Atilla Yargıcı

Atilla Yargıcı

Meallerdeki Dikkatsizlik ve Yanlış Kader Anlayışı

Peygamberimiz (s.a.v) Kendisini yıllarca himaye eden Amcası Ebu Talibin Müslüman olmasını çok istiyordu. Onun ısrarları üzerine şu ayet nazil oldu:

اِنَّكَ لَا تَهْدٖي مَنْ اَحْبَبْتَ وَلٰكِنَّ اللّٰهَ يَهْدٖي مَنْ يَشَٓاءُۚ

(Kasas Suresi, 56,)

Bu ayetin anlamı onlarca mealde “Şüphesiz ki sen sevdiğin kişileri hidayete erdiremezsin. Fakat Allah dilediği kişileri hidayete erdirir” şeklinde verilmektedir. Bir çok kişi buna bakarak, “Allah dilemezse ben iyi bir insan olmam. Allah dilemezse ben mümin olmam” diyerek sorumluluğu Allah’a yüklemektedir. Yüce Allah’ın elbette her şeye gücü yeter. Ama dünya imtihan dünyası olduğundan insanın iradesini yok saymaz. Çünkü özgür irade sayesinde insan inandıklarından ve yaptıklarından sorumludur.

“Ben kaderin mahkumuyum, kader beni böyle yaptı, Allah benim böyle olmamı istedi” gibi düşünceler doğru değildir. Bu yüzden ayetin anlamını şu şekilde vermek, insanın yaptığı her şeyden sorumluluğu olduğunu ifade eder.

“Şüphesiz ki ey Muhammed. Sen sevdiklerini hidayete erdiremezsin. Ancak Allah dileyen kimseleri hidayete erdirmez.”

Kehf suresi 29.ayette de,

وَقُلِ الْحَقُّ مِنْ رَبِّكُمْ فَمَنْ شَٓاءَ فَلْيُؤْمِنْ وَمَنْ شَٓاءَ فَلْيَكْفُر buyrulur, Yani, “De ki: Gerçek, rabbinizden gelendir. Artık dileyen iman etsin dileyen inkâr etsin.”

Görüldüğü gibi ayette insana özgür irade verildiği, iman edip etmeme hususunda serbest bırakıldığı ifade edilmektedir. Nitekim, Saf Suresi 5. Ayette de şöyle buyrulur:

وَإِذْ قَالَ مُوسَىٰ لِقَوْمِهِۦ يَٰقَوْمِ لِمَ تُؤْذُونَنِى وَقَد تَّعْلَمُونَ أَنِّى رَسُولُ ٱللَّهِ إِلَيْكُمْ فَلَمَّا زَاغُوٓا۟ أَزَاغَ ٱللَّهُ قُلُوبَهُمْ وَٱللَّهُ لَا يَهْدِى ٱلْقَوْمَ ٱلْفَٰسِقِينَ

Hani Mûsâ kavmine, “Ey kavmim! Allah’ın size gönderdiği peygamberi olduğumu bilip durduğunuz hâlde, niçin bana eziyet ediyorsunuz?” demişti. Onlar yoldan sapınca, Allah da kalplerini (doğru yoldan) saptırdı. Allah, fasıklar topluluğunu hidayete erdirmez.”

Görüldüğü gibi insanın doğru yoldan sapması da insanın fasık olmasıyla alakalıdır. Fasık kimse ise doğru yoldan çıkan anlamına gelmektedir.

Bu yüzden iman, İşaratü'l İ’caz tefsirinde, “insanın iradesini kullandıktan sonra Allah’ın o insanın kalbine koyduğu bir nur” olarak tarif edilir. Önce özgür irade ile insan imana, islama, güzel ahlaka yönelecek, eğilim gösterecek, onları isteyecek Allah da o kişiye imanı, İslam’ı ve güzel ahlakı nasip edecek. Hiç irade olmadan insanın Allah tarafından doğrudan mümin yapılması, iyi bir insan yapılması Allah’ın adaletine ve insanın imtihan edilme sırrına aykırıdır.

Meallerdeki yanlış ifadeler, insanları Yeşilçamcı kader anlayışına sürükler. Hiç kimse sorumluluk yüklenmez sorumluluk Allah’a yüklenir. Böylece günahlardan ve inançsızlıktan uzaklaşmak imkansız hale gelir.

Bilmiyorum siz neler söylersiniz?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum