Geylani ve Bediüzzaman’ın İzinde Hafız Ali Ergün

Hafız Ali Ergün, Geylâni Hazretleri gibi tertemiz bir ruha sahiptir. Asrın çirkinliklerinden rahatsızdır. Süfyanist zihniyetin fitnesi camilere kadar girmiştir. Bid’alar alıp başını gitmiştir. Cami-cemaat ruhu ve şuuru buharlaşmaya yüz tutmuştur. Kendisi bir hoca olduğu hâlde bu fitnelere karşı mücadele edemeyeceğini hisseder. Bir mürşit ve ruh mimarı arayışı içine girer. Etrafındakilere sürekli, “Eğer ben hakiki bir hoca bulsam, ölünceye kadar ona hizmet edip, ayağının altına türap olacağım.” der.

Öte yandan böyle bir dönemde imamlık yapmanın bid’alara ve sapkınlıklara sebep olacağını, bunun da kendini zillete düşüreceğini düşündüğünden imamlıktan istifa ederek memleketi İslamköy’e döner. Bir süre çiftçilikle uğraşır, hayvan otlatır.

Arayışının, fedakârlığının ve kalbî duasının karşılığını kısa sürede görür. Film dönmeye başlar. 1929 yılında Bekir Ağa’dan Barla’ya esaslı bir hocanın geldiğini işitir. Bu sözler onu asrın mürşidine götürecek yolu açar. O günlerde Barla’nın Kocapınar Yaylasında hayvanlarını otlatırken Bediüzzaman ile yolları kesişir. Üstad, Rabbinin yerlere, göklere serptiği güzellikleri tefekkür ile temaşa ederken, Hafız, Bediüzzaman denilen engin denizi seyre dalar. Kalbi yaprak gibi kıpırdar. Yıllardır beklediği mürşidin o olduğunu hissederek yanına yaklaşır. Selamdan sonra Üstad’ın sohbet sofrasına oturur. Bediüzzaman her hâliyle, “Aradığın mürşid benim.” diyordur.

O gün Hafız için geçmiş zamanın hükmü kalkar, yeni bir zaman başlar: Bediüzzaman.

O günden sonra Bediüzzaman’ın sadık bir bendesi olur. Saat gibi işleyen varlığıyla dur durak bilmeksizin hizmetten hizmete koşar. Risaleleri okur, okutur; yazar, yazdırır. Bir gün eline kalemi alır. Üstad’ıyla tanıştığı günü büyük harflerle tarihe kaydeder.

“İmamlık yaptığım yerlerde müteaddit defalar, kesretle, çok cemaatler içerisinde, ‘Eğer ben hakiki bir hoca bulsam, ölünceye kadar ona hizmet edip, ayağının altına türap olacağım.’ derdim. O imamlık mesleği bu bid’alar zamanında bana zillet görünerek memleketime dönüp çiftçilik etmeğe karar verdim. Bir iki sene sonra Barla’nın yaylası olan Kocapınar’da yayılan öküzlerime bakmaya gittiğimde yaylada siz Üstad’ımı görüp ayrıldıktan sonra, ‘İşte ruhen aradığım hoca ve Üstad bu zat olsa gerektir.’ dedim. Vakt-i merhunu geldiği zaman sevk-i ilahi ve fazl-ı rahmani ile gidip Risale-i Nur’a intisap ettim. Ve Allah’a şükrettim.”

Hafız,“Eğer ben hakiki bir hoca bulsam, ölünceye kadar ona hizmet edip, ayağının altına türap olacağım.” dediği için Üstad’la tanıştıktan sonra yalınayak onu ziyaret eder. Risale’de Çoban Eşref olarak geçen Kesmeli Eşref de bunu bilmektedir. Bir gün Ali İhsan Tola ile Üstad’ı ziyaret etmeye karar verirler. Çoban Eşref, Hafız’ın Üstad’a yalınayak gittiğini belirterek aynı şekilde gitmek istediğini söyler. Tola, “Bu akıl işi mi, düz yolda tamam da, dikenli taşlı yollarda nasıl olacak?” diye itiraz etse de yola koyulurlar. Beş saatlik bir yolculuktan sonra Barla’ya varırlar.

Bediüzzaman ile Hafız Ali’nin karşılaşması aslında sekiz asır önce Geylâni Hazretleri tarafından müjdelenmiştir. Hazret asırlar ötesinden Bediüzzaman’a yazdığı mektupta Hafız’ın, zamanı geldiğinde asrın imamına hizmet edeceğini ismen bildirmiştir. Sekiz asır önce Geylâni’nin kalbinde yer eden Hafız, o gün Bediüzzaman’ın kalbinin en güzel yerine yerleşir. Asırlar önce Geylâni’nin mektubuna misafir olan Hafız, zamanla Barla, Kastamonu ve Emirdağ Lâhikalarının en kıymetli ve kıdemli misafiri olur. Risalelerin değişik yerlerinde onlarca mektubu yayımlanır. Geylâni gibi Bediüzzaman da sık sık adını yâd eder, “Hafız Ali benim canım…” diye diye inler, etrafındakilere örnek ve misal gösterir.

Asırlar önce Geylâni’nin, çok sonraları Bediüzzaman’ın kalbine yazılan Hafız, Risale-i Nur tarihine saff-ı evvel olarak altın harflerle işlenir. Ömrünü Geylâni ve Bediüzzaman’ın iltifatlarına layık şekilde noktalayarak Bediüzzaman’la tanıştığı günün safiyetiyle 15 yıl sonra Rabbine kavuşur.

hicbisey-yayinlari-hafiz-ali-mustafa-oral.jpg

*Daha fazlasını kısa süre önce HİCBİŞEY yayınlarından yayımlanan Gökyüzü Rahlesinde Hafız Ali Ergün kitabından okuyabilirsiniz. Hiçbişey yayınlarının tüm kitaplarına aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz.

Kitaplara Ulaşmak için Tıklayınız

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.