
Ahmet Yılmaz
Rızık ve İlahî İntizam
(Mesnevi-i Nuriye Sekizinci Reşha'dan mülhemdir.)
Kâinat kitabını dikkatle okuyan her akıl sahibi, orada satır satır yazılmış bir intizamı görür. Çünkü rızık, yalnızca bir lokma gıda değildir; zamanında gelen bir rahmet, ihtiyaçla buluşan bir inayettir.
Bakınız: Bir yavru dünyaya gelir gelmez, annesinin göğsünde onun için hazırlanmış tertemiz, sıcacık, tam da ihtiyacına uygun bir gıda bulur. Üstelik bu süt, çocuğun gelişim dönemlerine göre farklılaşır; ilk günlerde bağışıklık için en güçlü koruyucu özelliklere sahiptir, sonraki aylarda ise kemik ve kas gelişimini destekleyecek ölçüde değişir. Bu hassas ayarlamayı hangi kör tesadüf yapabilir?
Bir karınca, kış gelmeden önce ihtiyacını karşılayacak erzağı toplar. O küçücük aklında bu planı yapan kimdir? Elbette, onu sevk eden kudrettir.
Bir arı, uzak bahçelerden topladığı nektarı bal kovanına taşır. O bal, sadece arının değil, insanın da şifası olur. O küçücük mahlûkun ihtiyacından katbekat fazlasını insanlığa sunacak şekilde programlanması, merhametli bir düzenleyicinin varlığını göstermez mi?
![]() |
Bir tohum, toprağın bağrında gizlenir. Zamanı geldiğinde kabuğunu çatlatır, güneşe yönelir. Baharın gelişiyle birlikte her yerde aynı anda uyanan bu tohumlar, ihtiyacı olan insana, hayvana, kuşa, böceğe gıda olur. Kim, milyonlarca tohumu aynı vakitte uyandırabilir?
İnsanın önündeki ekmeği düşünelim. O ekmek, günler öncesinden tarlaya düşen buğday tanesinin; yağmurla sulanıp güneşle pişmesinin, harmanlanıp öğütülmesinin, yoğrulup pişirilmesinin neticesidir. Yani bir insanın ağzına giren lokma, aslında yeryüzü ve gökyüzünün iş birliğinden süzülüp gelen bir nimet zinciridir.
Bütün bu örnekler bize şunu haykırıyor: İhtiyaç ile rızık arasındaki uyum, tesadüfün işi değildir. Çünkü tesadüf, ölçü bilmez; tesadüf, vakti gözetmez. Oysa burada ince bir plan, şaşmaz bir hesap, engin bir merhamet vardır.
İşte bu sebeple, mahlûkatın rızıkla buluşması, bize kâinatın başıboş olmadığını gösterir. Geniş rahmetiyle her şeyi kuşatan, kudretiyle her şeyi tanzim eden, hikmetiyle her ihtiyacı zamanında karşılayan bir Zâtın varlığını ilan eder.
Rızkın vakti şaşmaz. Anne karnında cenine göbek bağıyla ulaşır. Doğan yavruya annesinin sütüyle yetişir. Aç kalan kuşa, toprağın bağrından çıkan solucan denk gelir. Susayan ceylan, uzak vahalarda gizlenmiş bir su kaynağına yönelir. Bütün bu manzaralar, rahmetin imzasını taşıyan bir mühür gibidir.
Ve o mühür, bize şunu söyler: Her şeyin terbiyecisi, her şeyin düzenleyicisi ve bütün mahlûkatı emri altında tutan ancak Rahman ve Rahîm olan Allah’tır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.