Atilla Yargıcı

Atilla Yargıcı

Uzun ömür duasından daha hayırlı dua hangisidir?

Dua Rabbimizle iletişimimizin en mükemmel, en güzel aracıdır. Dua etmek, bizi yoktan var eden Rabbimize bir ibadettir. Hadis-i şeriflerde hem duanın bir ibadet olduğu, hem de ibadetlerin özü olduğu bildirilmektedir.

Herkes elbette içinden geldiği gibi, kendi acizliğini, muhtaç olduğunu ortaya koyacak şekilde dua edebilir. Ama her aklımıza gelen duayı yapmak bazen doğru olmayabilir.

Bu yüzden Kur’an-ı Kerim, hem de hadis-i şerifler bizlere duaların nasıl yapılacağını göstermektedir. Örneğin Bakara Suresi 201.ayette, Yüce Rabbimiz bize en güzel duanın nasıl yapılacağını bildiriyor ve şöyle dua etmemizi talep ediyor: “Rabbimiz! Bizlere dünya da iyilikler,ahirette de iyilikler ver.” Bu dua dünyada yaşayan biz insanlar için dualarımızda dünyaya da zikretmemiz gerektiğini bildirmektedir. Örneğin kendimiz, ana-babalarımız için uzun ömür duası ederiz. Acaba bu ne kadar doğru, hadislerde bu konularda ne buyruluyor:

İsterseniz Müslim’in sahihinde yer alan şu hadise bir bakalım:

Peygamberimizin (s.a.v.) eşlerinden Ebu Süfyan’ın kızı Ümmü Habibe bir gün şöyle dua ediyordu: Allah’ım! Eşim Resulullah’a, babam Ebu Süfyan’a, kardeşim Muaviye’ye uzun ömür ver. Peygamberimiz bu duayı işitince şöyle buyurdu: Ey Ümmü Habibe! Sen kesin olan eceller için, sayılı günler için, taksim edilmiş rızıklar için dua ettin. Bu dua bir şeyin zamanından daha önce ya da sonra gelmesini sağlayamaz. Keşke, Allah’ın seni cehennem azabından koruması yahut kabir azabından koruması için dua etseydin. Böyle bir dua daha hayırlı ve daha faziletli olurdu.

Görüldüğü gibi Peygamberimiz (s.a.v) uzun ömür duasını yasaklamamakla birlikte, bu duanın Allah’ın insan için belirlediği şeyleri değiştiremeyeceğini hatırlatarak, duanın daha hayırlı olanın nasıl olmasını gerektiğini bildiriyor. Bu yüzden “Allah’ım! Bana, anama-babama uzun ömür ver” demek yerine, “Allah’ım bizi kabir azabından ve cehennem azabından koru” şeklinde dua etmemiz daha hayırlı ve faziletli bir dua olacaktır.

Bu hadisi şerh eden alimlerimiz, duanın ibadet olmasının uzun ömür duası etmekle değil, azaptan korunma duası etmekle gerçekleşeceğini bildirmektedir.

Büyük İslam Alimi Said Nursi’nin ifade ettiği gibi, dua içimizdeki hayır meyline kuvvet verir. İstiğfar da insandaki şerre olan meyli kırar. Bu sebeple dualarımız hayra meylimizi artırıcı, kötülüğe olan meylimizi kırıcı şekilde olmalı. Örneğin ayetlerde bildirilen şu dua bizim ve neslimizin hayra meylini artırır: “Rabbim. Beni ve benim neslimden gelecek olanları namazı dosdoğru kılmaya devam edenlerden eyle. Rabbimiz duamızı kabul eyle.” (İbrahim, 14/40)

Ayrıca her gün tıpkı Peygamberimizin (s.a.v.) yapmış olduğu ve bize öğrettiği gibi günde yetmiş yada yüz defa istiğfar ederek, içimizdeki kötülüklere olan meylimizi kırabiliriz.

Tirmizi’de yer alan bir hadis ise şu şekildedir:

Ebu Bekre (ra)’den rivayet edildiğine göre, adamın biri: “Ey Allah'ın Resulü! İnsanların en hayırlısı kimdir?” diye sorunca, Allah Resulü aleyhissalatü vesselam “ مَن طالَ عمرُهُ وحَسنَ عملُهُ Ömrü uzun olup da ameli güzel olan kimsedir.” buyurdu.

Adam: “İnsanların en kötüsü kimdir?” diye sorunca da: “ مَن طالَ عمرُهُ وساءَ عملُهُ Ömrü uzun olup da ameli kötü olan kimsedir.” karşılığını verdi. (Tirmizi, Zühd, 22)

Biz ömrümüzün uzun ya da kısa olduğunu bilmiyoruz. Bu yüzden “Allah’ım bizi yaşattığın sürece iman ve İslam’a uygun bir şekilde yaşamayı ve sonunda da Müslüman olarak ölmeyi nasip et” diye dua etmemiz inşallah daha hayırlı ve faziletli dua olarak kabul edilir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum