Abdulkadir Menek
Bediüzzaman ve Gazeteler (3)
Bediüzzaman İstanbul’da kaldığı süre içerisinde çok sayıda makale yazmış ve bunlar çeşitli gazetelerde yayınlanmıştır. Bediüzzaman’ın makalelerini yayınladığı gazeteleri, makalelerin başlıklarını ve tarihlerini şu şekilde sıralayabiliriz:
1- Şura-yı Ümmet Gazetesi-Hamidiye Alaylarına Dair Beyan-ı Hakikat- 19 Kasım 1908
2- Şark ve Kürdistan Gazetesi-Kürdler Yine Muhtaçtır–2 Aralık 1908
3- Kürd Teavün ve Terakki Gazetesi-Ey Kürd Halkı–5 Aralık 1908
4- Kürd Teavün ve Terakki Gazetesi-Kürdler Neye Muhtaç?- 12 Aralık 1908
5- Kürd Teavün ve Terakki Gazetesi-Bediüzzaman Said-i Kürdi Efendi’nin Mebusana Hitabı- 19 Aralık 1908
6- Kürd Teavün ve Terakki Gazetesi-Bediüzzaman Said-i Kürdi Efendi’nin Mebusana Hitabı 2. Bölüm–26 Aralık 1908
7- Kürd Teavün ve Terakki Gazetesi-Nutk-u Sabıkın Neticesi–9 Ocak 1909
8- Kürd Teavün ve Terakki Gazetesi-İfade-i Meram–9 Ocak 1909
9- Volkan Gazetesi-Hakikat–10 Mart 1909
10- Volkan Gazetesi-Yaşasın Şeriat-ı Garra–14 Mart 1909
11- Volkan Gazetesi-Yaşasın Şeriat-ı Ahmedi (ASV)-18 Mart 1909
12- Volkan Gazetesi-Bediüzzaman Kürdi’nin Fihriste-i Makasıdı ve Efkârının Programıdır. (Dağ Meyvesi Acı da Olsa Devadır)-24 Mart 1909
13- Volkan Gazetesi-Sada-yı Hakikat–27 Mart 1909
14- Volkan Gazetesi-Reddü’l Evham–31 Mart 1909
15- Volkan Gazetesi-Ziya-yı Hakikat–7 Nisan 1909
16- Volkan Gazetesi-Lemean-ı Hakikat ve İzale-i Şübehat–11 Nisan 1909
17- Mizan Gazetesi-Kahraman Askerlerimize–15 Nisan 1909
18- Volkan Gazetesi- Kahraman Askerlerimize–17 Nisan 1909
19- Serbesti Gazetesi- Kahraman Askerlerimize–17 Nisan 1909
20- Mizan Gazetesi-Asakire Hitab–17 Nisan 1909
21- Serbesti Gazetesi-Asker Kardeşlerime–18 Nisan 1909
22- Serbesti Gazetesi-Umum Zabitanımıza–20 Nisan 1909
23- Volkan Gazetesi-Asakire Hitab–20 Nisan 1909
24- Volkan Gazetesi-Cemiyetlere İhtar-ı Mühim–20 Nisan 1909
25- Volkan Gazetesi-Sada-yı Vicdan–20 Nisan 1909
26- İkdam Gazetesi-Kürdler ve Osmanlılık–7 Mart 1920
27- Sebilürreşad Dergisi-Kürdler ve İslamiyet–17 Mart 1920 (4-İçtimai Dersler-Zehra Yayıncılık-İstanbul, 2009)
Bediüzzaman, yazı ve makalelerini çok sayıda gazetede yayınlatmıştır. Bu gazetelerden İkdam ve Sebil-ür Reşad Gazetelerindeki yazıları 1920 yılında yayınlanmıştır. Diğer gazetelerdeki makalelerin yayın yılları ise 1908 ve 1909 olarak görülmektedir.
Bediüzzaman’ın, “Biraderim Derviş Vahdeti Beye” başlığı ile yazdığı ve Volkan gazetesinde yayınlanan bir makalesi, gazetecilerin sahip olması gereken özellikleri belirtmesi açısından da çok önemlidir. “Edipler, edepli olmalı ve hem de edeb-i İslamiye ile müteeddibe olmalı” diye yazısına başlayan Bediüzzaman, şu görüşleri ifade etmektedir: “Matbuat nizamnamesini vicdanlarındaki hiss-i diyanet tanzim etsin.” Evet, eğer gazetecilerde, sağlam bir vicdan ve insaf duygularını veren inançlar hakem olmazsa, yazılı olan Basın Kanunları, çok fazla bir anlam ifade etmeyecektir.
