Sosyal Medya mı, Sosyal Sahtecilik mi?

Günümüz dijital çağında sosyal medya, iletişim kurma, bilgi edinme ve ilgi alanımıza giren her türlü konuya ulaşma yönleriyle hayatımızın ayrılmaz bir parçası haline geldi.

Bu sayede koca dünyada olup biteni bir dokunuşla öğrenebiliyor, dünyanın en uzak ülkelerindeki insanlarla arkadaşlık kurabiliyor, birçok değişik kültürlerden haberdar olabiliyoruz. Böylece ufkumuz genişliyor.

Tebliğle mükellef olan biz Müslümanlar bu yolla İslam’ı doğru şekliyle anlatma, milletimizi tanıtma imkanı bulabiliyoruz. Bu yönüyle bakılır ve kullanılırsa sosyal medya Allahû Teâlâ'nın insanoğluna sunduğu büyük bir nimet.

Sosyal ağlar kullanım amacına bağlı olarak ya hayatın her alanında istifade edilebilecek faydalı bir mecra, ya da handikaplarla dolu zararlı bir âlem olabilir. Bu sanal dünyada gezinirken dikkatli olmak, sanal ile gerçeği ayırt etmek büyük önem taşıyor. Zira sosyal medya, dolandırıcılar için de verimli bir zemin sunarak, masum kullanıcıları ağına düşürmek için çeşitli sahte profiller ve taktikler kullanıyor.

İnternet bankacılığı kullananların hesaplarına girilerek, hesapların boşaltılması, kredi çekilerek borçlandırılması, profil bilgilerinin kopyalanarak zarar verici paylaşımlar yapılması ve asıl profil sahibi adına, takipleştiği kişilerden para talep edilmesi tehlikelerden sadece birkaçı.

Sosyal medya kullanıcılarını bekleyen tehlikelerden biri de duygusal boşluk yaşayan ya da evlilik hayatında mutsuz olan bazılarının, bu platformları sadece macera aramak için kullanan, art niyetli "avcı"lara kapılma, maddî - manevî kayıplara ve zarara uğramalarıdır. Evliliklerde sadakatsizliğin yaygınlaşmasında da sosyal medyanın rolü inkâr edilemez. Hemen hemen hepimiz böyle olayları duyuyor, görüyoruz. Bilhassa yalnız yaşayan yaşlıların bu konuda daha da dikkatli davranması gerekir.

Bir de sosyal medyada "mükemmel" hayatlar konusu var. Sayısız videolarla, fotoğraflarla gözümüze sokulan bu hayatlar gerçekten mükemmel mi, yoksa hepsi sahte mi?

Reel hayatta yakından tanıdığımız bazı kişilerin sanal alemdeki mutlu, mükemmel, şahane görüntülerinin gerçeği yansıtmadığını bilmek yukarıdaki sorunun cevabı olabilir.

Sosyal medya platformları, insanın kendini ifade etmesinin ve başkalarıyla bağlantı kurmasının güçlü araçlarıdır. Ancak, bu platformlarda görülen her şeyin gerçek olmadığını idrak etmek oldukça önemli. Pek çok insan, sosyal medyada kendini olduğundan farklı, genellikle daha "mükemmel" veya imrenilecek bir şekilde yansıtma eğiliminde. Neden?

Bu durumun birden fazla nedeni var.

Birincisi, onaylanma ve beğenilme arzusu. Paylaşımlarla alınan beğeniler ve yorumlar, anlık bir tatmin hissi yaratıyor ve bu da insanı daha çekici veya başarılı görünmek için çabalamaya itiyor.

İkincisi, sosyal medyanın bir "vitrin" işlevi görmesi. Tıpkı bir mağazanın en güzel ürünlerini ön plana çıkarması gibi, insanlar da hayatlarının en parlak anlarını sergilemeyi tercih ediyor. Seyahatlerini, başarılarını, mutlu anlarını paylaşıyor, ancak zorluklarını, olumsuz durumlarını, sıradan hallerini genellikle arka planda bırakıyor, sanki hiç dertleri kederleri yokmuş, toz pembe bir hayatları varmış gibi lanse ediyorlar.

Bu durumun hem bireyler hem de toplum üzerinde çeşitli etkileri olabilir. Kişisel düzeyde, başkalarının "mükemmel" görünen hayatlarıyla kendi hayatlarını kıyaslama eğilimine girilebilir. Bu da yetersizlik, kıskançlık veya mutsuzluk gibi duygulara yol açabilir. "FOMO" (Fear of Missing Out - Bir Şeyleri Kaçırma Korkusu) sendromu da bu durumun bir sonucudur; kişi başkalarının yaşadığı güzel anları gördükçe, kendi hayatında bir şeyler kaçırdığı hissine katılabilir. "Neden benim böyle bir hayatım yok? Başkalarından neyim eksik? " gibi düşüncelerle depresif ve umutsuz bir halet-i ruhiyeye girebilir.

Toplumsal düzeyde ise, gerçekçi olmayan beklentilerin oluşmasına zemin hazırlanabilir. Sosyal medyada servis edilen idealize edilmiş imajlar, güzellik standartlarını, başarı anlayışını ve yaşam tarzı beklentilerini çarpıtabilir. Bu da özellikle gençler üzerinde baskı oluşturarak, kendilerine olan güvenlerini zedeleyebilir.

Peki, bu durumla nasıl başa çıkılabilir?

Öncelikle, sosyal medyada yansıtılanların çoğu zaman gerçeğin yalnızca bir kesiti olduğu unutulmamalıdır. Herkesin hayatında zorluklar ve sıradan anlar vardır; sadece bunlar paylaşılmaz.

İkincisi, insan kendi değerini başkalarının beğenilerine göre değil, sahip olduğu içsel değerlere ve başarılarına göre belirlemelidir.

Son olarak, sosyal medyayı bilinçli kullanmak, ne kadar vakit harcandığı ve ne tür içeriklerle meşgul olunduğunu gözden geçirmek önemlidir. "Dijital detoks" yapmak veya belirli aralıklarla sosyal medyadan uzaklaşmak da faydalı olabilir.

Unutmayalım ki, sosyal medya bir araçtır ve onu nasıl kullandığımız tamamen bize bağlıdır. Önemli olan, sanal dünyanın cazibesine kapılmadan, gerçek hayattaki ilişkilerimize ve kendi mental sağlığımıza öncelik vermektir. Gerçeklik filtresini daima açık tuttuğumuzda sosyal medya ilham almak, bilgi edinmek ve bağlantı kurmak için doğru bir yer olabilir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.