Cehalet-i Avra: Tek Gözlü Cehalet

Zira sizdeki cehâlet-i avrâ ve itaat-i amyâ, ağaiyet /ağalık ve tahakküme tenâsuh hükmünü verir. Güya ağaiyet sûretiyle ölse, efendilik kalıbıyla veyahut teşeyyuh cismiyle veya asilzâdelik şekliyle hayatlanacaktır. İşte, benim maksadım; o meylü'l-ağalık ve meyl-i tahakküm ve meyl-i riyaseti öyle öldüreceğim, kıyamete kadar haşrolmasın.”

(Münazarat)

Bu yazıyı; 20 Ağustos 2025 tarihli İdraksizliğin Prototipi: Molla Kasım başlıklı makalenin devamı niteliğinde okuyabilirsiniz.

Bir cehalet ki; “tek gözlü”; tıpkı tek gözlü insan gibi. Hak ve hakikat meselesinde maddeye açık, maneviyata kapalı kör göz de diyebilirsiniz. Sadece meselenin bir yönüne bakan, menfi-müsbet ayrımını nazara almayan, taassubâne değerlendirmeye tabi ve körü körüne itaat ile taraf tutan, ilim-irfan mihengine vurmayan, kafa fenerine güvenen ve kendi reyine itimat eden, sorgulamayan… Hatta, cehaleti bilinen anlamıyla; hak ile batılı ayırt edememek şeklinde tarif ve kabul edersek, tek gözlü cehalet, pekâlâ maneviyata kapalı göz ve cahilliktir diyebiliriz. Şu menfi/olumsuz iki hal; yani tek gözlü cehalet ve körü körüne itaat, serlevhadaki beyanın ifadesiyle, tahakkümün sûreten ve sîreten / görünüş ve biçim değiştirerek devamını netice verir. Tahakküm ise, şehamet-i imaniyeye / imandan gelen cesarete zıttır; tezellülü / zilleti sonuç veren, insan onuruna hiç yakışmayan fena bir durumdur.

İman bunu iktiza ediyor ki, tahakküm ve istibdat ile başkasını tezlil etmemek ve zillete düşürmemek ve zalimlere tezellül etmemek...”

“Evet, hürriyet-i şer'iye Cenâb-ı Hakkın Rahman, Rahîm tecellisiyle bir ihsanıdır ve imanın bir hassasıdır.

(Hutbe-i Şamiye)

Bediüzzaman Hazretleri, bugün -inançlı insanlar dahil- pek çok kişinin, yanlış yahut eksik anlam verdikleri iktisadi, içtimai /sosyal ve toplumsal meseleleri; Avam Reçetesi adı verilen, “Azametli Bahtsız bir Kıta’nın, Şanlı Tâli’siz Bir Devletin, Değerli Sahipsiz Bir Kavmin Reçetesi” gibi fevkalade veciz bir ifade ile takdim edilen Münazarat isimli eserinde beyan, şerh ve izah etmiş; bugün şahit olduğumuz şu iki olumsuz ahval için, birbiriyle ilişkili ve ilintili olan dikkat çekici ve ihtar edici iki tabir kullanmıştır: Birisi, tek gözlü cehalet; diğeri, körü körüne itaat.

Gerek şahsi gerek toplumsal ahvalimize nazar ettiğimizde, eserde geçen ifadeleriyle, toplumsal hayatımızı ilgilendiren iş ve icraat karşısında, mihenge vurmadan sorgusuz sualsiz itaatin de tek gözlü cehaletin neticesi olduğu sonucuna varıyoruz. Keza, gafletin asıl sebeplerinden birinin de cehalet olduğu söylenir. Ve cehalet, insanı sinsi tuzaklara karşı korumasız hale getirir, çok çabuk uzağa düşmesine sebep olur. Meseleyi daha anlaşılır kılmak için bu iki tabiri Risale-i Nurdan ödünç alarak kullandım. Hiç kimseyi cehalet ya da taassupla itham etmek gibi bir niyetim yoktur.

Sebepler dünyasında yaşıyoruz. Bir hikmete binaen, her şey esbaba / sebeplere bağlanmıştır. “Esbaba teşebbüsün fiilî dua" olduğu gerçeğini bilerek sebeplerin de İlahî kudretin bir perdesi olduğu hakikatinden hareketle, unutulmaması gereken asıl gerçek ise, Müsebbibü’l-Esbabın / bütün sebepleri ve sebeplerin neticesini yaratan Allah’(cc) olduğu hakikatidir.

Uzun sözün kısası; bireysel ve toplumsal cehaletin ilacı maarif / eğitim; tek gözlü cehaletin çaresi de çift kanatlı, yani din ve fen ilimlerinin birlikte eğitimidir.

İlim ve din, kâinatın hazinelerini açmak için kullandığımız hakikî iki anahtardır. İnsan ilimden istifade eder, fakat din ile yaşar.”

(W. James)

Dinsiz ilim kör, ilimsiz din topaldır.

(A. Einstein)

**

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.