Mehmet Fatih Beyaz
Ramazan Ayını Nasıl İdrak Etmeliyiz?
On bir ayın sultanı olan Ramazan ayına bizleri tekrar kavuşturan Rabbimize hamd olsun. Başı rahmet, ortası mağfiret ve sonu cehennemden kurtuluş olan Ramazan ayının, bizim ve tüm âlem-i İslam hakkında, hayırlara ve güzelliklere vesile olmasını temenni ederiz. Bilhassa zulüm altında olan Filistinli kardeşlerimiz hakkında maddi ve manevi müjdeli fetihler getirmesine ve ilk kıblegahımız olan Mescid-i Aksa’nın hürriyetine kavuşmasına vesile olmasını bütün kuvvetimizle Cenab-ı Hak’tan niyaz ederiz.
Peygamberimiz (asm) Ramazan ayı hakkında ehl-i imana pek çok müjdeler vermiştir. Peygamber Efendimiz (asm); “Kim inanarak ve alacağı sevabı Allah'tan bekleyerek Ramazan orucunu tutarsa, geçmiş günahları bağışlanır”(Buhârî, Savm, VI) buyurmuştur.
Kur'an-ı Kerim bu ay içerisinde indirilmiştir. Yüce Rabbimiz Kur’an’da, “Ramazan Ay’ı öyle bir aydır ki, insanlara doğru yolu gösteren, hidayeti ve hakkı batıldan ayıran açıklayan Kur'an, bu ayda indirildi" (el-Bakara, 2/185) buyurmuştur. Ayrıca Kur'an-ı Kerim'de, "bin aydan daha hayırlı" olduğu belirtilen Kadir gecesi bu ay içerisindedir. Bu mübarek ayı ve geceleri ihya etmek ve değerlendirmek kaçınılmaz bir fırsattır. Bu aya mahsus en mühim ibadetlerden biri de teravih namazlarıdır. Sevabı pek çok yüksek olmakla meşakkati de pek azdır. Resulullah (s.a.s), “Kim inanarak ve sevabını umarak Allah rızası için teravih namazı kılarsa geçmiş günahları bağışlanır” (Buhârî, Teravih,I; ayrıca bk. Teravih) diye ifade etmişlerdir.
Ramazan-ı şerifteki orucun çok hikmetleri vardır. Bediüzzaman hazretleri: "Ramazan-ı Şerifteki savm, İslâmiyetin erkân-ı hamsesinin birincilerindendir. Hem şeâir-i İslâmiyenin âzamlarındandır." Yani aslında oruç İslam’ın nişanıdır, şeairidir. Bundan dolayıdır ki orucun hakikatini anlayabilmemiz çok önemli bir dini vecibedir.
Oruçla beraber insan evvela Cenabı Hakkın rububiyetinin azametini anlar. Yani Cenab-ı Hakk’ı kâinatta, en küçük canlıdan en büyüğüne kadar herkesin rızkını temin etmesi ve onların imdadına koşması ve bütün nimetlerin hakiki sahibinin O olduğunu bizlere hatırlatır ve ifade ettirir. Ve O’nun izni ve rızası olmadan en küçük bir lokmayı dahi yiyemeyeceğimizi hatırlatmaktadır.
Bununla beraber oruç, hem sosyal hayatımıza hem şahsi hayatımıza hem de nefsimizin terbiyesine baktığı çok cihetleri vardır. Temel olarak Allah’ın nimetlerine karşı şükrümüzü eda etmemize vesile olmaktadır. Çünkü Cenabı Hak zemin yüzünü bir sofra-i nimet suretinde yaratmıştır. Ve bütün nimetleri o sofrada umulmadık bir tarzda bizlere ihsan etmiştir. Neticesi olarak da kusursuz rububiyetini ve rahmaniyet ve rahimiyetini bu suretle bizlere göstermiştir.
Ramazan-ı şerifte bütün ehl-i iman birden muntazam bir ordu hükmüne geçer. Rabbimizin ziyafetine davet edilmiş bir surette akşama yakın “Buyrunuz” emrini bekleriz. O’nun emrine itaatkâr bir kul vaziyeti takınarak verdiği nimetlere karşı ibadetle mukabelede bulunuruz. Makam mevki sahibi biri bizi yemeğe dâvet etse hepimizin hoşuna gider. Belki de çoğumuz için unutulmayacak bir anı olarak hatırlanır. Her iftarda bütün kâinatın Rabbine misafir olduğumuzu düşünmek bütün iltifatların üstünde bir mükâfat değil mi?
