
Ahmet Yılmaz
Mercimeği Kaldırabilecek miyiz?
Bir çocuğun umutla yürüdüğü yollar, bazen insanlığın yüzüne atılan en ağır tokat oluverir...
Küçük Filistinli çocuk, elinde sadece bir avuçluk mercimek ve pirinç tutuyor. Belki annesinin günlerdir boş kalan tenceresine koyacağı ilk şey o. Belki kardeşlerinin ilk defa "tok" uyuyacağı geceyi getiriyor aklına. Ama o küçücük eller, sadece gıda değil; onur, sabır ve direniş taşıyor aslında.
Ayakları çıplak… 12 kilometre yürümüş. Her adımda toprağa düşen teri, bir insanlık dersi. Ama o yorgunluğu yok sayıp, uzanan eli öpüyor... Minnetle, saygıyla... Çünkü hâlâ umudu var; hâlâ insanlığa inancı var.
Ama sonra…
O inanç, o umut, o minnet… Bir kurşunla parçalanıyor. Sırtından vuruluyor. Yere düşüyor bir daha hiç kalkmamak üzere.
Bu sadece bir çocuğun değil, insanlığın da sırtından vurulduğu bir andır.
Bir çocuğun elinde taşıdığı mercimeği, dünya taşıyamıyor ne yazık ki.
Sadece bir kurşun değil bu;
Bir anneye evlatsızlık,
Bir sofraya yetimlik,
Bir vicdana ebedi bir utanç bırakıyor.
Dünya susuyor, gözlerini kapatıyor belki. Ama o çocuğun son bakışı, insanlığın vicdanına yazılmış bir ayet gibi orada kalacak.
VE BİZ, O MERCİMEĞİN AĞIRLIĞINI ASLA KALDIRAMAYACAĞIZ.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.