli eserinde şöyle der:

“Amelinizde Allah rızası olmalı. Eğer o razı olsa, bütün dünya küsse önemi yok. Eğer o kabul etse, bütün halk reddetse tesiri yok.”

Özellikle din hizmetlerinin, iman ve Kur’an hizmetlerinin Allah rızası için yapılması önemlidir.

“Ey nefis! Eğer takva ve amel-i salih ile Halıkını razı ettiysen, halkın rızasını tahsile lüzum yoktur, o kafidir. Eğer halk da Allah’ın hesabına rıza ve muhabbet gösterirse, iyidir; şayet onların ki dünya hesabına olursa kıymeti yoktur. Çünkü onlar da senin gibi aciz kullardır.”

Ölümlü ve aciz kulların Allah hesabına olmayan ilgi, alaka ve sevgileri kabir kapısına kadardır. Ondan sonra ise Allah’ın sevgi ve dostluğu bakidir. O halde Allah rızası için çalışmalıyız. Bizi bu dünyada ve ahirette ancak onun rızası için çalışmak mutlu eder.

“Allah’ım sen bizi Senin rızana erişen, senin rızan için amel eden, başkalarının rızasını kazanmak için çalışmayan kullarından eyle. Senin razı olman her şeye bedeldir.”

www.muhabbetmedya.com

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.