Modern Zaman İnsanı

Modern çağ, değerlerin değiştiği dinlerin çözüldüğü, bozulmaya çalıştığı yeni ve aykırı düşüncelerin değer bulduğu bir dönem adıdır.

Yaratıcının hayattan kaldırılarak yolun saptığı, dağıldığı, insanın bireyselleştirilerek ve tüm değerlerinden koparılarak merkezini bozduğu, toplumsallığın bölünerek bireyselliğin öne çıktığı bir oluşumudur bu çağ.

Bu süreç insana yalnızlığı, bencilliği ve değerlere duyarsızlığı, getirdi.

Yalnızlığını farklı yollarla gidermeye çalışan insan kendisini nereye koyacağını bilemedi, nerede olduğunu kestiremedi, durduğu yeri bulamadı; boşluğa savruldu ve aşağı doğru inişe geçti.

Sanal özgürlük ve değişim girdabına kapılan insan, arzularının izinden giderek ve sürekli değişerek mutluluk aramaya çalıştı. Bu, insanı daha fazla yalnızlaştırarak, hedefine ulaştırmadı ve tatmin olmayı beklediği isteklerinin içinde boğuldu.

Her yeni olanda ve her arzusuna ulaşınca mutlu olacağını sandı. Ulaştı, ama olmadı.

Mutluğun kendinde olduğunu göremedi, hep uzaklarda aradı. Çağın sanal zevkleriyle sarhoş olan insan mutlu olacağını sanıyordu. Her her adımın da kendiyle arası açılıyordu bunu göremedi.

Böyle tatminsiz, boşvermişlik, yılgınlık ve kötümserlik kıskacında kaldı. Kimileri ise çılgınlık, azgınlık sapkınlık ile kendi kendini lanetlendi.

Benliğinden, biyolojisinden, psikolojisinden uzaklaşarak aşağıların aşağısında bile yer bulamadı kendine.

Kendine yabancılaşan ve kendini kaybeden insan zaman içinde vücudunu bir heykeltıraşın yontarak yeni bir eser ürettiği ellerine bıraktı.

Estetik kaygısı ile yüzüne ve vücuduna uygulattığı tasarımlar da onu mutlu etmedi.

Özgürlük, değişim ve zevke ulaşma gibi hep süslü ve eğlenceli manzaraları aramayı dayatan modern zamanların öğretisiyle ilahi kuralları, bu hayatın dışına öteledi.

İnsanlığın bugün ulaştığı nokta "insani gerçekliğin olması gerektirdiği boyutları" anlamaktan aciz olmasına rağmen sağlıksız bir özgüven, bencillik, ve sahte özgürlük yanılgısına düşürdü.

Bunun sonucu olarak ilahi kurallar yokmuş gibi bir hayat yaşanması normalleşti.

Bu aşırı özgüven, bencillik ve özgürlük sanrısı insanı çevresine tepeden bakmaya, otorite kurmaya, değerleri yok saymaya, doğal olanı tahrip etmeye, hatta kendi kişiliğini aşındırmaya ve cinsiyetini inkâr etmeye kadar sevk etti.

Acılar büyük olsa da arayışlar hep çözüm getirir. Ne aradığın ve nerede aradığın önemli.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum