Peygamberimize göre akıllı insan kimdir? Hadis-i Şerife göre aciz insan kime denir?
Gerçek akıllı ve aciz insanı yanlış anlamışız, halbuki Peygamberimize (s.a.v) göre akıllı ve aciz insanın taşıdığı özellikler bizim günümüzde aradığımız özelliklerden daha başka...
Said Ali Ümit - Muhabbet Medya
“Akıllı insan, nefsine boyun eğdiren ve ölümden sonrası için çalışandır. Aciz insan ise, nefsini kötü arzularına tabi kılan ve Allah’a kuru ümitler besleyendir.”
Tirmizi, Kıyame:25;İbn-i Mace, Zühd:31; Camiüssağir,C.4, s. 1356..
Akıl, iyiyi kötüden, faydalıyı zararlıdan, hakkı batıldan ayırabilen bir alettir. Akıllı insan da, dünya ve ahireti için zararlı, kötü fiil ve davranışlardan uzaklaşan, iyiye, hakka, doğruya yönelen insandır.
Akıllı insanın birinci özelliği: Nefse boyun eğdirmek
Bu hadiste akıllı insanın birinci özelliği olarak, “nefsine boyun eğdirmek” sayılıyor. Çünkü insandaki nefs-i emmare hep kötülükleri emrediyor. Şeytanın vesveselerini dinliyor. Nefsin kötü arzularına uyan insan ise bir taraftan küçük bir lezzet için binlerce elem çekerken, diğer taraftan da günahlarını artırıyor. Günahlar insanın dünyada da ahirette de mutsuzluğuna sebeptir. Günahlardaki lezzetler insanı çeker, ama içine zehir katılmış lezzetler olduğu için acısı ömür boyu çekilir. Ahirette de insanın başına bela olur. Bu da insanın zararına bir durumdur.
Bu yüzden akıllı insan, iki dünyada da kendisine zarar veren davranışlardan uzaklaşan insandır. Bu da nefse boyun eğdirmekle olur. Nefse boyun eğdirmek ise, sürekli bir mücadele ile ve nefisle daimi cihadla mümkündür. Cihadın en büyüğü ve en zoru da nefisle hayat boyu yapılacak cihaddır. Bu yüzden her şeyden önce nefsimizi terbiye etmeye çalışmalıyız. Bu konuda Allah’ın yardımını da istemeliyiz. “Allahümme ecirme min şerrin nefsi veşşeytan.” “Allah’ım! Bizi nefsin ve şeytanın şerrinden koru” demeliyiz.
Akıllı insanın ikinci özelliği: Ölümden sonrası için çalışmak
İkinci olarak akıllı insan ölümden sonrası için çalışan insandır. Böyle bir kişi dünyanın ahiretin tarlası olduğu bilinciyle hareket eder. Ve “İnne’l-ayşe, ayşü’l-ahireh” hadisine göre davranır. Yani hadis-i şerife göre gerçek hayat ahiret hayatıdır. Çünkü orası ebedidir ve elemsiz lezzetlerin bulunduğu yerdir. İşte akıllı insan ona göre hareket eder ve ona göre hazırlık yapar. Aklı başında insan o ebedî hayatta kendisine lazım olmayacak şeylerle meşgul olmaz, onları kalbine almaz. Ölümden sonrası için çalışmak, Allah’a hakikî anlamda, gerçek anlamda kul olmakla mümkündür. Allah’a hakikî kul olan bir kimse, dünyada da manevi bir huzur ikliminde, bir cennet köşesinde yaşar.
Aciz insanın birinci özelliği: Nefsini kötü arzularına tabi kılması
Aciz insanın da iki özelliği vardır Birincisi, böyle bir insan, nefsini kötü arzularına tabi kılan insandır. Böyle bir insanın nefsi, hep emmâre seviyesinde kalmıştır. Emmâre olan nefis ise her zaman kötülükleri sevk eden nefisdir. Böyle aciz bir insan nefsini, levvame ve mutmainne yapmak için hiçbir çaba göstermez. Nefsin levvâme olması yaptığı kötülüklerden dolayı insanın kendisini kınaması ve pişmanlık duymasıdır. Mutmainne olan nefis ise, hiçbir şüphesi kalmamış ve tamamen tatmin olan nefis mertebesi olarak bilinmektedir.
Acizliğin yanlış anlaşılması
İnsanlar arasında aciz insan diye, hasta, fakir yoksul kişilere söylenir. Halbuki çalıştığı halde Allah’ın kendisine zenginlik bahşetmediği kimse gerçek anlamda aciz insan değildir. Burada aciz insan, nefsini terbiye edemeyen insandır. Bunu yapması mümkün iken acizlik gösterip buna çaba göstermeyen insandır. Aciz insan, kötü arzuların onu çabuk yıktığı, ona karşı koyamayan insandır. Hadis-i şerif bizim bildiğimiz acizliğe bir de böyle bir anlam yüklüyor. Halbuki çaresi bulunan şeyde acze düşülmez. Bunun çaresi nefsi terbiye etmeye çalışmaktır.
Aciz insanın ikinci özelliği: Boş ümitler beslemesi
Bir de aciz insan Allah’a kuru, boş ümitler besler. Büyük günahları çekinmeden işleyip, tövbe etmeyen, iyiliklere yönelmeyen buna rağmen, “Allah gafurdur, rahimdir” diyerek boş ümitlere kapılan insan da aciz insandır. Kötülüğe gücü yetiyor, iyiliğe gelince acizlik gösteriyor. İyiliği istemiyor, iyiliğe yönelmiyor. Allah’ın rahmetinden ümit kesmemek için, insanın yaptığı günahlara tövbe etmesi, kötülüğün arkasından onu imha etmesi için iyilik yapması, kötülüğe meyilli kabiliyetlerini iyiliğe çevirmesi gerekir. Hatasından dönmeyenin, Allah’dan af dilemeyenin onun rahmetinden ümit beslemesi boş bir kuruntudur.
Allah’ım! Sen bizleri hadiste bildirildiği gibi gerçek akıllı insanlardan eyle, aciz insanlardan eyleme! Amin.
www.muhabbetmedya.com
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.