‘İyi İnsan Olmadan İyi Müslüman Olamayız’

“İyi insan olmadan iyi Müslüman olamayız.” hakikatli sözü, Saraybosna’nın ve Balkanların Bilgesi merhum Ali İzzet Begoviç’e aittir. “Ey teslimiyet, senin adın İslâm.” cümlesiyle Doğu Batı Arasında İslam isimli eserini bitiren merhum Bilgenin kitabını okuduğunuz zaman bu sözün hakkını teslim edeceksiniz.

“İslamiyet, insaniyet-i kübrâdır.” (Bediüzzaman) sözünün şerhi gibi. İslam; en yüksek ve en mükemmel insanlık halidir. Eylemiyle söylemiyle. Model insan, sembol isim de Efendimiz Aleyhissalatü Vesselamdır. Ötesi yoktur. Zirvedeki son nokta Efendimizdir (as).

Usûl esasa mukaddemdir. İzlenen yol, hedeften önce gelir. Önce iyi insan olmak, ardından iyi Müslüman olmak. Yol budur: müsbet hareket, nezih ve nazik tavır, hoş ve tatlı söz.

Medeniyetin mehasini, güzellikleri ve iyilikleri fiilî duanın neticeleri ve semereleridir. Medeniyetin iyilikleri insaniyet-i suğra, İslâmiyetinki insaniyet-i kübradır. Amerikan yurttaş hakları hareketinin lideri M. Luther King, “Kuşlar gibi uçmayı, balıklar gibi yüzmeyi öğrendik, ancak kardeşçe yaşamayı unuttuk” demiş.

Hikmetli ve doğru söz, bizim için yitiktir. Nerede ve kimde bulursak alırız. Kimin söylediğinin önemi yoktur. Her faninin (ve hatta fena birinin) ağzından da çıkabilir.

Bülbülün çektiği dili belasıymış. Aynen öyle de bizim çektiğimiz çoğu zaman kötü söylemler ile kötü eylemlerin sonuçlarıdır.

Kem âlât ile kemâlât olmaz, demişler.

Mesela, elin ayarı kaçınca, gücü yeteni döver.

Mesela, dilin ayarı kaçınca, yalanla ve iftirayla söver.

Mesela, adalet terazisinin ayarı bozulunca sonuç zulümdür. “Saadet-i beşeriye, dünyada adalet ile olabilir.” (Bediüzzaman)

Mesela, vicdan mekanizmasının ayarı kaçınca, sonuç vicdansız bir insanlıktır.

Vicdansızlık, insanın doğasına, fıtratına aykırı, zıt bir durumdur. Zira vicdan, “insanın şuurlu fıtratı.” (M. Nuriye) Fıtrat, yalan söylemez. İnsanın vicdanı şuurlu iken insanın şuursuz olması, ne büyük tezattır!

Eldeki cetvel eğri ise doğru çizgi de çizemeyiz. Çünkü âlât kötü, cetvel eğri. Çare, eğriyi doğru ile kötüyü de iyi ile değiştirmek.

İslâmiyet’in kendisine tanıtılmasını isteyen bir kişiye Nebevi (as) cevap; apaçık, çok kısa, çok net, her seviyeden insanın anlayacağı şekildedir: “Allah’a inandım de sonra da dosdoğru ol!” (Hadis) Sözün de özünde sıdk/doğruluk üzere olmasının peygamberane izahı. Aksi halde kelâmı israf, kalemi boşuna oynatmış ve zamanı heder etmiş oluruz.

Yunusça dememiz gerekirse,

“Ha bir kuru emektir.”
Ne düne ne yarına geçer sözümüz.
Zaman her şeyi eskitir, yetmez gücümüz.
İçindeki gündür hakiki ömrümüz.

“Elhasıl: Ey nefis! Bil ki, dünkü gün senin elinden çıktı. Yarın ise, senin elinde senet yok ki ona maliksin. Öyle ise, hakikî ömrünü, bulunduğun gün bil” (Sözler)

Dünya yalan,

İnsan fani,

Hayat kısa,

Ömür sermayesi az.

Geriye iki gerçek kalıyor: Kapatılamayan kabir kapısı ile öldürülemeyen ölüm.

İnsan der: “Sonsuzluk!” Sonsuzluğa açılan kabir kapısı der: “Ölüm!” Madem sonsuzluğu istiyoruz, ebede namzediz, sonsuzluğa ayarlı yaşamak en akıllıca harekettir. Tercihimiz, münzevi bir hayat değil, dengeli bir hayattır. Doğal/fıtri ayarlarımızı bozmadan, dozunu kaçırmadan.

Bir Hak Dostunun sözleriyle Kurban Bayramınızı tebrik ederim.

“Mevlâ bizi affede,

Bayram o bayram olur.”

**

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.