Yine Bediüzzaman Volkan gazetesinde yayınlanan bir yazısında, gazeteci denilen Umumi Hatiblerin, iki yanlış kıyas ile milleti bataklığa düşürdüğünü ifade ederek, bu iki yanlış kıyası şu şekilde sıralamıştır: “1-Vilayatı, İstanbul ile kıyas ederek… Hâlbuki elifbayı okumayan çocuklara felsefe dersi verilse sathi olur. 2- (Gazeteciler) İstanbul’u Avrupa’ya kıyas etmişler. Hâlbuki bir erkek, kadının kametinden istihsan ettiği libası giyinse maskara ve rezil olur”
***
1922 yılının sonlarında mükerrer davetler sonucu Ankara’ya gelen ve TBMM’nde önemli kişiler için yapılan “hoşamedi - hoşgeldin” töreni ile karşılanan Bediüzzaman, Meclis oturumunda bir konuşma yapmış ve dua etmiştir. Dört aydan fazla bir süre ile Ankara’da kalan Bediüzzaman, Trabzon Mebusu ve aynı zamanda Gazeteci olan Ali Şükrü Bey’le yakın bir dostluk kurmuştur. Tan Gazetesi’ni çıkaran ve bu gazete yoluyla manevi değerlere önemli hizmetlerde bulunan Ali Şükrü Bey, özellikle alkollü içkiler aleyhindeki sert muhalefeti ile dikkat çekmişti. Bediüzzaman, Hubab Risalesini Ankara’da Ali Şükrü Bey’in sahibi olduğu Tan Matbaasında bastırmıştır. Meclis’in en ateşli muhalif milletvekillerinden biri olan Ali Şükrü Bey daha sonra Meclis Muhafız Komutanı Topal Osman tarafından öldürüldü. Topal Osman da kısa bir süre sonra fail-i meçhul bir cinayete kurban gitti ve Ali Şükrü Bey cinayeti bu şekilde karanlıklara mahkûm edildi.
***
Bediüzzaman, 1957 yılında Emirdağ’a kendisini ziyarete gelen Gazeteci-Yazar İlhami Soysal ve Tarik Dursun Kakınç ile görüşmüş ve sohbet etmiştir. İlhami Soysal daha sonraları Bediüzzaman ile ilgili görüş ve düşünceleri ile ziyaret intibalarını Milliyet gazetesinde “Ben bir Nur Talebesiyim” başlığı ile tefrika şeklinde yayınlatmıştır. İlhami Soysal daha sonraki yıllarda Necmeddin Şahiner’le yaptığı görüşmede şunları söylemişti: “Said Nursi başlangıçta Osmanlı insanın çağdaşlaştırmaya, daha sonra da Cumhuriyet insanlarını Osmanlılaştırmaya çalışmıştır.” (5- Necmeddin Şahiner, Aydınlar Konuşuyor, Yeni Asya Yayınları, İstanbul, 1977, sayfa: 47)
Bediüzzaman, özellikle çok partili siyasi hayata geçildikten ve nispeten demokratik bir ortam oluşmaya başladıktan sonra Sebilürreşad, Büyük Doğu ve Serdengeçti gibi bazı dergileri takip etmiş ve burada çıkan bazı önemli yazıları lahikalara ekleyerek talebelerine göndermiştir. Büyük Doğu dergisinde çıkan ve Lozan’ın içyüzünü anlatan yazı buna örnek olarak verilebilir. Bu mektup daha sonra Emirdağ Lahikası’nda da neşredilmiştir.
