Erkam Yıldırım
Utanıyorum
“Yüzyıllar boyunca toprak altında kalmış bir gömü gibi yıkık ve tozlu şimdi yüreğim”
Mustafa ÖZTÜRK
Zira kıyametim kızıl. Gözlerim tıkanık. Bu kaçıncı yüzyıldır bilmezsin, görmezsin ve anlamazsın ki “Neyden” dir gönlümde ki bu yanık.
Senden gayrı, ve senden ayrı bir tek sen mi yaratıldın “ey yabancı” Ve, bu kaçıncı yüzyılın yolcusunun inancı?
Boş tabutlar, akıllardan, asırlara yığılan putlar...
Bu kaçıncı cinayet ki;
Öteden beridir seslerinin seslenişini duyuyorum ve için için sana doğru çağlıyorum
Ve bu kaçıncı; uyanış ki sana yeniliyor içimdeki Calutlar..
Ancak yeniden çoğalıyorum…
Çağların üstünden geçip çağları yutuyorum… Göğsüne vurulmuş mühürlerin gözlerini tırmalıyorum...
Eman… Ediyorum.. Eman… Ey yüce Süleymanlar ve ey yüce Davutlar.
Ne olursun… Yalvarıyorum…
Mülkünün sükunetinden akan kanları ellerimle topluyorum..
Dedim ya..! “Yüzyıllar boyunca toprak altında kalmış bir gömü gibi yıkık ve tozlu şimdi yüreğim”
Oysa..
Varınağım sendin ve tapınağım sen… Sen olmasaydın hiç giyilir miydi o beyaz kefen…
Boş tabutlar, akıllardan, asırlara yığılan putlar… Sanmayın ki, hastayım ve yastayım; efkarıma vakfedilmiş, ulu bir savaştayım....
Biliyorum..
Birazda fütursuz akmaktayım
Şimdi, o kim ki üstlenecek bu cinayeti ve şimdi o kim ki bahşedecek bizlere inâyeti…
Ne olursun artık yalvarıyorum….
Sarnıcından, avuçlarıma şerbetler döküyorsun “görüyorum”.
Ancak; Mülkünün sükunetinden akan kanları ellerimle topluyorum…
Bu öyle bir cinayet ki; “Utanıyorum.”
Ve şimdi “Yüzyıllar boyunca toprak altında kalmış bir gömü gibi yıkık ve tozlu değil”
Eğilecek o başın, o baş ki senin değil. İstersen gülümse tabutlara, istersen seğir.
Ancak; eğilecek o başın, o baş ki senin değil .
Erkam Yıldırım
(Siruni)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.