
Said Yargıcı
Dahilde Manevî, Hariçte Maddî Cihat
Siz hacılara su dağıtma ve Mescid-i Haram’ı imar etme işiyle Allah’a ve ahiret gününe iman edip Allah yolunda cihad edenlerin yaptığı işi bir mi tutuyorsunuz? Bunlar Allah katında eşit olamazlar. Allah zalimler topluluğuna hidayet ihsan etmez.
(Tevbe, 9/19)
Bir gün sahabeden bazıları mescitte toplanmış, kendilerine göre makbul bir takım hizmetleri sıralıyor ve onları yapabilmeyi temenni ediyorlardı. Birisi, “Ben Kabe’ye gelen hacılara su versem de başka hiçbir amel işlemesem, aldırış etmem” dedi. Diğeri, “Ben Mescid-i Haramı imar etsem, sonra da hiçbir amel işlemesem aldırmam” dedi. Daha sonra başka birisi de, “Allah yolunda cihad, bu sizin söylediklerinizden daha faziletlidir” dedi. Bu esnada Hz. Ömer orada idi. Bu konuşmaları yapanları azarlayıp şöyle dedi:
“Resulullahın minberi yanında seslerinizi yükseltmeyin. Cuma namazını kıldıktan sonra ben Peygamberin yanına gireyim de bu ihtilaf ettiğiniz meselesinin fetvasını ondan sorayım.”
(Müslim, İmare, 111)
Daha sonra Hz. Ömer Peygamberimiz’in (s.a.v) yanına girdi. Bu esnada zikrettiğimiz ayet-i kerime nazil oldu.
Peygamberimiz (s.a.v) başka bir hadislerinde bu manayı teyit ederek şöyle buyurmuştur:
“Sabahleyin veya akşamleyin herhangi bir zamanda Allah yolunda bir kere yürüyüş, hiç şüphesiz dünyadan ve dünyadaki şeylerin hepsinden daha hayırlıdır.”
(Müslim, imare,112.)
Bir gün Hz. Ömer (r.a), sabahleyin cihada çıkan ordu ile birlikte gitmesi gereken Muaz b. Cebel’in geri kaldığını görünce, “niçin gitmedin” diye sormuştu. “Cum’a namazını kılıp ondan sonra gitmek istedim” demesi üzerine, “sen Resulullah’ın şöyle buyurduğunu duymadın mı?” diye cevap vermiş bu hadisi hatırlatmıştı.
Şüphesiz cihad maddi olduğu kadar manevidir de.. Maddi cihadda düşmanın hücum ve taarruzlarına karşı Müslümanların dinleri, ırzları, malları ve vatanları silahla korunurken, manevi cihadda fertler ikna ve irşad edilerek iman hakikatlerine davet edilmekte, islami ilimlerin korunmasına ve insanların iki dünyada da mutlu olmalarına çalışılmaktadır.
Bunlardan maddi cihad, sadece dış düşmana karşı yapılacak cihaddır. İslam milletlerinin kendi içinde ise manevi cihad söz konusudur. Asıl mesele bu zamanın manevi cihadıdır. Manevi tahribata karşı sed çekmektir. Dış saldırılara karşı kuvvetle mukabele edilir. Çünkü düşmanın malı, çoluk çocuğu ganimet hükmüne geçer. Dahilde ise öyle değildir. Dahildeki hareket, müsbet bir şekilde manevi tahribata karşı manevi, ihlas sırrı ile hareket etmektir. Hariçteki cihad başka, dahildeki cihad başkadır. Dahildeki manevi cihad, manevi tahribata karşı çalışmaktır ki, maddi değil, manevi hizmetler lazımdır. (Hizmet Rehberi, s. 206)
Tabiatçılık ve materyalizm gibi çeşitli inançsızlık akımlarının hakim kılınmaya çalışıldığı, tahkiki imandan mahrum gençliğin anarşi girdabına düşmeye mahkum olduğu zamanımızda bu hizmetin ehemmiyeti ve kudsiyeti tartışma kabul etmez bir hakikattır.
Bu yüzden iman hakikatleri, her şeyden evvel, bu zamanda en birinci maksat olmalı, diğer şeyler ikinci, üçüncü derecede kalmalıdır.
Bu hizmet, yani manevi cihad yerine getirilirken hatırdan çıkarılmaması gereken nokta, medeni insanlara galip gelmenin ancak ikna ile mümkün olduğu gerçeğidir. Zorlama ile bir yere varmak mümkün değildir. Sopayla, silahla bir yere varmak mümkün değildir. Zaten dinimiz de din hususunda icbarı, zorlamayı kaldırmıştır.
İnsanların maddi ve manevi saadetlerine vesile olacak başka hizmetleri yapmak da şüphesiz mühimdir. Ama en mühim hizmet budur ve hiçbir kimse kendisini bu hizmetin dışında kabul edemez. Bir kişinin imanına vesile olmak, ona ebedi saadeti kazandırmak demek olduğundan kişiye dünya saltanatından daha büyük bir nimet bahşedilmiş olur. Maddeciliğin ve tabiatçılığın kıskacında ruhi sıkıntı ve fikri sapıklığa düşmüş bir gence iman hakikatlerini ulaştırmak, onu dünya ve ahiret cehenneminden kurtaracağından, hiçbir hizmet ve vazife ile kıyaslanamayacak derecede ehemmiyetlidir.
Bu zamanda yaşayan her mümin, üzerine düşen bu kabil vazife ve görevleri gereken şekilde yerine getirip getirmediğini düşünmeli ve kendisini hesaba çekmelidir. Yani bu konuda hepimiz, kendi kendimizi sorgulamalıyız. Bu manevi cihadı, iman hizmetini ne derece yapıp yapmadığımızı kontrol etmeliyiz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.