1952 ve 1953 yıllarında İstanbul’a gelen Bediüzzaman burada da aralarında Eşref Edip, Necip Fazıl, Osman Yüksel Serdengeçti ve Mehmet Şevket Eygi’nin bulunduğu bazı önemli gazeteci ve yazarları kabul etmiş ve bunların bir kısmıyla röportajlar yapmıştır. Bu röportajlar da daha sonra çeşitli gazete ve dergilerde yayınlanmıştır. Bu röportajların bir kısmı lahika olarak Nur Talebelerine gönderilmiş ve bir kısmı da Tarihçe-i Hayat’a ilave edilmiştir. Eşref Edip’in “Uzun Bir Ayrılıktan Sonra” başlığı ile yayınladığı röportajı bunlara örnek olarak verilebilir. Necip Fazıl Kısakürek ve Osman Yüksel Serdengeçti de bu görüşmelerle ilgili olarak çeşitli yazılar kaleme almışlardır
1952 yılının Ramazan ayında Emirdağ’da kıra çıkan Bediüzzaman, bir Jandarma Başçavuşu ile üç Jandarma tarafından sarık giydiği gerekçesiyle karakola götürülmüştü. Bu durum üzerine Bediüzzaman durumu belirten bir arzuhal yazmış ve bu arzuhal bilahare Samsun’da yayınlanan Büyük Cihad Gazetesinde yayınlanmıştı. Bunun üzerine Samsun Ağır Ceza Mahkemesi tarafından dava açılmış ve bunun için de Bediüzzaman Samsun’a davet edilmişti. Bu durum üzerine Samsun’a gitmek üzere 1953 yılının Mayıs ayında Emirdağ’dan İstanbul’a gelen Bediüzzaman’a, burada rahatsızlığı nedeniyle heyet raporu verilmiş ve ifadesini İstanbul’da vermiştir. Bu ifade üzerine açılan dava beraat ile neticelenmiştir.
***
1950–1960 yılları arasında yalnız dost olan yazarların yazıları takip edilmekle kalmamış, aynı zamanda aleyhte yazan ve iftira atan bazı gazete ve gazetecilere gerekli cevaplar ve tekzipler gönderilmiştir. Bu yıllar arasında Afyon Kocatepe Gazetesi, Yeni Sabah Gazetesi, Kudret Gazetesi, Vatan Gazetesi, Yeni Ulus Gazetesi, Cumhuriyet Gazetesi, Dünya Gazetesi, Zafer Gazetesi ve Akşam Gazetesinde Risale-i Nur ve Bediüzzaman aleyhinde çeşitli yalan haberler ve iftiralar yayınlanmıştır. Bu yalan ve iftiralara bizzat Bediüzzaman cevap verdiği gibi, bazı talebelerini de görevlendirerek bu gazetelere cevap verilmesini temin etmiştir. (6- Abdulkadir Badıllı, Mufassal Tarihçe-i Hayat, Timaş Yayınları, sayfa: 1578–1579) Bu durum Bediüzzaman Hazretlerinin basında çıkan haberlere önem verdiği ve kamuoyunu doğru bilgilendirmek için gayret gösterdiğinin işaretleri olarak yorumlanmalıdır.
Bediüzzaman 1960 yılının ilk gününde geldiği İstanbul’da bir gazetecinin mahremiyet sınırlarını aşan ve saygısızca nitelenebilecek bir davranışına çok kızmış ve bir gün kaldığı İstanbul’u terk ederek Ankara’ya gitmiştir. İstanbul’da Piyer Loti Oteline gelen Bediüzzaman, 29 nolu odaya yerleşti. Bediüzzaman’ı kızdıran gazeteci ise Akşam gazetesi muhabiri Şeref Köylübay idi. Bu hadise şu şekilde cereyan etmişti: 2 Ocak günü odasında namaz kıldığı bir sırada, Akşam Gazetesi Muhabiri Şeref Köylübay, arka balkondan pencerenin önüne geliyor ve Said Nursi’nin fotoğrafını çekiyordu. 3 Ocak 1960 tarihli Akşam Gazetesi’nde bu fotoğraf macerası şöyle anlatılıyordu: “Şeref Köylübay, Nursi’nin kaldığı odanın alt katındaki balkondan, üst katın balkonuna kancalı bir ip atmış ve buradan tırmanarak yukarıya çıkmıştır. Müritlerin kaldığı odanın penceresi altından sürünerek geçen Köylübay, Said Nursi’nin aralık duran perdesi arasından ilk resmini çekmiştir. Odada yalnız olan ve fotoğraf makinesinden parlayan flaşından korkan Nurcu Lider, kızgın bir eda ile ikinci resimde görüldüğü gibi, elini sallayarak resminin çekilmesine engel olmak istemiş ve müritlerine seslenmiştir. Fakat işini tamamlayan Şeref Köylübay derhal kancalı halattan aşağıya kaymış ve hızla uzaklaşmıştır.” (7- Serdar Murat. Ankara Siyaseti ve Said Nursi, Sayfa. 31)
Said Nursi’nin 1959 yılının son günleri ile 1960 yılının ilk günlerinde yaptığı seyahatler, medyada geniş olarak yer aldı. Bunlar büyük çoğunlukla yalan, iftira ve karalama üzerine bina edilen haberlerdi. Şimdi bu haberlerden bir demet sunalım:
a-Hürriyet Gazetesi–31 Aralık 1959: Said Nursi hakkında savcılık takibata geçti. Nurcu liderin mahkemeye verilmesi muhtemel. Said Nursi’nin Ankara’da kaldığı otel polislerin kontrolü altında.
