Editör
Bediüzzaman’a göre İslam ülkelerinin dağınıklığının yegane çaresi, bu zamanın Farz Vazifesi: İttihad-ı İslam
İttihat ve ihtilaf… Bu iki kavram Müslümanların kaderini belirleyen anahtar kavramlardandır. Bediüzzaman Risale-i Nur eserlerinde Müslümanların düşmanlarından birisinin de ihtilaf olduğunu dile getirir. Ona göre diğer iki önemli düşman ise cehalet ve zaruret dediği bilgisizlik ve yoksulluktur.
Kur’an nazil olduğu zaman cahiliye toplumunda kabile ırkçılığı vardı. Kabileler birbirleriyle uzun yıllar devam eden savaşlar yapıyorlardı. İslam geldi, genel olarak insanları insanlık kardeşliğinde, Müslümanları da iman kardeşliğinde bir araya getirdi. Kardeşlik, tefrikayı değil, ittihadı, birlik ve beraber olmayı, maddi ve manevi olarak yardımlaşmayı gerektirir.
Bu yüzden Kur’an müminlere bir erkek ve dişiden yaratılan insanların kabile ve milletlere ayrılmasının ayrılığa değil, tanışmaya vesile olması gerektiğini hatırlatır. Tanışma ise birlik ve beraberliğe vesile olur. Allah’ın ipine sımsıkı sarılmamızı, tefrika ve ayrılığa düşmememizi isteyen ayetler, kardeşliğin gereği olan ittihada sevk etmektedir.
Said Nursi Kur’an’ın bu konudaki bilgileri ışığında her türlü ırkçılığının karşısında olmuş, onu menfi milliyet olarak nitelendirmiş ve öldürücü zehir olarak tarif etmiştir. Bu ittihat önce kalplerde olmalı. İslam geldiği zaman birbirine düşman olan kabileleri birleştirmiş ve kalplerini birbirine ısındırmıştı zaten. İslam’ın temel ilkelerinden uzaklaştıkça, bencilleştikçe, benmerkezci oldukça kalpler birbirinden soğudu. Ülkeler kendi başına buyruk hale geldi.
Said Nursi bu zamanda ittihad-ı islamın önemini anlattığı bir makalesinde şöyle diyor: “Bu ittihad, âdetten değil, ibadettir. İhfa, havf-ı riyadandır ve farzda riya yoktur. Bu zamanın en büyük farz vazifesi ittihad-ı İslâm’dır.” Sadâ-Yı Hakikat - 27 Mart 1909 - (14 Mart 1325, Volkan, Sayı: 86) Divan-ı Harbi Örfi isimli eserinde ise ittihad-ı İslamı “maksad-ı azim” büyük maksat olarak nitelendiriyor. Demek ki kalplerin, cemaatlerin ve bütün Müslüman ülkelerin bu farz vazife ve büyük maksat için çalışması elzemdir.
Bu yüzden Said Nursi, İslam ülkelerinin güçlerini birleştirmelerini yüz sene önce istemiştir. Çünkü birlikten kuvvet doğar. Su damlaları toprağa düşünce yok olur. Ayrı ayrıdır çünkü. Ama bir yerde toplanırsa, ovalara, tarla ve bahçelere hayat verir. Bu nedenle İslam ülkelerinin akıllarını başlarına alarak bir an önce birlik oluşturması lazım.
Said Nursi’nin tespitlerine göre bazen felaketten saadet doğar. İsrail’in insanlığın gözü önünde yaptığı katliamlar gibi başka katliamların yaşanmaması için bir araya gelmesi, güç birliği içinde olması gerekir. Böyle yapılarak kriz fırsata dönüştürülebilir.
Ancak bu birlik bağımsız bir birlik olmalı. İslam İşbirliği Teşkilatı içi boş bir teşkilattır. Tez elden, derhal İslam Ülkeleri Ekonomik ve Askeri İşbirliğine dönüştürülmeli. Müslüman ülkelerin bu ayrılıklara “dur” demesi, acilen aktif, fonksiyonel bir birlik kurmaları gerekir. Bu konu da öncülüğü uzun bir yönetim geleneği olan Türkiye yapabilir. Bir şekilde İslam ülkeleri liderleri ikna edilmeli.
Her ülkenin kendi iç işlerindeki idaresi ayrı bir konu. Ama burada Said Nursi’nin dikkat çektiği gibi, maksatta ittifak olmalı. Ortak düşmanlara karşı ortak tavır geliştirilmezse, dost gibi görünen düşman ülkeler bir gün herhangi bir İslam ülkesine girmek için tuzak hazırlayabilir. Bu yüzden İsrail’in Filistinli kardeşlerimize yaptıkları bu akıl almaz zulümler, aklımızı başıma almaya vesile olmalı.
Said Nursi’nin eserlerinde dikkat çektiği gibi istikbalde en yüksek gür sadanın İslam olabilmesi için bu ittihadın bir an önce yapılması gerekir. Bunun ne kadar önemli olduğuna dikkat çeken Said Nursi, Yavuz Sultan Selimin şu mısralarını terennüm eder:
“İhtilâf u tefrika endişesi
Kûşe-i kabrimde hattâ bîkarar eyler beni.
İttihadken savlet-i a’dâyı def’e çaremiz,
İttihad etmezse millet, dağ-dar eyler beni.”
Düşmanların saldırılarını def etmek için tek çarenin ittihad olduğunu, bunun sözde değil, gerçek anlamla ekonomik, kültürel ve askeri olarak yapılması gerektiğini çok geç olmadan anlayıp harekete geçmek artık zaruri hale gelmiştir.
Ey kalplerin dizginleri elinde olan Yüce Allah’ımız. Bütün İslam ülkelerinde idarecilerin akıllarına bu ittifak ve ittihat fikrini ilham ve ilka edecek olan yalnızca Sensin. Rahmetinden her zaman ümitliyiz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.