Mehmet Fatih Beyaz

Mehmet Fatih Beyaz

Yalan ve İftirayı Meslek Hâline Getiren Herkesin Vay Hâline!

Casiye suresi 7. Ayetten aldığımız bu başlık oldukça dehşet vericidir. Yalan söylemek küfre ait bir sıfat olup bir Müslüman’a yakışmayan davranışlardan biridir. Yalan, bir şeyi olduğundan farklı göstermek ve olmayan bir şeyi olmuş gibi göstermektir.

Kur'an'da yalan ile ilgili pek çok ayetler vardır. Hulâsa olarak birkaçına değinelim:

Ey iman edenler! Allah'a karşı gelmekten sakının ve doğru sözlü olun."

(Ahzab Suresi, 33:70)

Ey insanlar! Sözlerinizde yalan uydurmayın."

(Ahzab Suresi, 33:70)

Allah yalancıları sevmez."

(Al-i İmran Suresi, 3:32)

Allah, yalancıların yaptıklarını görür."

(Ali İmran Suresi, 3:116)

Yalancılar, inkâr edenler ve zalimler Allah tarafından lanetlenmiş kişilerdir."

(Ahzab Suresi, 33:57)

Yalan ile ilgili pek çok hadisler de vardır.

Peygamberimiz(ASM) bir gün; “Size Büyük Günahların En Büyüğünü Söyleyeyim mi?” Abdurrahman b. Ebû Bekre'nin naklettiğine göre, babası (Ebû Bekre) (ra) şöyle anlatmaktadır: “Resûlullah (sav) üç kere, 'Size büyük günahların en büyüğünü söyleyeyim mi?' buyurdu. 'Evet söyle ya Resûlullah!' dedik.

Bunun üzerine Resûlullah, 'Allah'a ortak koşmak ve anne-babaya saygısızlık/kötülük etmektir.' buyurdu. Sonra arkasına yaslanmış hâldeyken doğruldu ve şöyle dedi: 'Dikkat edin (bir de) yalan söylemek ve yalancı şahitlik yapmaktır. Dikkat edin (bir de) yalan söylemek ve yalancı şahitlik yapmaktır.' Bu cümleyi o kadar çok tekrarladı ki 'Susmayacak.' dedim.” (Buhârî, Edeb, 6). Yalan kişiyi fücûra, fücûr da Cehenneme götürür. Kişi yalan söylemeye devam ettikçe, sonunda Allah indinde yalancı olarak yazılır” buyrulmaktadır. (Buhârî, Edeb, 69; Müslim, Birr, 103-105)

Risale-i Nurlar’da Bediüzzaman hazretleri de bu konuya dikkat çekmiş ve yalanın bir lafz-ı kâfir olduğunu dile getirmiştir. "Yalana yer hiç yoktur, çendan olsa faideli. Her sözün doğru olsun, her hükmün hak olmalı. Lakin hakkın olamaz her doğruyu söz etmek. Bunu iyi bilmeli. 'Huz mâ safâ, da’ mâ keder.' kendine düstur etmeli." (Sözler, Lemeat). Bu ifadelerden de anlaşılacağı üzere sıdk(doğruluk), esas alınmalı ve yalana hiçbir şekilde taraftar olunmamalıdır.

Çünkü Bediüzzaman hazretleri; "İslamiyetin esası, sıdktır. İmanın hassası, sıdktır. Bütün kemâlata îsal edici, sıdktır. Ahlak-ı âliye'nin hayatı, sıdktır. Terakkiyatın mihveri, sıdktır. Alem-i İslam'ın nizamı, sıdktır. Nev-i beşeri, Ka'be-i kemâlata îsal eden [ulaştıran], sıdktır. Ashab-ı kirâmı bütün insanlara tefevvuk ettiren [üstün kılan], sıdktır. Muhammed-i Aleyhissalatu Vesselam'ı merâtib-i beşerîyenin en yükseğine çıkaran, sıdktır."(Hutbe-i Şamiye.” ifade etmiştir.

Bediüzzaman hazretleri bu ifadelerde İslamiyet’in esası, imanın hassası ve bütün maddi ve manevi kemalatlara ve mükemmeliklere ulaştıracak olanın sıdk olduğunu ifade etmiştir. En yüksek ahlakın ve Âlem-i İslam’ın düzeninin sıdka bağlı olduğunu ayrıca Sahabe efendilerimizi de Peygamberlerden sonra sair bütün insanlardan makam olarak en yüksek mertebelere ulaştıran bu sır olduğunu beyan etmiştir. Aksi de düşünülecek olursa yalan(kizb), kalpleri ve akılları öldüren, latifeleri ve duyguları boğan, insanı maddi ve manevi alçaltan bir haldir.

“Yalancılık ise Sâni-i Zülcelâl'in kudretine iftira etmektir. (Hutbe-i Şamiye)”. Yapılan ve işlenen her bir durum Allah’ın kudretiyle vücuda gelir. Eğer bir insan yapmadığı bir fiili yapmış gibi söylerse ya da ifade ederse Allah’ın kudretine iftira atmak suretiyle büyük günahlara girer. Hem dünya hem ahiretini heba ederek dehşetli bir sükûta girer.

Ayrıca kim olursa olsun herhangi bir mü’min kardeşine dahi yalan söylemek de bütün bu manaları kapsamaktadır. Yalan söylemeye yakın bir kavram da iftiradır. Hem yalan hem iftira da olunca çift katlı dehşetli bir günah olur. Aşağıda birtakım arz ettiğimiz Ayet-i Kerimelerin ifadeleri, her birimizi manevi bir muhasebeye çekmelidir.

Her kim de bir hata (veya kasıtla) bir yapar da sonra bunu bir suçsuz (insanın) üzerine (yıkıp iftira) atarsa, gerçekten o (ağır) bir bühtanı ve apaçık bir günahı sırtına alıp yüklenmiştir.

(Nisa 112)

O iftirayı atanlar içinizden bir gruptur. Bunun sizin için kötü olduğunu sanmayın, aksine bu hakkınızda hayırlıdır. Onların her biri işlediği günahı yüklenecektir. İçlerinden günahın büyüğünü üstlenen için ise büyük bir azap vardır.

(Nur 11)

Bunu işittiğiniz zaman mümin erkekler ve kadınların birbiri hakkında hüsn-ü zan beslemeleri ve “Bu apaçık bir iftiradır” demeleri gerekmez miydi?

(Nur 12)

Çünkü siz, iftirayı dilden dile yayıyor, hakkında bilgi sahibi olmadığınız bir şeyi ağızlarınızla söylüyorsunuz; bunu da önemsiz sanıyorsunuz; hâlbuki Allah katında o büyük bir şeydir.

(Nur 15)

O kulağınıza geldiğinde “Bunu konuşmak bize yakışmaz, fesübhânallah, bu apaçık bir iftiradır” deseydiniz ya!

(Nur 16)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum