Depremden Sonra Yapılacaklar

Depremin ardından çadırlar, konteyner kentler, yeni kent oluşum planları, gıda ve giyecek yardımları tüm hızıyla ilerliyor.

Bununla beraber esas olan bir şey daha var. İnsanı insan yapan; ruhudur, manevi yanıdır. Ayakta kalabilmek, hayatı yeniden canlandırmak nefes alabilmek maneviyat ile olandır.

Ansızın bir olay yaşanıyor ve en sevdiğinizi öteki âleme yolcu ediyorsunuz. Yada sakat kalıyorsunuz. Hayatınız boyunca tüm birikiminiz olan evinizi, eşyalarınızı, hatıralarınızı enkaz altında bırakıyorsunuz. Sokaklarında ömrünüzü geçirdiğiniz şehir, virane olmuş ve her şeye yabancı oluvermişsiniz.

Böyle bir yıkım içinde, insan hayata nasıl devam edecek?

Ancak bu süreçte manevi değerlerin devreye girmesi ile kayıplar kazanca dönüşüyor.

Enkazdan sağ çıkan bir babayı dinledim: “Üç çocuğumu, ana-babamı, evimi-iş yerimi ve arabamı kaybettim. Şimdi geldim burada çorba dağıtıyorum” diyor.

Bu babayı ayakta tutan şey; maneviyattır. Bununla beraber tüm depremzedelerin bu denli güçlü olmaları beklenemez.

Hemen her insan tutunduğu maddi şeyleri kaybedince, ancak kaybolmayacak değerler ile teselli arar.. İnsanoğlu batıp gidenleri gerçek manada sevemeyecek bir yazılım ile yaratılmıştır.. Çünkü her ayrılık da acı yaşar insan. Bu acısını dindirecek, batıp gitmeyecek, daima onunla kalacak sağlam bir yere dayanmak tutunmak ister.

Böyle kayıplı süreçlerde ekmek gibi su gibi bir ihtiyaçtır, maneviyatın yaşanması, yaşatılması..

Kardeşlik, dayanışma ve paylaşım için hayatı devam ettirecek maddi ihtiyaçlar kadar manevi ihtiyaçlar da dikkate alınıyor olmalı.

Diyanet, sivil kuruluşlar, AFAD, Kızılay binlerce personeliyle sahadaydı. Defin işlemlerinden gıda dağıtımına kadar görevini yaptı.

Bununla beraber insanın manevi yönü için yapılacak olan ilahi destek, ilahi mesaj ile ruhunda oluşan yaralar sarılmalıdır.

Bunun için tüm çadır ve konteyner kentlerde 5 vakit ezanların okunması, ve mescidlerin kurulması gereklidir. Mescidlerde iman hakikatlerinin okunması gereklidir.

Yetkili kişiler veya görevlilerin, ruhu yaralanmış, insanımıza daha fazla dokunması gerekiyor.

Sahaya Kur’an-ı Kerim ve iman hakikatleri, manevi içerikli kitaplar dağıtmalı. İnsanların temel ihtiyacı olan barınma giyinme ve yeme içme eksiklerini karşılamak ile beraber manevi anlamda da ihtiyaçları karşılanıyor olmalı..

Bu hayat da boşluk yoktur. Bizim boş bıraktığımız yeri başkaları doldurur..

Bölgedeki kardeşlerimizin duygusuna ortak olup manevi açıdan da onları destekleniyor olmalı.

Her bir Müslüman imanı, İslam’ı tebliğ, dini anlatmak ve yaymakla sorumludur; Emr-i bi'l-maruf ve nehy-i ani'l-münker!

Tüm enkazlardan ruhun kurtuluşu, ancak iman hakikatleri ile olacağı unutulmamalıdır..

Her durumda rahmetin izini yüzünü arayıp kazıyıp, bulmanın yolları anlatılarak ruhlar şenlenmelidir.

Yaşanan tüm maddi kayıpların nasıl bir geri dönüşüm ile kazanç getirdiği Kur’an-ı Kerim ışığında Risale-i Nur perspektifinden anlatılıyor olmalıdır.

Enkaz kurtarmada dillerden düşmeyen "Allahu Ekber ve Bismillahirahmanirrahim" nidalarının gerçekte hayatın her alanında hissedilen bir gözlem ile nasıl yaşanması gerektiği anlatılıyor olmalıdır.

Depremden sonra yapılacaklar, insanın iki dünya saadetini tesis edecek şekilde olmalıdır..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.