Raşit Duran
Kriz Gömlekleri ve Yanlış İliklenen Düğmeler
İlk düğme; başlangıç noktasını, atılan ilk adımı ifade eden, genellikle olumsuz / menfi anlamlarda kullanılan bir metafordur. İlk düğme hem önemli hem kıymetlidir. Zira ardından gelecek ya da devam edecek süreçleri ve sonuçları doğrudan etkiler. Söylemde/sözde ve eylemde/fiilde “ilk düğme” şayet yanlış iliklenirse, sonraki yanlışlar zincirleme gider. Bu kural, şahsi, ailevi ve toplumsal hayatın her cihetinde değişmez sosyolojik bir olgudur. “Tarih tekerrürden ibarettir” sözünden kasıt, “hataların tekerrürü” ise, geçmişten ders ve ibret alınmayıp bugün de -dün olduğu gibi- ilk düğme yine yanlış iliklenirse pek tabiidir ki tarih tekerrür edecektir. Toplumsal zeminde küçük tartışmaların büyük kavgalara dönüşmesi ve vahim olaylarla -hatta cinayetle- neticelenmesi de ilk düğme mesabesindeki olumsuz bir söz, bir adım ya da bir davranış sebebiyledir. Bediüzzaman’ın, “Yalan, yalana mukaddeme olduğu için…” (Muhakemat) sözü, “ilk düğme” metaforuna güzel bir örnektir. Zira, ilk söylenen yalan söz, peşinden diğer yalanlara ve yanlışlara kapı açan ilk düğmedir.
Düğme denince akla gelen ikinci şey, “gömlektir.” Bir başka metafor olarak gömlek de (‘ateşten gömlek’ gibi) şahsi ve toplumsal bünyeyi, yapıyı, iktisadi veya sosyal sistemi mecazi bir ifadedir. Hele bu gömlek, rahmetli Cemil Meriç’in, “idrakimize giydirilen deli gömleğine” benzettiği -izm’ler olursa… Elimizi ve kolumuzu bağlayıp idrakimizi dumura uğratan, (mesela, politik hayatta Makyavelizm, yönetimde Despotizm, iktisadî hayatta vahşi Kapitalizm ve içtimai hayatta Egoizm…gibi) buhran/kriz gömlekleri; toplumun sırtına geçirilirse, üstüne üstelik gömleğin ilk düğmesi de yanlış iliklenirse, toplumsal hayatın her cihetine sirayet edecek tedavisi zor ve zaman alıcı, ekonomik anlamda hayli masraflı maddi-manevi sorunlara kapı aralanmış olur. Günümüzde yaşadığımız sorunların sebebi, şiddetle muhtaç olduğumuz toplumsal barış ve huzura, refah ve mutluluğa engel olan sırtımıza giydirilmeye çalışılan kriz gömlekleri ile yanlış iliklenen düğme mesabesindeki uygulamaları sorgulamak mecburiyetindeyiz. “İyilik Allah’tan (cc) kötülük nefistendir.” özdeyişi, insana verilen akıl ve cüzi iradenin veriliş hikmetiyle, sorumluluk sahibi olduğunu, sorumluluktan kaçmak için, (irfan dünyamızda yeri olmayan, pagan kültürlerin ‘günah keçisi’ yahut ‘şamar oğlanı’ gibi suçu başkasına yansıtma eğilimiyle) hariçte fail aramak yerine önce (birey ve toplum olarak) kendimize bakmamız gerektiğini ikaz ederek söylüyor.
Mesela, bu anlamda, sevgi ve gönül insanı Yunus Emre’nin:
“Söz ola kese savaşı,
Söz ola bitire başı.
Söz ola ağılı aşı,
Bal ile yağ ede bir söz.”
Şiirinde ifadesini bulan ve ağızdan çıkan söz ya savaşı bitiren veya barışı getiren ilk düğme mesabesindedir. İlk düğmeyi doğru ilikleyen de yanlış ilikleyen de biz insanlarız.
“Öyle zaman olur ki bir kelime bir orduyu batırır, bir gülle otuz milyonun mahvına sebep olur. (Birinci Dünya Savaşı gibi) Öyle şerait tahtında olur ki küçük bir hareket, insanı a’lâ-yı illiyyîne çıkarır ve öyle hal olur ki küçük bir fiil, insanı esfel-i safilîne indirir.” (Bediüzzaman, Hakikat Çekirdekleri, 48)
İstisnasız hepimiz, maddi-manevi anlamda (eli-dili-duygu ve düşüncesi) temiz bireyler ve toplum; keza yine maddi-manevi anlamda (bedeni-aklı-kalbi-ruhu-vicdanı)) sağlıklı bireyler ve toplum istiyoruz. Temiz ve sağlıklı olmanın asgari şartları vardır ki, bu şartlar yerine getirildiği takdirde temiz ve sağlıklı olunabilir ve öyle kalınabilir.
Özetle, sırtımıza giydirilen yahut giydirilmeye çalışılan kriz gömlekleri ile yanlış iliklenen düğmelere hem maddi hem manevi hayatımız hem de istikbalimiz adına dikkat kesilmek zorundayız. Zira şu gömlek ve bu düğmeler, yalnızca dünya hayatımızı değil, ebedi olan ahiret hayatımızı da şekillendiren; sahibine ya “Oh!” dedirtecek ya da “Ah!” çektirecek olan mühim ve kıymettar meselelerdir. Çünkü, maddi-manevi buhranların / krizlerin sebebi, sırta geçirilen ve dahi bedenimize uymayan gömlekler ile ilki yanlış iliklenen düğmelerdir. Her libas her bedene nasıl uymazsa öyle de her ilaç her hastaya şifa olmaz. Birisi için şifa iken öbürüne zehir olabilir. Milletlerin bünyeleri de aynen böyledir.
**
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.