Cennete girmenin ilk şartı nedir? Cennete girmek için ne yapmalıyım?
Ahirete inanan herkesin hayali ve hedefi cennete girmek. Hem Kur’an-ı Kerim’de hem de Peygamberimizin hadislerinde cennete girmenin şartlarına işaret eden bir ödev listesi görürüz. ‘İşte Cennete girmek için ne yapmalıyım?’ diyenler için kısa bir giriş…
Abdullah Hakimoğlu - Muhabbet Medya
İnanıp iyi işler yapanları da, içinde ebediyyen kalmak üzere girecekleri, zemininden ırmaklar akan cennetlere koyacağız. Orada onlar için tertemiz eşler vardır ve onları orada koyu bir gölgeye koyarız.
(Nisa, 4/57)
Bu dünyada insanın en önemli davası, genişliği dünya kadar olan bir cenneti kazanıp kaybetme davasıdır. Hiçbirimiz elbette hiçbir amelimizle cenneti kazanamayız. Zaten ameller de cennete girmek için yapılmaz, Allah rızası için yapılır. Allah ise cenneti, bizden razı olduktan sonra bize ikram ve ihsan eder, fazlı ve keremiyle bize bahşeder. Fakat bu fazlı ve keremi kazanmanın birinci şartı iman, ikinci şartı da amel-i salihdir.
Bilindiği gibi amel-i salih de kuvvetli bir imana bağlıdır. Kuvvetli bir iman olmadan bir insan amel-i salih işlemeye muvaffak olamaz. Bu yüzden Kur’an ilk şart olarak imanı nazarlarımıza sunuyor. İman ebedî saadet kapılarını açan bir anahtar… Bu anahtarı sadece elde etmek değil, ölene kadar de muhafaza etmek önemli… Hem de şirkten uzak bir şekilde... Allah’a imanın tahkiki olması, insanın her gördüğü şeyde Allah’ı hatırlaması ve onun huzurunda olduğu bilincinin oluşmasıyla mümkündür… Bu da insanın kendisi ve kainat üzerindeki tefekkürüyle meydana gelir. Aynı şekilde insanın peygamberlere, kutsal kitaplara meleklere, ahirete ve kadere imanı da tahkiki olmalı. Bunlar hakkında hiçbir şüphesi olmamalı, bu kuvvetli imanı ölene kadar korumak için büyük bir gayret içinde olmalı.
Allah’ın varlığını ve birliğini, isimlerinin tecellilerini bütün varlıkların üzerinde okuyan, peygamberlere, onların getirdikleri kutsal kitaplara inanan, meleklerin varlığını kabul eden, ahiretin var olacağına itikadı tam olan, kadere inanan bir insan elbetteki Allah’a kulluk yapma arzusuyla yanıp tutuşacaktır. İmanı zayıf olan bir insanda bu kulluk yapma aşkı ve şevki eksik olur. Salih amellerde de bir gevşeklik meydana gelir. Burada salih amel, Allah’ın emrettiği şeyleri yapmak, yasakladıklarından da kaçınmaktır. İnsanın hata işlediğinde samimi bir şekilde tövbe etmesi de salih amellerden sayılır.
İşte insan hayatını iman ile hayatlandırıp, farzlarla süslediği, günahlardan kaçınmakla muhafaza ettiği zaman, iman ve salih ameli birlikte yapmış olur ve Allah, fazlı ve keremiyle o insanı altından ırmaklar akan ebedî cennetine koyar. Orada ona hadis-i şeriflerde bildirildiği gibi gözün görmediği, akla hayale gelmeyen nimetler sürpriz şeklinde ikram ve ihsan edilecek. En büyük sürpriz de Allah’ın cemalini görmek olacak.
Allah’ım! Sen bize kuvvetli bir iman nasip et. O imanı çenemizi kapayıncaya kadar muhafaza etmemize yardımcı ol. Kuvvetli bir iman ile birlikte, senin rızanı kazanmak için salih amel işlemeye muvaffak kıl. Büyük ve küçük günahlardan bizlerini koru. Bilerek ve bilmeyerek hata yaptığımızda sana tövbe etme imkan ve gücünü bizlere bahşet. Bizi rızana nail et. Bizi ebedi cennetine koy. Bize cemalini görmeyi nasip et. Amin.
www.muhabbetmedya.com
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.