b-Akşam Gazetesi- 2 Ocak 1960: Hakkında tahkikat açılan Said-i Nursi İstanbul’a geldi. Nursi’nin fotoğraflarını çekmek isteyen gazeteciler müridlerden yumruk yedi.
c- Cumhuriyet Gazetesi–2 Ocak 1960: Nurcuların faaliyet sahası genişliyor. Saidi Nursi dün ani olarak Ankara’dan, hususi arabası ile şehrimize (İstanbul) geldi, indiği otel polis kordonu altında.
d- Hürriyet Gazetesi–3 Ocak 1960: Cağaloğlu’nda bir otelde istirahat eden Said-i Nursi’nin odası önünde bir müridi nöbet tutuyor. Saidi Nursi İstanbul’dan kaçarcasına ayrılıp gitti.
e- Milliyet Gazetesi–3 Ocak 1960: Konya’da bir grup Nurcu yakalandı. Camide inkilap aleyhtarı mektup okuyan Nurculardan biri tevkif edildi.
f- Akşam Gazetesi–3 Ocak 1960: Said-i Nursi, İstanbul’dan ayrılırken hadiseler oldu. Niçin geldiği anlaşılmayan Nurcu lider, gençleri komünizmle mücadeleye davet etti.
g- Cumhuriyet Gazetesi–9 Ocak 1960: Said Nursi meselesinde Menderes’in İnönü’ye cevabı. Başbakan, DP’nin Said Nursi’yi seçim için vazifelendirdiğini söyleyen İnönü’den bu sözlerini geri almasını istiyor.
h- Akşam Gazetesi–10 Ocak 1960: İnönü ‘DP; Nursi ile işbirliğinde’ dedi.
ı- Milliyet Gazetesi-11 Ocak 1960: Nursi Emirdağ’da ikamete mecbur bırakıldı.
i- Milliyet Gazetesi–12 Ocak 1960: Nurcuların içyüzü mahkemede açıklandı. Savcının yurt için son derece tehlikeli hareketlerde bulunduklarını söylediği üç Nurcu’nun ağır hapsi istendi.
j- Akşam Gazetesi- 12 Ocak 1960: Savcı, Nursi’nin Atatürk’e cephe aldığını söyledi. (8- Faruk Çakır, Genç Yaklaşım Dergisi, Mayıs 2010)
Bediüzzaman’ın vefatı da medya kuruluşları tarafından flaş haber olarak verilmiş ve manşetlere taşınmıştır. Ankara Radyosu, vefat haberini tüm dünyaya birinci haber olarak duyurmuştu. Merhum Sinan Omur’un sahibi olduğu Hüradam gazetesi, şöyle bir manşet atmıştı: “İSLAM’IN BÜYÜK KAYBI” Hemen hemen bütün gazeteler, haberi manşetten ve büyük puntolarla vermişlerdi. Aynı şekilde cenaze töreni ile ilgili haberler de, medyada geniş şekilde yer almıştı. 5 Nisan 1960 tarihli Hüradam gazetesinin, Bediüzzaman’ın cenaze töreni ile ilgili olarak verdiği haber, manşetten şu şekilde yayınlanmıştı: “Urfa’da Hz. Bediüzzamana yapılan cenaze töreni pek muhteşem oldu. On binlerce halkın elleri üstünde gözyaşları arasında Hz. İbrahim Dergâhındaki ebedi makberine tevdi edildi.” (9- Necmeddin Şahiner, Bilinmeyen Taraflarıyla Bediüzzaman Said Nursi, Nesil Yayınları)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.