
Said Yargıcı
Allah’ı Her Şeyden Daha Fazla Sevmek Ne Demektir?
İnsanda sınırsız bir sevgi potansiyeli var. İnsan sevgisini ölçülü bir şekilde kullandığı zaman insan olur, ayakta durur, kendini geliştirir. Ancak bu sevgiyi kullanırken, Allah sevgisini ön plana çıkarmak gerekir. Bunun nasıl olması gerektiğini Yüce Rabbimiz, Tevbe suresinde bir ayette şöyle bildirmektedir:
Onlara de ki, eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, kadınlarınız, akrabalarınız, kabileniz, elde ettiğiniz mallar, kesada uğramasından korktuğunuz ticaret, hoşlandığınız evler ve meskenler, Allah ve Resulünden ve Allah yolunda cihaddan daha sevimli ise, artık Allah’ın emri gelinceye kadar bekleyin. Allah böylesine fasıklar topluluğuna hidayet nasip etmez.
(Tevbe, 9/24)
Bu ayette üç önemli sevgi, sırasıyla diğer dünyevi her şeyden üstün tutulması gereken şeyler olarak zikrediliyor. Bunlar da Allah sevgisi, peygamber sevgisi ve cihad sevgisidir.
Babalarımız kendilerine itaat etmemiz gereken kimselerdir. Şirk ve Allah’a isyan dışında her isteklerini imkanlarımız ölçüsünde yerine getirmemiz, onlara her zaman ikram ve ihsanda bulunmamız gerekir. Ama babamızın emrine uyarak Allah’a imandan uzaklaşırsak, ibadetlerimizi terk edersek, bu durumda babamızı Allah’tan ve resulünden daha fazla sevmiş oluruz. Bu da insanın fıska düşmesi, hidayet nurundan mahrum kalması demektir.
Çocuklarımız da bize bir emanettir. İnsanlar erkek çocuklara daha fazla değer verdiği için, Allah “oğullara olan sevgiden” bahsetmiştir. İnsanların bir kısmı çocuklarının maddî ihtiyaçlarını karşılamak için haram yoldan kazanca bile gidebiliyor. Bazı kimseler de çocuklarına maneviyat namına, inanç, ibadet ve güzel ahlak adına hiçbir şeyi vermiyor. Yani çocuk emanetini iyi koruyamıyor. Bu da çocuklarımızın dünyevî istikballerini, görünüşlerini Allah sevgisinden ve rızasından üstün tutmak anlamındadır.
Diğer taraftan Allah için cihad etmeye, gayret göstermeye çocuklarımız engel oluyorsa, onları Allah'tan daha fazla seviyoruz demektir.
İnsan Allah için cihatta bulunuyorsa, çocukları ile, kardeşleri ile birlikte olma zevkini aşmalıdır. Bir başka şehre, ya da ülkeye islamı yaymak, imanı anlatmak için gitmek gerekiyorsa, çocuk sevgisi ya da başka sevgiler buna engel olmamalıdır.
Ayet, insanın eşini, akrabasını, kabilesini, malını, ticaretini de aynı kategoriye koyuyor. İnsan dünyaya niçin gönderildiğinin şuurunda olursa, bütün bunların hepsinin kendisi için bir imtihan vesilesi olduğunu bilir. Hiçbir şey, ama hiçbir şey bir Müslümanı Allah sevgisinden uzaklaştırmamalı, Allah rızası için çalışmasını engellememeli. Ahiret boyutlu, rıza ve sevgi boyutlu düşünenlerde zaten böyle bir durum söz konusu olmaz.
İnsanın Allah’a bağlılığının derecesi de bütün bunlarla imtihan edildiğinde ortaya çıkar. Ashab, islamı yaymak için bulundukları memleketleri terk etmişler, başka yerlere göç etmişler, hicret etmişler ve bulundukları yerlerde de vefat etmişlerdir. Allah onlara bulundukları yerlerde rızıklarını ihsan ve ikram etmiştir. Bizim ülkemizde bile nice sahabe kabirleri vardır. Bu anlayışla ancak, İslam istikbalin en yüksek gür sadası olur. Rahat döşeklerimizde yatarak İslamın sesini yükseltemeyiz.
İslam barış, huzur ve mutluluk getirdiği için, dünya ve ahiret saadeti bahşettiği için onun uğrunda her şey yapmaya değer. İnsanlık için yapılacak en büyük hizmet, onların imanlarına çalışmak, güzel ahlaklı olmalarına çalışmaktır. Bu da ancak Allah’ın herşeyden daha fazla sevip bunu da davranışlarımızla göstermekle mümkün olur.
Allah’ım? Sen bize seni sevmeyi ve seni sevenleri sevmeyi, senin sevgin ve rızan için amel etmeyi nasip eyle. Amin.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.