Atilla Yargıcı

Atilla Yargıcı

Deprem ve Tüketim köleliği

Nazan Öncel 1956 İzmir doğumlu bir şarkıcı. 6 Şubat depremi öncesi şaşırtan bir itirafta bulundu. Şöyle diyor:

"7 senedir kendime hiçbir şey almıyorum, aksine diş fırçası dahil kişisel eşyamı 110 parçaya indirdim. Hafifledikçe rahatladım. Sırada evi 2+1'e indirmek var. Yolun sonunda iki metre yerde yatıyoruz. "Ölüm var unutma diyorum" kendime. Ben de geç uyananlardanım."

Nazan Öncel bu kararı aldığında 62 yaşında imiş.

Nazan Öncel’in hepimize örnek olmasını diliyorum. Ne de çok israf ediyoruz. Giyimde - kuşamda israf, yemede - içmede israf, gezmede israf, israf, israf, israf...

İsraf haddi aşmaktır, israf şükürsüzlüktür, israf nimetin kıymetini bilmemektir. İsraf, mimsiz medeniyetin tüketim toplumu tuzağına düşmektir. Maalesef çoğumuz da bu tuzağa düşmüş durumdayız. Hadislerde bildirildiği gibi israf aynı zamanda Süfyan’ın tuzağıdır.

Daha eskimeyen koltukları, perdeleri, yatak odalarını ne diye değiştirir insan? beş-on sene geçmeden, yıpranmadan, eskimeden bir şeyi atıp yenisini almak, akılla, mantıkla izah edilecek bir şey değil. Buna zaten “tüketim çılgınlığı” deniliyor. Zengini de, fakiri de delirmiş gibi hareket ediyor. Mahalle baskısı, gösteriş merakı, övünme, böbürlenme, kibirlenme. Bunların hepsi insanı lüzumlu - lüzumsuz tüketim bataklığına sürüklüyor.

Bu çağa çeşitli isimler verenler olabilir, ama bence asıl isminin “tüketim çağı” olması gerekir. Ya da “israf çağı”. İnsanın bu kadar tüketim hastalığına yakalandığı, israf çukuruna düştüğü başka bir asır var mı acaba?

Araba yepyeni, ama yeni model çıkmış. Hadi sat onu, yenisini al, değiştir. Üstüne yüz binlerce lira para öde. Ev de öyle, eşyalar da öyle. Cep telefonu dersen zaten içler acısı. Fakiri de zengini de en iyi, en pahalı cep telefonunu alma peşinde. Giysiler de onlardan farklı değil. Moda merkezleri bu tüketim çılgınlığını tetikleyen ana merkezlerden birisi.

Bediüzzaman Said Nursi’den ödünç alarak söyleyecek olursak, bu asır, insana zaruri olmayan ihtiyaçları zaruri imiş gibi gösteriyor. Moda, reklam, filmler vs. bunlar da sürekli insanı tüketim israfına sürüklemiyor mu?

Tüketimin sonu yok. Aşırı tüketim israfa, israf da helal paraya haram karıştırmaya bile sebep olabilir. Kazandığı para, çılgın tüketime yetmezse, insan bu defa meşru olmayan yollardan para elde etmenin yollarını araştırmaya başlayabilir.

Bizim gibi tüketim çılgınlığına kapılan birçok insanımız şu anda çadırlarda kalıyor. Çorba kuyruğuna giriyor. Bütün israf edilerek alınan şeyler toprak altına gitti. İnsana bir fayda sağlar mı? Hayır.

Demek ki, insan bu kadar israf etmeden de yaşayabilirmiş. Şunu hatırlattı deprem bize: insana en lüzumlu şeyler, bir miktar yemek, su, lüzumu kadar giysi, başını sokacak ama güvenli bir ev. Evin içinde hayatı kolaylaştıracak bazı eşyalar da buna dahil edilebilir.

O zaman deprem vasıtasıyla hepimiz, hayatımızı sorgulamalıyız. İsraf etme, tüketim delisi olma hastalığından şifa bulmaya çalışmalıyız. Bu demek değildir ki, insan bir lokma bir hırka yaşasın. Hayır hayır onu demek istemiyorum. Meşru olarak ihtiyaçlarımızı gidermek, insanlığımızın gereği. Ama zarurî olanların dışında, zarurî olmayan hangi şeyleri tüketim toplumunun dayatmasıyla zarurî gibi görüyoruz? Bunu tespit ederek başlayabiliriz.

Nazan Öncel sanırım, bir tüketim kölesi olduğunu fark etti. Bu kölelikten kurtulmak istedi ve yedi yıldır bunun mücadelesini veriyor ve şöyle diyor: Yolun sonunda iki metre yerde yatıyoruz. "Ölüm var unutma diyorum.”

Ölümlü dünyada, insan kendisine ebedi hayatta lazım olacak şeyleri çoğaltmaya çalışmalı. Dünya da ise zarurî olanlarla yetinmesini bilmeli.

Allah’a inanıyorsak eğer, şunu aklımızın bir kenarına not edelim: Allah israf edenleri sevmez.

Bir de “Ölüm var unutma” demeliyiz, ölümü hatırlamalıyız.

Zaten Allah’ın habibi Hz. Muhammed (s.a.v) de, “lezzetleri acılaştıran ölümü çok hatırlayınız” buyurmuyor mu? Ölümü hatırlamadığımız zaman, dünyanın ebedî olduğunu, bizim ebedî olduğumuzu zannedebiliyoruz. Bu da bizi lüzumsuz tüketime sevk ediyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.