Bir yanlışlık görünce

Toplum içerisinde yaşıyoruz, ortak alanları ve çevreyi birlikte kullanmamız bakımından birbirimiz üzerinde haklarımız vardır. Günün büyük bir kısmını işyerinde, yaşadığımız apartman veya sitede geçiriyoruz. Yürüdüğümüz kaldırımdan tutun, toplu taşıma araçlarına, lavabo ve tuvaletlerden kadar birçok yeri ortak kullandığınız malumdur. Bu nedenle ortak alanlarımızı mümkün mertebe kirletmeden temiz kullanmak gerekmektedir. Empati yaparak bir yeri nasıl bulmak ve görmek istiyorsak öylece de bırakmamız gerekmektedir. Özellikle kaldırımda yürürken yere ağız dolusu tükürmek, çiğnediği sakızı yere atarak birisinin ayakkabısına veya elbisesine, aracına ve hatta evine bulaşmasına sebep olmak, klasik tuvaletlerde ayakta ihtiyacını gidermek kaba davranışlardır. Halbuki dinimizde temizliğin imandan kaynaklandığı ifade edilerek bu konunun ısrarla üzerinde durulmaktadır. Bu anlamda bir yanlış davranış görünce karşımızdakini uygun bir üslupla uyarmamız, anında müdahale ederek o kötü davranışını düzeltmesini ondan istemeliyiz.



Kuralların işlediği gelişmiş ve demokratik ülkeler
Mesela; İngiltere’de yazılı bir anayasa yok ama işleyen bir sistem vardır. Her şey kanun ve yönetmeliklerde yazılmasa bile insanlar genel ahlaki kuralları bilir ve ona göre hareket eder. Herkes birbirinin müfettişidir, otokontrol mekanizması vardır. Bizde ise bir eksiklik veya bir yanlışlık gördüğünüzde düzeltmeye veya uyarmaya çalıştığımızda muhatabımızın o andaki ani refleksi ile hayat kırıklığına uğrayabiliriz veya incinebiliriz. Bazen bundan çekinerek gerekli yerlere şikâyet etme durumunuz olunca ya bir bürokratik engele veya siyasi bir korumacılık ile karşı karşıya kalabiliriz. Gelişmiş ve demokratik ülkelerin birçoğunda kurallar işler, kural kuraldır, uyanlar olmasa bile kim olursa olsun gözünün yaşına bakılmadan yaptırımlar uygulanır. Etrafımızda bazen şununla karşılamamız mümkün olabiliyor: Arabasını yanlış yere park eden birine ‘yanlış yapıyorsun, sana zahmet buraya değil de şuraya park ediverseniz’ deseniz adeta kıyameti koparır, halbuki bu muhatabınızdan, dilencilik yaparak yardım etmesini isterseniz size acıyarak hemen yardım eder. Ama haklı olan bir isteğinizi yerine getirme noktasında karşı karşıya kalınca size mukavemet eder ve kötü davranabilir. Neden acaba derseniz? Haklı olduğumuzu zannettiğimiz gurur, kibir ve enaniyetimizden kurtulmadığımızdan dolayıdır.

Farkındalık oluşturmak

Bir şahıstan sudur eden herhangi bir hatalı durumla karşılaşınca, evvela uyarmalı, ikaz etmeli, gerekirse en doğrusunu göstererek ona yardımcı olunmalı, doğru olanı göstererek farkındalık oluşturmamız gerekir. Aman bana ne, bana değmeyen yılan bin yaşasın diyerek gerekli medeni tepkimizi gösteremezsek bu ve benzeri insanların yaptıkları kendine kar kalır ve hatalarında ısrar edercesine devam ederler.

Sana mı düştü?
Bir yanlış durum fark edince eğer ilk etapta elimiz ve dilimizle düzeltemiyorsak kalben ona karşı olmamız, sonra da bu inancımızı kaybetmememiz gerekir. Bu inancımız ile birlikte gerekli mercilere başvurarak bu kötü gidişata kanuni yollar ile mücadele ederek dur dememiz gerekir. Kolluk kuvvetleri veya kanun ve yönetmelik uygulayıcılar bu isteğimizi yerine getirsin veya getirmesin biz kendi medeni cesaretimizi kaybetmemeliyiz. Kanun ve yönetmelikler çerçevesinde gerekli başvurularımızı ve şikâyetimizi bildirip sonucu beklemek durumundayız. Bu duygu ve düşüncelerle siz değerli okuyucularımızı Allah’a emanet eder, kalbi selam dualarımı iletirim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum