Ömer Faruk Topçu

Ömer Faruk Topçu

Bir Ölümün Hatırlattıkları

Nesillerin terbiyesinde kitaplar, hatipler, şiirler, filmler büyük rol oynarlar. Bu etkili unsurlar bir neslin inançlı veya isyankar, çalışkan veya tembel olmasında çok tesirlidirler.

Gençliğe sen de çok tesir ettin arabeskin prensi. “Neyleyim sen yoksan eğer ahiretin cennetini” diye haykırdıkların belki de sen daha ahirete gitmeden seni dünyada yaşarken terk ettiler. Seni, yaşarken terk eden bu zavallılar; nerede kaldı ki mahşerin, mizanın, sıratın hengamesinde senin yanında olsunlar. Hiç mümkün mü, üç kuruşluk dünyada seni terk edenin hesap gününde seni hatırlaması.

Ne mi diyorum? Sözüne, sazına, niyetine, inancına, yazdıklarına azami dikkat edecek insan. Eğer dikkat etmezsen sonra bakıyorsun ki şiir deyip şarkı deyip geçtiğin o sözler kaderinin duası oluyorlar. Mesela şu an bunları yazarken ben de korkuyorum doğrusu. Sözlerime dikkat etmem gerektiğini düşünüyorum. Dolayısıyla bu söylediklerimin de ne bir tenkit ne de bir kınama olmasını istemiyorum. Fakat biliyorum ki adetullahın kanunları göz önüne alındığında dikkat etmemiz gereken düsturlar var. Bu düsturlar müvacehesinde tahmin edebiliyorum ki sazına, sözüne dikkat etmezsen matem, sitem, kederle veya sefahet ve levhiyatla geçiyor hayat sermayesi.

İsyansız olsun sözlerimiz. Yaptığımız tüm icraatlar güzel tarif etsin Rabbimizi. Yazdıklarımız da söylediklerimiz de hakikat olsun. Bırakalım da kafiye de olmayıversin. Olmayıversin asonans, ahenk… Olmayıversin övgü, alkış, ödül... Yeter ki mahşeri yaratacak olanı ve mahşerde elimizden tutacak olanları doğru tanıyalım.

Ne öyle! Bir şarkında Allah'a yalvaracaksın. Bir şarkında O’na isyan edeceksin. Bir türkünde Allah'ın emirlerine baş kaldıracaksın. Bir şiirinde Allah'ın müjdeleri ile alay edeceksin. Sonra da “Ne var ki bunda eğleniyoruz” diyeceksin. Yaratıcı ve O'nun şeriatı ile alay edilmez. Onun müjdesi de azabı da hafife alınmaz. Dilediği zaman alnımızdan kaldırıp burnumuzu sürten bu kudretin; gayzını ve şefkatini hepimiz bir vesile ile müşahede ediyoruz. Gayzına karşı aciziz O’nun haşmeti depremle, selle, kıtlıkla kükrediğinde, elimizden hiçbir şey gelmediğini görüyoruz. Yemişler, evlatlar, nimetler gönderip şefkati ile yüzümüzü güldürdüğünde bu nimetleri kendi irademizle asla elde edemeyeceğimizi de biliyoruz. O zaman nedir bu gurur! Hiç mi akıllanmayacağız. Hep mi her aklımıza geleni söyleyeceğiz. Vaka gösteriyor ki kainatın Hâlık-ı söylediklerimizi karşılıksız bırakmayacak nefes nefes her anımızı soracak gibi… Hiçbir vahiy olmasa dahi bence kendi istidatlarımızdan hissediyoruz ki hepimiz bir gün nefes nefes hesaba çekileceğiz.

İşte o hislerden biri. Mesela çocuklarımızın mutlu olmaları için onların istediklerine ne kadar çok muhatap olursak olalım yine de yaptıklarımızın yeterli olmadığını biliyoruz. Yetemediğimizi her an her yerde görüyoruz. Saklamayalım bunu. Tüm aldıklarımızın beğenilmeyecek eksiklerle dolu olduğunu da biliyoruz. Bir baba bir anne olarak tatlı yavrucaklarımıza aldıklarımızı, getirdiklerimizi, yedirdiklerimizi, giydirdiklerimizi beğenmediklerinde ne oluyor peki halimiz! Tabi ki aklımız gidiyor. Bir sürü fakirlikle beraber en sevdiklerimizin isteklerine muhatap olamadığımızı bildiğimiz halde başlıyoruz insafsızca didik didik hesap sormaya. Ki kolay kolay vicdanlı olan hiçbir evlat da babalarını annelerini beğenmemek hatasına düşmez. Düşse de beğenmedikleri yönleri tam manasıyla ifade edemezler. Fakat biz emeklerimize karşılık bir yüz kırışıklığı bile istemiyoruz. Peki bize ne oluyor ki her şeyin tasarrufu elinde her şeyi mükemmel nizamla yaratmış olan Allah'a isyan ediyor ve onun icraatlarını beğenmiyoruz. Haydi sistemi beğenmedik diyelim hesaptan kaçabileceğimizi nasıl ümit ediyoruz.

Eyy! Kendisince sanat icra etmeye çalışan dostlar gelin dikkat edelim. Küçücük sübyanlar anne ve babalarına karşı edeplerini koruyup muhafaza ederken bizlere ne olmuş ki her şeyin maliki olan Allah'a karşı bu isyan ve beğenmemek hatasını pervasızca yapıyoruz. Edepsizliklerimiz ne kadar da sınırsız oluyor bazen. O’nun izzeti bizim izzetimizin altında mıdır ki böyle çekinmeden cesurane hadsizce hareket ediyoruz.

Halbuki tek ihtiyacımız olan Allah'ın rızasını kazanmaktır. Ne yapacaksak nasıl bir sanat icra edeceksek Allah'a karşı haddimizi bilip öyle yapacağız. Yoksa benim bir hesabım var diye gururumuzun bizi götürdüğü yere gidersek o zaman bileceğiz ki Allah'ında bir hesabı vardır ve bir gün bu hesabı nefes nefes soracaktır.

Nesillerin terbiyesinde kitapların, hatiplerin, şiirlerin, filimlerin tesirleri hafife alınmamalı. Bunlar asla göz ardı edilmemeli. Sanat ve şöhret camiasının her ferdine rica ediyoruz ki sanatınızı hakiki Sâniin emir ve nehiylerini göz önünde bulundurarak icra edin. Ta ki toplum ümit var olsun. Allah'a inandıkları halde bu cihette eksikleri olup bu diyardan göçen ediplerin, sanatçıların, şöhretlerin Rabbim hesabını kolaylaştırın. Yaşayanlara da basiret ve feraset versin.

Önceki ve Sonraki Yazılar