Nefis kendini hür ve serbest ister ve kendini öyle addeder. Hatta kendine hayali ve engin bir ilahlık verir ve kendi isteğine göre hareket eder ve ettirmeye çalışır. Hadsiz nimetlerle terbiye olunduğunu düşünmek istemez. Eğer Rabbinden uzaksa, gaflet de yardım etmişse hırsızcasına ve gasp edercesine İlahi nimetleri hayvan gibi yutar. Nerden ve kimden geldiğini asla düşünmez ve düşünmek dahi istemez.
Fakat açlıkla bu damarı kırılır. Ramazan-ı şerifteki oruç en zenginden ta en fakire kadar herkesin nefsi anlar ki kendisi bu nimetlerin ve bu vücudun asıl sahibi değil ve hür değildir. Kendisini Allah’ın sadık bir abdi olduğunu anlar. Emir gelmezse en adi ve en rahat şeyi de yapamaz, elini suya uzatamaz. Kendine sahip olduğu düşüncesi kırılır, hakiki vazifesi olan şükre yönelir. Yani kendini kötü ahlaktan kurtarıp iyi ahlaka alıştırır. İnsanın fıtratına yerleştirilen sonsuz acizliği, fakirliği ve naks ve kusurunu görür. Sonsuz kudret ve zengin bir Zat olan Allah’a yanaşır ve O’na tam bir abd olur.
Ramazan-ı şerifteki oruç, hakiki ve halis, azametli ve umumi bir şükrün anahtarıdır. Çünkü sair vakitlerde mecburiyet tahtında olmayan insanların çoğu, hakiki açlık hissetmedikleri zaman, çok nimetlerin kıymetini derk edemiyor. Kuru bir parça ekmek, tok olan adamlara özellikle zengin olan insanlara o nimetteki kıymeti tam hissettiriyor. Hâlbuki iftar vaktinde, o kuru ekmek bir mü’min nazarında çok kıymettar bir nimet-i ilahiye olduğuna dili tasdik ediyor ve kabul ediyor. Padişahtan tut ta en fakir adama kadar herkes ramazanda o nimetlerin kıymetini anlamakla manevi bir şükre mazhar olurlar.
Oruç, aynı zamanda sosyal hayattaki ilişkileri düzenleyen yüksek bir ahlak ürünüdür. Çünkü sosyal hayat farklı farklı tabakalardan meydana gelmiştir. Bir kısmı zengin bir kısmı fakir diğer tabaka ise orta düzeydir. Toplum bütünüyle aynı seviyede değildir.
Cenabı Hak bu farklılığa binaen zenginleri fukaraların yardımına davet ediyor. Hâlbuki zenginler fukaranın en acınacak acı hallerini ve açlıklarını ancak oruçtaki açlıkla hissedebilirler. İşte böyle bir halette iken insanların birbirlerine şefkatli olması ve yardım etmesi çok önemlidir. Hangi fert olursa olsun kendinden daha fakirini bulabilir ve ona şefkat etmekle mükelleftir.
Bediüzzaman hazretler “Eğer nefsine açlık çektirmek mecburiyeti olmazsa şefkat vasıtasıyla muavenete mükellef olduğu ihsanı ve yardımı yapamaz; yapsa da, tam olmaz. Çünkü hakiki o haleti kendi nefsinde hissetmiyor” diye ifade etmiştir.
Bu hikmetler gibi Ramazan ayının pek çok hikmetleri vardır. Bizler ise sadece birkaçına değindik.
“Merak eden okuyucularımıza bir tavsiyemiz var. Bu gibi manaların kaynağı evvela Kur’an, sonra da Kur’an’ın bu zamanda manevi bir mucizesi ve tefsiri olan Bediüzzaman hazretlerinin Risale-i Nur eserleridir. Geniş ve daha kapsamlı bilgilere ulaşmak isteyenler Bediüzzaman hazretlerinin “Ramazan, Şükür ve İktisat Risalelerini” temin edip okuyabilirler.”
Bu vesileyle Ramazan ayınızı tekrar tebrik ederim, Cenabı Hak, bu ayı hakkıyla ihya etmeyi, değerlendirmeyi, nasip etsin, İbadetlerinizi, oruçlarınızı şimdiden kabul etsin.
Dua ile…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.