Abdulvahap Yiğit

Abdulvahap Yiğit

Enerjiyle İlgili Doğru Bildiğimiz Yanlışlar

Rusya’nın Avrupa ülkelerine giden, kuzey doğalgaz boru hattında gazı kesmesiyle AB’yi bir telaş sardı… Dünyada son yıllarda bir numaralı gündem olan enerji, Rusya Ukrayna savaşından sonra iyice gündeme oturmuş durumda. Enerji fiyatları hızlı bir şekilde artmaya başladı. Avrupa ülkeleri enerji tasarrufu için düğmeye basmış durumda. Çok radikal tasarruf tedbirlerinden bahsediliyor. Ülkemizde şimdilik böyle bir kriz yok ancak enerji fiyatlarının hızlı artması tasarruf tedbirlerini öne çıkarmış durumda.

Enerji ile ilgili çok sayıda doğru bildiğimiz yanlışlar bulunmaktadır. Hepsini bu yazıda yazmak mümkün olmasa da bir kısmından bahsetmiş olalım.

Doğalgazla birlikte hayatımıza giren kombi ve bireysel ısınma sistemleri ile ilgili çok şeyler halk arasında söylenmektedir. Özellikle eşlerin çalıştığı ve sabah evden ayrılıp akşam eve döndükleri evler için; kombinin bütün gün boyu çalışmasının enerji sarfiyatı açısından daha uygun olduğu ile ilgili, eminim ki herkes bir şeyler duymuştur. İşin doğrusuna bakacak olursak, ısıl konfor ve komşu haklarını bir tarafa bırakıp, sadece enerji sarfiyatı açısından değerlendirilecek olursa, sabah giderken kapatılması ve akşam eve gelindiğinde ısıtma sisteminin açılmasının daha doğru olduğu, yapılan ısı enerjisi hesaplamalarında, ortaya konulmaktadır. Şimdi bazı okuyucularımızın aklına şu soru gelecektir: Eve geldiğimizde ev soğuk olacak dolayısıyla evi ısıtmak için daha fazla yakıt harcamış olmayacak mıyız? Bu sorunun cevabı hayır şeklindedir. Gün boyu evi ısıtmak için harcadığımız enerjiden daha az enerji harcamamız gerektiği yapılan mühendislik hesapları ile gösterilmiştir. Burada şunu da hatırlatmakta fayda var. Bu durumda ısıl konfordan biraz fedakârlık yapmamız gerekeceği aşikârdır. Yaklaşık yarım saat bir süre için, ev ısınana kadar, biraz ısıl konforumuzdan fedakârlık yapmamız gerekecektir. Ancak enerjinin oldukça pahalı olduğu şu zamanda, bu kadar fedakârlığı göze almanın doğru olduğunu düşünüyorum.

Bir diğer doğru bildiğimiz yanlış ise enerji türlerinin kullanımı ile ilgili. Özellikle nükleer enerjiye karşı çıkan çok sayıda insan tanıyorum. En yakınlarımda bile var… Dünya enerji piyasasında yaşanan son gelişmeler bu konuda da yanlış düşünüldüğünü göstermektedir. Tek veya sınırlı enerji kaynaklarına dayalı bir enerji politikasının ne kadar yanlış olduğunu son olaylar gösterdi.

Petrole dayalı enerji politikasının ne kadar yanlış olduğunu 1973 petrol krizinde anlaşıldı. Doğalgaza dayanan enerji politikasının yanlışlığı da bu günlerde anlaşıldı. Doğalgaz vanaları kapatıldığında Avrupa ne yapacağını şaşırdı. Bu yıla kadar, sanki dünyada çıkarlara dayanan savaşlar artık yaşanmayacak zannedildi, ancak bunun yanlış olduğu geç anlaşıldı. Bu kriz ülkemizi o kadar çok etkilemedi ama bundan sonra da etkilemeyeceğini söylemek pek mümkün değil. Bu krize karşı Avrupa ne yapıyor? Avrupa ülkeleri nükleer programlarını değiştirmeye başladılar. Kapanan santraller devreye alınıyor. Avrupa’da en şanslı ülke ise Fransa. Çünkü enerji ihtiyacının %70 den fazlasını nükleer santraller ile karşılayacak gücü var. Avrupa ülkeleri birçok tedbirler de almaya başladı. Binalarda iç sıcaklık değerlerini 19 santigrat dereceye kadar düşürmek için çalışmalara başlandı. Maalesef ülkemizde bu sıcaklık değerleri hala 22 santigrat derecelerde ve hatta çoğu ev ve işyerlerinde çok daha yüksek sıcaklıklara bina iç hacimleri ısıtılmaktadır.

