Mümin Depresyona Girer Mi?

Depresyon, ruhi bunalımın en kötü halidir. Yani insanın adeta kendinden geçme halidir. Nitekim depresyonun birçok sebebi vardır. Ancak yapılan araştırmalar sonucunda çoğunlukla zengin insanların depresyona girdiği belirtilmiştir. Zira zenginlerin bölgelerine gönderilen psikologların çokluğu bunun ispatıdır.

Peki, günümüzde insanlar bunca varlık içerisinde olmalarına rağmen neden en basit bir olay onların depresyona girmesine sebep olabiliyor?

Cevap: Çünkü haz odaklı yaşamak, eğlencenin peşine düşmek, dinden uzak, amaçsız, başıboş, kendine bir şey katmak veya geliştirmek için herhangi bir şeyin yapılmaması, salınmışlık hali, meşguliyetsiz olup anlamsız bir hayat yaşamak depresyona girme sebeplerindendir. Nitekim Rabbimiz, "Öyleyse, bir işi bitirince diğerine koyul." diye buyurarak, hep yeni bir faaliyetin içinde olmamızı istemektedir.

Depresyona girme sebeplerinden bir diğeri ise, insanların beklenmedik bir anda problem ve sıkıntılarla karşılıyor olmasıdır. Madem öyle, neden Asr-ı Saadetteki insanlar her türlü sıkıntılara rağmen depresyona girmediler?

Cevap: Öncelikle onlar, her evi adeta dini eğitim haline getirip, İslam'ın aydınlatan nuruyla beyinlerini donatarak güzel bakmayı öğrendiler. Tek dertleri, İ‘lâ-yi Kelimetullah (Tevhid inancını yüceltip hâkim kılmak) idi. Bu nedenle onlar, kendilerine lütfedilmiş iman ile olaylara bakarak, hayatın tümünün imtihan olduğu bilincindeydiler. Onların bu imani bakış açısı, görünürdeki olumsuz havayı olumluya çevirmiştir. Ayrıca onlar, hayatta yaşadığı bütün sıkıntıların boşuna olmadığı, kendilerini cennete hazırladığını düşünerek, teselli olup depresyona girmediler. Elbette onlar da robot değil, duygu ve düşünceleri olan birer beşerdiler. Ancak onları diğer insanlardan ayıran kamil imana sahip olmalarıydı. Acaba onların depresyona girmemelerine sebep varlıklı olmaları mıydı? Elbette hayır! Evet üzüldüler, acı çektiler, belki ağladılar ama depresyona girmediler, direnip sabrettiler. Anlaşılan o ki, o dönemin insanları bütün olumsuzluklara rağmen depresyona girmeyip Saadet devri yaşamalarına sebep olan iman gücüydü.

Ayrıca Filistin ve Suriye olmak üzere daha önce savaşta olan İslam ülkelerindeki Müslümanların depresyona girdiklerine dair haber aldığımızı söyleyemeyiz. Elbette onlar da olaylara imani bakış açısıyla baktıkları için depresyona girmediler. Özellikle Filistinli kardeşlerimizin o güçlü imanları herkesi hayrete düşürmektedir.

Öte yandan uzman psikiyatrist Kemal Sayar beyefendi ruhi bunalımlar için, "Depresyon modern çağların bir keşfidir." diye belirtir.

Peki, mümin depresyona girer mi?

Cevap: Bunu bir hadisle açalım. Nitekim bir gün bir sahabi Efendimiz (sav)'e "Mümin yalan söyler mi?” sorusu üzerine Efendimiz (sav), “Yalanı ancak iman etmeyen kimse uydurur.” diye buyurur. Peki, günümüzde müminler yalan söylemiyor mu? Maalesef söylüyorlar. Ancak kamil mümin yalan söylemez. O halde mümin depresyona girebilir. Fakat kamil mümin girmez. Maalesef zaman zaman görüyoruz; kişi namaz kılmasına ve tesettürlü olmasına rağmen depresyona girebiliyor. Neden acaba?

Elbette kişi dini bilgileri sadece ailesinin öğretildiği kadarıyla kalıp, kendisinin imanın en yüksek mertebesine ulaşmak adına herhangi bir çaba ve gayreti yoksa ve imanını manevi bilgilerle beslemezse depresyona girebilir. Çünkü hiçbir şey sabit kalmadığı gibi iman da sabit kalmaz. Böylece kişinin imanı zamanla zayıfladığı gibi kaybedebilir de Allah muhafaza. Örneğin, savaştan önce Filistin'de her köşe başında bir dini eğitim yeri mevcutmuş. Oralarda hanımlar, beyler ve çocuklar belirli saatlerde dini eğitim görüyormuş. Bizde ise, geçinme derdiyle bir kısım ailede karı-koca olmak üzere her ikisi de çalışıyor. Ya da hanımlar ev işleriyle, beyler ise sadece dış işleriyle meşgul olarak başka hiçbir meşgaleleri bulunmamaktadır. Çocuklar ise sınavdan sınava koşturuluyor. Peki, bu kardeşlerimizin her birinin en basit bir sallantıda depresyona giremeyeceklerini söyleyebilir miyiz? Söyleyemeyiz. O halde imanımızı taklidi imandan tahkiki imana geçirmek için çözümün dini eğitimden geçtiğini söyleyebilirim.

Ancak kamil bir mümin depresyona girmez dedik. Çünkü imanın ilacından yeterince istifade eden, İslam'ın ve Kur'an'ın sırlarına ulaşıp çözen ve beynini İslami bir bilinçle donanımlı hale getirerek, tek amacı Allah adını her yere yaymak olan kişi depresyona girmez. O halde imanımızı korumak adına Allah'a sığınarak, ölünceye kadar kendimizi her türlü maddi, manevi ve ruhi hastalıklara karşı korumakla yükümlü olduğumuz için bedenen beslendiğimiz gibi manen de beslenmeliyiz.

Günümüzde ruhi problemlerin ve depresyonun tedavisi psikiyatrist ve psikologlar tarafından tedavi edilmektedir. Peki, madem toplum ruhi bunalımlarda ve depresyon meselelerinde uzmanlara gidiyor. Öyleyse neden toplumumuz hala bu sıkıntılarla karşı karşıyadır? Neden çözüme ulaşılamıyor? Ve neden depresyona giren (çok azı hariç) neredeyse artık çıkamıyor?

Cevap: Çünkü bu bilimler Batı kaynaklı olup inancımız, örf ve adetimizle çatışıyor. Evet, belki bazı sorunlara çözüm üretebiliyor. Ancak aldıkları bilgiler tek başına yetmeyip tıkanıyor. Elbette Rabbimiz insanı bilime teşvik etmiştir. Dolayısıyla psikoloji de bir bilim dalıdır. Ancak bu bilgiler Allah'ın diniyle çelişen değil, irtibatlı ve uyumlu olmalıdır. Aksi halde faydası olmaz. O halde İslamiyet'in bilgilerinden faydalanan bilinçli psikiyatristlerin ve psikologların faydası olmadığını söyleyemeyiz. Bu bağlamda her gün yemek yiyip içtiğimiz gibi, ömür boyunca ilim öğrenip yaşayarak inşallah depresyona girmekten kurtulmuş oluruz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.