Bülent Ertekin

Bülent Ertekin

Bir Emekli Polisin Kaleminden - 2

Önceki yazımızda polis intiharlarına değinmiştik.

Polislik mesleği gerektiğinde canını kanını feda etme şuurundan uzaklaşarak neden canını kanını heba etme durumuna dönüşmüştür!

Meslek grupları arasında çok önemli bir yere sahip olan polislik mesleği ne yazık ki hakettiği değeri görememektedir. Bilindiği üzere kökleri eski Türk Devletlerine dayanan bu meslek hem kamu güvenliğini hem ulusal savunmayı birlikte yürütmüşken 10 Nisan 1845 yılında Polis adıyla resmî olarak ilan edilmiştir.

Çağımız koşulları göz önünde bulundurulduğunda polislik, değişmek ve kendini pek çok alanda yenilemek zorunda kalan bir meslektir sürekli dinamik olmak zorundadır fakat bu meslek 1934 yılında kabul edilen Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ve 1937 tarihli Emniyet Teşkilatı Kanunu çerçevesinde görevini icra etmektedir çok acil olarak gerekli düzenlemeler yapılmalıdır.

Polislik mesleğin tüm alanında başrolde ‘insan’ vardır. Suçu işleyen de insandır, suçu önleyen de insandır. Kanunu kuralı nizamı isteyende insandır kanuna kurala nizama uymayanda yine insandır.

Polis olmayı düşünen ya da polis olarak seçilecek kişilerin; bedenini ve kalbini dengeli ve uyumlu kullanabilen kişilerden olması gerekmektedir.

Polisin insanların duygularını anlayabilen, duyarlı, sorumluluk duygusu güçlü, disiplinli, insanlara saygılı kişilerden olması önemlidir değil mi?

Evet!!!

Tabi ki!

Peki insan olarak bu mesleği yapan polis hangi koşullarda bu mesleği yerine getiriyor? Yoğun iş yükü altında gayr-i insani koşullarda psikolojik ve sosyolojik travmalar içerisinde görev yapmaya çalışıyor.

Bu olumsuz etkenler ortadan kaldırılmalı ya da mekanik Robocop Polisler üretilmelidir.

Polis, ancak insani yönü tamam olduktan sonra insanlara her yönden tam hizmet edebilir.

İntiharların nedenleri arasında üst sıralarda amir baskısı ve kötü idare yer alıyor. Bunu intihar eden polislerin geride bıraktıkları mektuplarda / notlarda çokça okuyoruz.

Amir baskısından sonra ise ağır görev şartları geliyor. Fakat kamuoyu bu intihar sebepleri hakkında aydınlatılmıyor.

Meclise birçok soru önergesi verilmesine rağmen yetkililerce verilen cevaplar, yapılan açıklamalar istatistiki olmaktan uzaklaşmıyor ve durum magazinselleştiriliyor.

Örneğin borç yüzünden intihar ediliyor, duygusal ilişkiler sebebi ile intihar ediliyor veya psikolojik sorunları vardı denilerek intihar vakalarının araştırılmasının yolu kapatılmaya gayret ediliyor, bu gayret sorunları çözmeye amir baskısını azaltmaya çalışma koşullarını düzeltmeye yönelik gösterilse. İşte o zaman intiharlar sona erer anaların, babaların, eşlerin, çocukların gözyaşları diner, kalp kırıkları tamir edilir.

Polislik mesleği çağımızın gerekliliği olan bir takım temel vasıflara sahip, başkaları ile etkili iletişim kurabilen, iyi yetiştirilmiş ve eğitilmiş, donanımlı ve profesyonelce hareket edecek kişilerce icra edilmelidir. Asttan üste tüm kademelerde bu özellikler aranmalıdır.

Günümüz de hayata geçirilen politikalar, uygulamalar yapılan araştırma ve tespitler göstermektedir ki polislik mesleği; dar gelirli veya iş bulamamış ya da üniversite mezunu olmuş fakat devlet tarafından istihdam edilememiş gençlerin kısa ve kolay yoldan hayatlarını kazanmak için seçtikleri bir meslek haline gelmiştir, polislik mesleği, adeta mesleksiz ve işsiz kimselerin istihdam deposu olarak görülmektedir.

Eğitimini aldığın işi yapmıyorsan, sevdiğin işi yapmıyorsan, işini insani şartlarda yapmıyorsan sonuç hüsran olur tabiki.

Hakkın olan senelik iznini bile istediğin tarihte kullanamıyorsan tüm devlet memurları 9 gün tatil yaparken sen daha fazla çalışıyorsan çalıştığın fazla sürenin ücretini bile vermiyorlarsa ya da kullanamadığın bu izin hakkını sene içerisinde kullanmana izin verilmiyorsa bu düpedüz idari ve yıllık izin gaspı olmuyor mu?

Sen ailenin elini öpemiyorsan, evladın senin yüzünü göremiyorsa bayram gelmiş polise ne! İşte bu şartlar koparıyor hayatla bağlarını!

Polislik mesleği mensupları içerisinde bile eşitlik yokken birimler arasında bile çalışma koşulları değişiyorken diğer kurumlarla karşılaştırmak biraz fantezi oldu sanırım?

Polislerin tayinleri belli bir standart sürede eşit ve adil şartlarda siyasi idarenin etkisinden torpilinden uzak şekilde yapılmadıkça ve yer değiştirme işi amirlerin elinden ve inisiyatifinden kurtulmadıkça polislik mesleğinde huzurla görev yapılamaz.

Polislik mesleğinin bir sendikası yok, haklarını savunanı yok, sesini duyuramıyor; polis ne zaman canını verdi, kanını döktü -bu şehitlik de olabilir intihar da olabilir- o zaman en iyi ihtimalle 1-2 gün gündem oluyor sonra yine unutuluyor.

Tüm meslekler zor evet ama polislik çok zor!

Koşulları çok zor!

Sadece bu meslek nezdinde değil tüm meslek grupları düşünülerek de bir kanıya varılabilir. Hayat gerçekten çok zor artık. Hem ekonomik olarak, hem ahlâkî olarak hayata tutunmaya çalışan insanların zor zamanlar yaşadığı dönemdeyiz.

Burada Şeyh Edebali’ye kulak vermek zorundadır devlet adamlarımız

"Ey oğul, insanı yaşat ki, devlet yaşasın" !!!

“Şartları düzelt ki, polis yaşasın” !!!

Selâm ve dua ile…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.