Evimizin bize dar gelmemesi için ne yapmalıyız? Dilimize nasıl sahip olabiliriz?

Evimizin bize dar gelmemesi için ne yapmalıyız? Dilimize nasıl sahip olabiliriz?

Hadise göre, Evimizin bize dar gelmemesi için ne yapmalıyız? Dilimize nasıl sahip olabiliriz?

Said Ali Ümit - Muhabbet Medya

“Diline sahip ol. Evin sana dar gelmesin. Günahların için ağla .”

(Müsned, 2.212 ; Camiüssağir, II,s.449)

Hadis-i şerifin birinci mesajı dile sahip olmakla alakalıdır. İnsanın başına gelen şeyler ya diline sahip olamamaktan, ya da şehvetine sahip olamamaktan gelir. Bu yüzden bu hadiste birincisine dikkat çekilmektedir. Burada dili sadece bir konuşma organı olarak kabul ediyoruz. Yoksa dilin tattıklarına da dikkat etmesi elzemdir. Haramı değil, helali tatmalıdır.

Diline sahip olmak, konuşmamak demek değildir. Elbette konuşacağız. Konuşmak bizim en ayırıcı vasıflarımızdan birisidir. Ama neyi, ne kadar, nasıl, nerede konuşacağız. Önemli olan budur. Peygamber efendimizin (s.a.v) bir başka hadislerinde buyurdukları gibi Müslümanın her şeyden önce, malayani şeyleri yapmaktan ve konuşmaktan kaçınması gerekir. Bu noktanın altını çizmek istiyorum. Günlük konuşmalarımıza kulak verdiğimiz zaman çoğunun malayani olduğunu görürsünüz. Faydasız, hatta insana zarar verecek şeyler konuşulduğu çok vakidir.

Dünyamız ve ahiretimiz için faydalı olan şeyleri konuşmaya dikkat etmek gerekir. İşimizle alakalı konuşmalar, ailemizle, çocuklarımızla yaptığımız konuşmalar faydalı olan konuşmalardır. Elbette bunların da konuları önemlidir. Faydalı konuşma, iman, islam, ahlak ve edeb dairesindeki konuşmalardır.

Peygamberimiz (s.a.v), bir başka hadislerinde “ya hayır söyle ya sus” buyurmaktadır. Bir kişiyle konuşurken hayırlı şeyler söylenecekse, konuşulur. Kötü şeyler söylenecekse susulur. Kötü şeyler söylenirse de dinlenmez. İnsanın dili de, kulağı da mesuldür. Dil ne söylediğinin, kulak iradesiyle ne dinlediğinin hesabını verecektir.

Allah ne konuştuğumuzu biliyor. Bunu meleklerine kaydettiriyor. Hafızamıza kaydettiriyor. Bu yüzden güzel olan şeyleri konuşmalıyız. Bir hadis-i şerifin beyanına göre sözümüz hikmet, sükutumuz tefekkür olmalıdır. Sustuğumuz zaman halimizi, Allah’ın bizdeki ve kainattaki mucizelerini, amellerimizi tefekkür etmeliyiz. Konuştuğumuz zaman da hayırlı şeyler söylemeliyiz.

Burada şu sözü de hatırlamalıyız: Her söylediğin hak olsun, doğru olsun. Ama her hakkı, her doğruyu söylemek senin hakkın değildir.

O halde nerede, nasıl, neyi konuşacağımızı çok iyi ayarlamalıyız. Söz bizdeki iken bize aittir. Ağzımızdan çıkınca başkalarına ait olur. Onları olumlu ya da olumsuz etkiler. İnsanları olumlu olarak etkileyecek sözler sarf etmeye dikkat etmeliyiz.

Hadisin ikinci mesajı evimizin bize dar gelmemesi iledir. Yani Müslüman bir insan, evine ve ailesine bağlı bir insan olmak durumundadır. İşi olduğu zaman dışarı çıkar. Ama işi olmadığı zaman evinde çocukları ve eşiyle birlikte olur. Hayatı onlarla güzel bir şekilde paylaşır. Huzur ve mutluluk insanın evindedir. Tabii insanın evinin huzur mekanı haline getirmesi de eşlerin birbirlerine karşı tutumlarına bağlıdır. Birbirlerine sevgi ve şefkatle yaklaşan, saygıda ve ilgide kusur etmeyen insanların evi onlara geniş olur. Hep eve gitmek isterler. Birbirleriyle anlaşamayan kimseler ise eve gitmek istemezler. Bu yüzden karısı, ya da kocası eve uğramayan insanlar kendi hal ve tavırlarını gözden geçirsinler. Onları evden uzaklaştıran şeyin kendi tavırları olma ihtimali vardır.

Üçüncü olarak da, günahlar için ağlamak tavsiye ediliyor. Günahsız insan olmaz. Herkesin kendisine göre günahları hataları olabilir. Önemli olan hatayı ve günahı günah olarak kabul etmektir. Sonra da ondan pişman olup tövbe etmektir. Bu pişmanlık gözyaşı ile birlikte olursa insanı o kötülükten daha çabuk uzaklaştırır. Allah’ın azabından korkarak göz yaşı dökmek, cehennem alevlerinin yakmayacağı bir göze sahip olmak demektir. Elbette insanların ortasında ağlamak doğru değildir. İnsan Allah ile baş başa kaldığı zamanlarda, kimseye duyurmadan, sadece Allah’a duyurarak gözlerinden yaş dökmeli, seccadeyi ıslatmalıdır.

Bütün bu konularda dua da etmek gerekir:

“Allah’ım dilimizin fitnesinden saha sığınırız. Bize dilimize sahip olma gücünü ver. Dilimizi hayır yerde kullanmayı nasip eyle. Evimizi cennetten bir köşe yap. Bize huzur ver. Bizlere günahlarımız için gözyaşı döken bir göz nasip et. Malayani şeyleri konuşan dilden, huzursuz evden, ağlamayan gözden sana sığınırız. Sen dualarımızı kabul buyur. Ey bütün dualara cevap veren Allah’ım.Amin.

www.muhabbetmedya.com

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.