Abdulvahap Yiğit
Huzur ve İhsan
“İhsan”; sözlükte “güzel olmak” anlamına gelen hüsn kökünden türetilmiş bir mastar olup genel olarak “başkasına iyilik etmek” anlamında kullanılmaktadır. Kur’ân-ı Kerîm’de ihsan kavramı hem Allah’a hem de insanlara nispet edilerek yetmişi aşkın âyette masdar, fiil ve isim şeklinde geçmekte, bu âyetlerin bir kısmında “başkasına iyilik etmek”, bir kısmında “yaptığı işi güzel yapmak” anlamında”, çoğunda ise herhangi bir belirlemeye gidilmeden mutlak anlamda kullanılmıştır. Hadislerde de aynı kullanımlara geniş olarak rastlanmaktadır.
“İhsan”; Cibril Hadisi olarak bilinen hadisi şerifte ise Cenab-ı Hakk’ın huzurunda bulunma manasında kullanılmıştır.
“Cibril (a.s) sahabelerden Dıhye (r.a)`in şeklinde Hz. Peygamber (s.a.s) in huzuruna gelmiş ve ona "ihsan nedir?` sorusunu sormuştur. Peygamber (s.a.s) ihsanı şöyle tanımlamıştır: "Allah'a onu görüyormuşsun, sen onu (gözle) görmesen de o seni görüyormuşçasına kulluk etmendir"
(Buhârî, Tefsiru sûre (31).
“Huzur” kelimesinin sözlükteki manası; gönül rahatlığı, başın dinç olması, kendini rahat hissetme ve padişahın katı şeklinde geçmektedir. “Huzura çıkma” deyimi ise daha çok Osmanlı döneminde padişahla görüşme anlamında kullanılmıştır.
Risale-i Nur Külliyatının birçok yerinde “huzur” kelimesi; huzura çıkma veya huzurda bulunma şeklinde kullanılmıştır. Burada kastedilen mana Allah’ın huzurudur.
Risale-i Nur Külliyatında geçen şu ifadede bu kelime en geniş manasıyla kullanılmıştır:
“İkinci sebep, iman-ı tahkikînin kuvvetiyle ve marifet-i Sânii netice veren masnuattaki tefekkür-ü imanîden gelen lemeât ile bir nevi huzur kazanıp, Hâlık-ı Rahîmin hazır, nâzır olduğunu düşünüp, Ondan başkasının teveccühünü aramayarak, huzurunda başkalarına bakmak, medet aramak o huzurun edebine muhalif olduğunu düşünmekle o riyâdan kurtulup ihlâsı kazanır.”
Lemalar, 21. Lema.
Burada ihlası kazanma ve muhafaza etmenin en önemli iki sebebinden birisi olarak; “huzur kazanma” ifade edilmiştir. Rabbinin huzurunda bulunduğunun şuurunda olan bir insanın hata yapma ihtimali yok denecek kadar az olacak ve ihlası kazanmaya ve muhafaza etmeye muvaffak olacaktır.
Rabbimizi görürcesine ibadet etmek yani “ihsan” kelimesinin, “huzuru kazanmak” ile eş anlamlı olduğu görülmektedir. Hadis-i Şerifte; “huzur” yerine “ihsan” kelimesinin kullanılması, huzuru kazanmanın insan için Allah’ın (cc) büyük bir lütfu olmasıdır.
Risale-i Nur Külliyatında, “huzur kazanma” anlamına yakın olarak bir diğer ifade ise şu şekilde geçmektedir:
"Fâtiha-i şerifede, başından tâ اِيَّاكَ kelimesine kadar gâibane medh ü senâ ile bir huzur gelip اِيَّاكَ hitabına çıkılması gibi, biz dahi doğrudan doğruya gaibane aramayı bırakıp, aradığımızı aradığımızdan sormalıyız.”
Şualar, 7. Şua.
“Allahu ekber deyip, mânen ve hayalen veya niyeten iki cihandan geçip, kayd-ı maddiyattan tecerrüd edip, bir mertebe-i külliye-i ubûdiyete veya küllînin bir gölgesine veya bir suretine çıkıp, bir nevi huzura müşerref olup, اِيَّاكَ نَعْبُدُ hitabına—herkesin kabiliyeti nisbetinde—bir mazhariyet-i azîmedir.”
Sözler, 16. Söz.
Bu ifadelerden, “İyyâke na'budu” makamının tevhidin son noktası ve aynı zamanda huzur makamı olduğunu anlıyoruz. İnsan; masivayı(Allah’tan başka her şeyi) geride bırakıp, bütün benliği ile yalnız sana ibadet ederim diyebiliyorsa bir nevi huzur makamına çıkabilmektedir. Bu da zaten tevhidin en uç noktasına ulaşmak demektir.
Sonuç olarak ihsan, huzur veya “İyyâke na'budu” makamı; yakın anlamlarda kullanılan kelimelerdir. Rabbim bizleri de, ihlası kazanma ve muhafaza etmenin en önemli iki sebebinden birisi ve Rabbimizin “İhsan”’ı olan, huzuru kazanmaya muvaffak eylesin. Amin…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.