yenilenebilir enerji nedir

Ülkemizde Akkuyu’da kurulmakta olan bir nükleer santrale, bir zamanlar ne kadar karşı çıkanlar olmuştu. Şimdi bu ve buna benzer santrallere ne kadar ihtiyacımız olduğu herkes tarafından görüldü. Enerjide çeşitliliğin ne kadar önemli olduğu şimdi tam olarak görüldü. Burada bir yanlış anlaşılma olmasın, yenilenebilir enerjinin öncelikli olarak değerlendirilmesi gerekir. Ülkemizin rüzgar, güneş ve jeotermal enerji potansiyeli oldukça yüksektir. Avrupa’da, güneş enerjisi potansiyelinde, ilk üç ülke arasında yer alıyoruz. Diğer taraftan başka yenilenebilir enerji kaynaklarını da olabildiğince kullanmak gerekir. Yenilenebilir enerji kaynaklarının bilmediğimiz fakat bilmemiz gereken bir yönü de güneş ve rüzgar enerjisinin sürekli bir enerji türü olmadığıdır. Genelde yenilenebilir enerji kaynakları kesintili enerji türlerindendir. Rüzgârın yeterli olmadığı zamanlarda türbin dönmez, gece güneş santralinde elektrik üretilmez.

Son yıllarda, küresel iklim krizi ile tekrar öne çıkan hidrojen enerjisiyle ilgili de birkaç noktanın açıklığa kavuşturulması faydalı olacaktır. Hidrojen gazı, herhangi bir enerji türü kullanılarak, genel olarak suyun elektroliziyle, üretilmesi gereken bir enerji çeşididir. Yandığı zaman su buharı çıkar sera gazları olarak bilinen karbon esaslı gazlar çıkmaz ve bu yönüyle küresel ısınma için alternatif yakıt olarak sunulmaktadır. Eğer hidrojen gazını elde etmek için enerji olarak yaz aylarında çok bol olan güneş enerjisi kullanılırsa atmosfere sera gazı atmadan enerji ihtiyacını karşılamış oluruz. Ancak bu gaz için de iki önemli problem 50 yıldır tamamen aşılamamıştır. Bu problemler; depolanmasında zorluk ve sızdırmazlık problemleridir. Hidrojen gaz olarak depolandığında çok yer kaplamakta, sıvı olarak depolamak için çok enerjiye ihtiyaç duyulmaktadır. Diğer taraftan atom numarası 2 olan bu gazın sızdırmazlığını sağlamak çok zordur. Bilindiği üzere NASA, yeni uzay aracı Artemis'in fırlatılmasını ikinci kez ertelemek zorunda kaldı. Planlanan fırlatma işleminin hidrojen tankındaki sızıntının giderilememesi sebebiyle ertelendiği duyuruldu.

Evlerimizde kullandığımız ısıtma sistemlerinin bir parçası olan radyatörler ile ilgili de doğru bildiğimiz yanlışlarımız vardır. Radyatörün üzerini estetik görünümlü ahşap ile kapatıp enerji sarfiyatımızı artırmış oluyoruz. Benzer şekilde radyatör üzerine konulan mermer ve saksılar da enerji masraflarımızın artmasına sebep olmaktadır. Radyatörlerin üstünün boş ve etrafının da olabildiğince açık olması, maksimum ısıyı odaya vermesi için, önemli hususlardır. Radyatör ile duvar arasına ısı yalıtım levhası konulması da enerji faturamızı düşürecek tedbirler arasındadır.

Sulu yemek pişirirken ocağın alevini ayarlarken de bazı doğru bildiğimiz yanlışlarımız bulunmaktadır. Yemeği kısa sürede pişmesi için, su kaynayana kadar, alevi artırabiliriz. Ancak kaynamaya başladıktan sonra alevi kısarak yemeğin pişirilmesi gerekir. Aksi takdirde boşuna doğalgaz harcamış oluruz. Çünkü kaynamaya başlayana kadar su sıcaklığı artar, kaynamaya başladıktan sonra ise su sıcaklığı sabit kalır. Yemeğe verilen ısı suyun buharlaşmasına harcanır. Dolayısıyla alevi artırmamız, su sıcaklığı artmadığı için, yemeğin pişme süresini azaltmaz aksine daha fazla suyun buharlaşmasına sebep olur. Yemeği kısa sürede pişirmenin yolu düdüklü tencere kullanmaktır. Düdüklü tencerede basınç altında suyun kaynama sıcaklığı artırılabilir. Bu şekilde suyun (yemek) kaynama sıcaklığı 100 santigrat derece yerine 110 santigrat dereceye çıkarılır. Böylece yemeğin pişme süresi ve enerji sarfiyatı azaltılmış olur.

Son olarak, enerjinin pahalı olduğu ve ülkemiz bütçesinin enerji giderleri nedeniyle önemli açık verdiğinin bilincinde olalım. Enerjiyi olabildiğince tasarruflu kullanalım, kışın yaşadığımız ortamları gereğinden fazla sıcak tutmayalım. Bu sıcaklıklarda ki en küçük artışların büyük enerji giderlerine sebep olduğunu hep aklımızda tutalım…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.