
Nadire Batu
Eğlencenin En Güzeli ve Manalısı Nedir? - 1
Dinimizde eğlence var mı?
Cevap: Elbette dinimizde eğlence var. Hem nefsimizin meşru dairede isteklerini de düşünmek gerekir. İşte “Dinimizde eğlence var mı?” sorusunun cevabı, dinimizde uyku var mı, dinimizde yemek yeme var mı, sorusunun cevabına benzer.
Örneğin düğün yapacak bir insana “Hiç eğlenme!” dersek, fıtri bir şey söylemiş olmayız. Çünkü dinimiz fıtrat dinidir.
Diyelim ki bir genç, bir vesileyle çok sevindiğinde, buna karşı çıkmak yanlış olduğu gibi aynı zamanda çok tehlikelidir. Çünkü meşru eğlenceyi yok sayarsak, insanın gayrimeşru eğlencelere gözünü kaydırmasına sebep olabiliriz.
Nitekim Bediüzzaman Said Nursi, “Helal dairesi geniştir, keyfe kâfi gelir. Harama girmeye lüzum yoktur.” diye buyurur. Onun için helal dairedeki eğlencelerle yetinmek gerekir. Ancak helal eğlencelerin sınırlarını daraltmamak gerekir.
Zira çocuğun eğlencesi ile bir gencin eğlenceden anladığı, bir gencin ile ihtiyar insanın eğlenceden anladığı farklı olabilir. Hatta insan nefsinin eğlence talebi ile aklın eğlence talebi de farklı olabilir.
Örneğin kimi çocuklar, matematik problemini çözerek eğleniyorlar. Bu nedenle bir soruyu, bir sorunu veya derin bir mevzuyla ilgilenmek aklın eğlencesi olabiliyor.
Zira nasıl ki biz uyuyoruz, ancak “Uyumaya geldik!” diyemiyoruz. Ve nasıl ki yemek yiyoruz, ancak “Dünyaya yemek yemeye geldik!” diyemiyoruz. Aynı şekilde yer ve gökler emrine verilen insan, dünyaya sırf uyumak ve yemek yemeye gelmiş olamaz. Fakat bedenen ve ruhen dinlenmemiz ve asli işimizi güzel yapmamız için uyumamız ve yemek yememiz gerekir. Çünkü bunlar birer ihtiyaçtır. Şayet insan hiç uyumaz ve yemek yemezse, kendisinin asli işlerini yapacak hali kalmaz. Çünkü yemek yemek adeta arabanın benzin alıp iş yapması gibidir. Bu nedenle insanın, günlük işini yapabilmesi için yemek yemesi gerekli bir ihtiyaçtır. Ancak yemek yemek asli iş değil, temel iştir. Fakat yemek yemekle alakalı haram lokma yememek ve helal dairede rızkımızı kazanmak asli işe girer.
Mü’min eğlenceyle ilgili şöyle bir değerlendirme yapmalı: Hayatın tamamı imtihan... Bu nedenle mü’min memurluk yaparken, işçi olarak çalışırken, namaz esnasında, namazdan sonra, bir düğüne gidip düğündeki bir eğlenceyi gördüğünde veya okul bitirip kendisinde eğlenme arzusu uyandığında, hayatın tamamının imtihan olduğunu düşünmelidir. Hatta bu dünyaya geldiğimizden itibaren hastalanmamız, zaman zaman ateşlenmemiz, çocukken yere düşüp ayağımızın incinmesi veya kırılması gibi olan her şeyin bu dünyadaki imtihanla alakası vardır. Elbette insan akil baliğ olmadan evvel imtihan edilmez, ancak yaşanan sıkıntılar insanı imtihana hazırlar.
Dolayısıyla hayat kısmen imtihandır değil, tamamen imtihandır. Yani hayat, başından sonuna kadar imtihandır. Zira hayatın tamamında sabrı gerektiren haller vardır. Yani insanın hüzünlü, mutlu, hastalıklı, sağlıklı, genç ve ihtiyar hali hep sabrı gerektiren hallerdir.
Peki, dünya imtihanın içinde eğlence nerede oluyor? Eğlencenin esas işe etkisi nasıl olmalıdır? Hem eğlence esnasında imtihan olmak ne demektir? İşte bunları dikkate alarak düşünmemiz gerekir.
Zira hayatın tamamı imtihandır deyince, çoğunlukla eğlencenin imtihan konusu akla gelmiyor. İmtihan deyince gözyaşı, acı, işsizlik, sıkıntı ve hastalık akla geliyor. İmtihan bölgesi denildiğinde ise; deprem, göç ve savaş olan yerler akla geliyor. Yani insanların çok rahat olduğu, sağlıklarının yerinde olduğu düğünlerin ve eğlenmenin bir imtihan olduğu pek fazla akla gelmiyor. O halde eğlenmeyle imtihan edildiğimizi hatırlamak ve hatırlatmak çok önemli…
Ayrıca imtihan deyince savaşta mağlubiyet veya arzu edilen neticenin alınamaması akla geliyor. Ama zafer ve zafer sarhoşluğu, öğrencinin sınavda dereceye girmesi ve dereceye girmesinin ahiretle ilgili imtihanda olduğu akla az geliyor veya gelmiyor. O halde eğlenmek ve dinlenmek de imtihan konusudur. Dolayısıyla eğlenmek neticesinde kazanmak mümkün olduğu gibi, yanlış yapıp zarara çıkmak da mümkün...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.