Ceylan Güriçin

Ceylan Güriçin

Mana Hiçlikte Saklı

Vaaz meclisinin birinde, bir hak dostu, birini ayağa kaldırır ve der ki:

“Allah’ın sana verdiklerini ve O’nun (cc) sana verdiği akılla ürettiklerini bir adım öteye koy.”

Ayaktaki zat-ı muhterem azıcık düşünür fakat yapacak şey bulamaz. Ardından bir adım öne atılır. Bu zekice davranışı gören Hakk dostu der ki:

“Arkana bak, ne kaldı?”

“Hiiç.”

Evet, hiç, malumun ilanı. Bunu bilmekten çok ‘idrak’ meselemiz. Zira birçok şeyi biliriz de idrak etmekte zorlanırız. Çünkü idrak, bilmekten öte sindirmek. Her hâline ve davranışına sindirmek... Rabbimizin affetmediği tek şey şirk. Bunu biliriz. Peki ya idrak?

Ene kokan cümlelerimiz, azamet kokan söylemlerimiz, kibir kokan bakışlarımız, ulûhiyete meydan okuyan davranışlarımız... Bütün bunlar da nedir ki?

Elcevap: Gövdeye düşen kurttan daha beter şirk-i hafilerimiz. Peki, insan eşref-i mahlûkat (yaratılmışların en üstünü) değil mi? Tabii ki öyle. İnsanın yaratıldığı noktayı bir eğik düzlemin ortası gibi düşünmüşümdür. Eğer doğar doğmaz ölürsen istikamet cennet. Rabbime hayran olduğum noktalardan biri tam da burada:

Allah insanı cennetlik yaratmış. Rabbimiz bizi cennetlik olarak, tertemiz şekilde dünyaya yolluyor. Yine bir ikram daha. Aklımız erene, muhakeme yeteneğimiz gelişene kadar yaptıklarımızdan sorumlu tutmuyor. Yani bir bakıma diyor ki: “Eğik düzlemin tepesinde seni bekleyen alâ-yı illiyyin (insanın ulaşabileceği en uç mertebe) için bir süre güç ve kuvvet kazan, yol çok dik, yolculuk çetin. Oraya da yine Rabbin lütfuyla çıkılır ama iradenin hakkını vermek, benliğini arkana atmak, istikameti hayra tebdil edenin Yolun Sahibi (cc) olduğunu unutmamak mühim…

İnsan, işte bu noktada aziz. Çünkü vaat edilen, meleklerden daha üstün bir mertebe var. Bir de işin öbür tarafı da var ki, eğik düzlemin aşağısı: “Esfel-i safilin (en aşağı mertebe).” Öyle aşağı ki, hayvanlardan daha aşağı. Yolun adabına uyulmadığında insanı bekleyen en hazin dereke (seviye) -Hafizanallah-. Eğik düzlemde yol almak böylesine meşakkatli işte. Hep uyanık olma, hep uyanık olma.

Her zaman ileri yönlü bir ivme olmayabilir. Bazen tökezleriz, bazen ayağımız kayar. Hemen toparlanmak ve zirveye kilitli bakışlarla yola revan olmak gerek. “Hele bir kendimi salıvereyim.” diyecek zamanımızın olmadığı helâket ve felâket asrındayız çünkü.

İmanı kazanmak çok zor fakat kaybetmek çok kolay. Bu asrın en büyük hezeyanı, nefsin insana, “kendini merkeze al, zevklerini gözet, tatmadığın lezzet kalmasın.” sinyalleri göndermesidir. Bu noktada -hafizanallah- insan bu telkinlerle kendi putunu inşa edebilir. Allah (cc) bizleri ahir zamanın kaybettiren bütün hezeyanlarından uzak etsin ve kendi himayesine alsın. Âmin.

Dünyadaki lezzetlerin en üst mertebesi bile sadece ağız oyalayıcıdır. Tatmak vardır ama doymaya zaman yok. Çoğu zaman da peşinde koştuklarımızda vefa yok. Bazen “Hakkım! Hakkım!” diye inliyoruz ya. Mahrum kalmak ne kadar da incitici geliyor… Hâlbuki çok acı bir gerçek var: Allah’ın hakkını vermezsen “Hakkım! Hakkım!” dediklerinden mahrum kalırsın.

Nebiler ve sıddıklar boşuna demiyorlar, “Benim ücretim Allah katında.” diye. O hâlde dimdik duran benliğim, eğil, eğilinecek En Yüce varlık önünde. Yolun adabına uyarak, hiçliği kuşanarak, benliğini Allah katında küçüklüğünü anlamaya yorarak, eğil!

Elif gibi duran benliğim
Eğil!
Mana hiçlikte saklı

Hırsa, kibre yenik düşme
Eğil!
Mana hiçlikte saklı

En vefalı dostun alnını öpen seccade
Eğil!
Mana hiçlikte saklı

Küçüldükçe büyümenin tadına var
Eğil!
Mana hiçlikte saklı

Aradığın her şey zeminle bütünleştiğin yerde
Eğil!
Mana hiçlikte saklı

Âdemi (insanı) bulacaksın, mim olduğun yerde
Eğil!
Mana hiçlikte saklı

Benliğini soy, öze var, Bir’i bul
Eğil!
Mana hiçlikte saklı

Muhakkak ki rıza, şeytanın direttiği şeyde
Eğil!
Mana hiçlikte saklı

Ruhunu özgür bırakırsan rahmet iner ceste ceste
Eğil!
Mana hiçlikte saklı

Aradığın itminan, karanlıkla yüzleşmekte
Eğil!
Mana hiçlikte saklı

Ey nefsim! Kulak ver secde emrine ve yaklaş
Eğil!
Mana hiçlikte saklı

Not: Bu yazı, yazarın “Dilefruz” adlı kitabından alıntıdır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.