Pozitif Enerji Yaymak

Malumunuz her kap içinde ne varsa onu sızdırıp yayar. Bu bağlamda insanın bakışından, yüz ifadesinden ve nefeslerinden pozitif ya da negatif enerji yayılır. Eğer insanın içinde biriken enerji pozitif ise, çevresine de onu yayar.

Hakikaten kimi insanların yanında sadece bulunmakla bile olsa adeta ruhumuz daralır. Kimi insanların yanında ise huzur duyarız. Bu onların pozitif enerjiye sahip olmaları nedeniyledir. O halde bizim dünyaya vereceğimiz en güzel şey pozitif enerji yaymamızdır.

Bu bağlamda selam vermek, pozitif enerji yaymanın en güzel örneğidir. Hem selam veren; karşı tarafa pozitif enerji vereceği gibi, selam alanın pozitif enerjisi de selam verene geçer. İşte buna pozitif enerji veriş alışı denir. Hem pozitif enerji, alış veriş değildir ama veriş ve alıştır. O halde çevremize öncelikle biz pozitif enerji yaymalıyız.

Peki, pozitif enerjiye sahip bir insandan hiç mi yanlış bir kusur sudur etmez?

Cevap: Elbette kusursuzluk sadece Allah'a mahsustur. Nitekim bir insana bir bütün bakmakla, onun iyi olup olmadığını anlamak mümkün... Yani eğer kişi, insanlarla olan ilişkilerinde çoğunlukla pozitif enerjiye sahip olup iyi geçiniyorsa, kendisi iyidir demektir. Varsayalım böyle bir yakınımız veya arkadaşımız var ve bu arkadaşımız şahsımıza yönelik kırıcı bir söz söyleyiverdi. Ancak ardından söylemiş olduğu sözden dolayı özür diledi. Hem kim bilir, belki de biz onun kırıcı sözü söylemesine sebep olmuşuzdur. Ya da insanlık hali, belki de onun ters bir zamanına denk gelerek nefsine yenik düşmüştür. O halde bize düşen o arkadaşımızı affetmektir. Ancak maalesef kimileri, böyle bir durumda acımasızca arkadaşını bir satırda siliverir. Elbette arkadaşımızın bize karşı çoğunlukta olan iyi davranışlarını görmeyip bir yanlışından dolayı silmek nankörce bir davranıştır.

Öte yandan Peygamber Efendimiz (s.a.v), güler yüzlü, tebessüm eden bir çehreye sahipti. Ayrıca ümmetin lideri olmasına rağmen, araya aracı koymadan herkes rahatlıkla kendisine meramını anlatırdı. Hatta o, kuşu ölen çocuğu ziyaret ettiği gibi, çocuklara bile selam verirdi. Rabbimizin "Habibim" dediği ne kadar nazik, ince, zarif ve kibar bir resul!... Elbette bu onun pozitif enerjisinin dışa yansımasıdır.

Aslında selam veren adeta, "Benden sana zarar gelmez, bana güvenebilirsin." demek istemiş olur. Elbette böyle bir durumdan pozitif enerji yayılır.

Öte yandan pozitif enerjinin yayıldığı yerlerde, kötülük ve günahın işlenmediği, günahlardan uzak mekanlarda daha çok hissedilir. Örneğin camiler, ormanların içi, mezarlıklar... Özellikle mezarlıklarda bulunan iyi ruhlar veya oraya gelen insanların duası vesilesiyle pozitif enerji yayılır.

Aslında pozitif ve negatif enerjinin kavgası insanın içinden başlar. Zira kalbin bir tarafında şeytanın telkinleri, diğer tarafında ise melek ilhamıyla çatışırlar. Kişi, hangisini öne çıkarıp diğerini bastırıyorsa, elbette dışına da o yansır.

Bu nedenle bazen aile, okul, trafik ve ülkede bu vesilelerle kara bulutlar başımıza üşüşüyor; bu durumda negatif enerji yaygın demektir. Bazen de herkes bir rahatlık hisseder durumda olunca, o zaman da pozitif enerji yaygın demektir. İşte bütün dünyada bunun kavgası var...

Asıl kavga ise, manevi alemlerdeki pozitif enerji ile negatif enerjinin kavgasıdır. Kişi, "Ben hangisine destek oluyorum?" diye kendini sorgulanmalıdır. Eğer bunun çözümünde görev almıyorsak, sorunun bir parçasıyız demektir. Bu nedenle her insan ya pozitif enerjinin artmasına ya da negatif enerjinin çoğalmasına destek oluyor.

İnsan kalbinin iyiliğe açık olması; güçlü mıknatısların çekim gücü gibi, iyilikleri çeken tarafının fazla olmasını gerektirir. Elbette bu da kişinin duygu ve düşünceleriyle yeni şeyler öğrenmesiyle gerçekleşebilecek bir husustur.

Öyleyse her türlü fiillerimiz çok önemlidir. O halde bizler müminler olarak, Kur'an ayetinden ufak bir nükte veya mana bile olsa insanların ebedi saadete yönelmelerine vesile olabiliriz. Bu nedenle bu hayırlı yolda atılacak hiçbir değişiklik küçük, basit ve önemsiz olamaz.

Ancak enerjisini gereksiz ve malayani yerlere harcayan ve gereksiz düşüncelerle özdeşleştiren eninde sonunda olan enerjisini de tüketerek negatif enerji yayar.

O halde hayatımızı canlandırmak, kendimizi canlandırmaktan geçer. Bunun yolu da, hayatı anlamlı yaşamaktan geçer. Hem hayatı anlamlı yaşamak, mutluluk sebebidir. Elbette mutlu olan çevresine de pozitif enerji yayacaktır. Bu nedenle kaybettiği mutluluğu küfrün karanlığında değil, imanın aydınlığında arayan insan manen mutlu olup pozitif enerji yayar. Bu bağlamda hayatı güzel okuyan, hayatın sevimli ve pozitif yüzünü görecektir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.