Ömer Faruk Topçu

Ömer Faruk Topçu

Murad-ı Cemil

Yeşilliğin ortasında Kızıl gerdan gibisin
Göğsünün derinliğinde patlıyor yanardağlar
Kalbin yine güm güm nedir aksettiremediğin
Ağlamadan söyleyebilir misin? Nedir bu kez
Duvar sarmaşıklarında tökezlenen kördüğüm
Kıtlığı bol olan vefa mı visal mi safa mı
Kinayeleri künhünden çözemiyor muhibban
Okunmadıkça hisleri vahşileşirmiş insan

Seyyal bir kitabedir masalın şeffaf bir perde
Hadisatın üzerinde mutavattındır ahenk
Oysa çok hafifti çizgi ona kader der Cibril
Nasip, Mukaddir'in seni içine çektiğidir
Sürgün mü cinayet mi hicret mi çektiğin çile
Rengarenk kum tanelerinin tercihinde akşam
Yaşananlar nazarınla beğendiğinse eğer
Levhana ince ince yazılan öykündür yaşam

Gece çayırların hışırtısı ne kadar fıtri
Ateşten seğirirken ten, aşk yırtıcıdır kalbi
Gidebilme ahvalinden hangi his daha çılgın
Vebal kentte her yer rezil ışık kiri buralar
Bir ufuk verilmiş, istidracın değemediği
Civarın vahayla dolu çöllerde süreğensin
Yüce olan kimdir asıl, nedir murad-ı cemil
Parmakların kısalığı neden elinde değil

Vazgeç cevabını bilmeyene soru sormaktan
Bahaneler bulmak ister intihasında insan
Harfin kesilince takati ve bitince hayal
Aşık kaçar uzlet koyup küsmelerin ismini
Ürkmelerimiz doğsa mazeretlerimiz hazır
Derununu hesaba çekmekle başlar direnim
Başkalaşırken tesbitle zorbalaşan vahşi kim
Huzurla devranı oku her yer murad-ı cemil

Önceki ve Sonraki Yazılar