Mehmet Fatih Beyaz
Fani ve Faydasız Ömrünüzü; Baki ve Faydalı, Yapmak İster misiniz?
Şu fani ömürde her şey helak olup gidicidir. Öyleyse neden bu kıymetli ömrümüzü baki bir hazineye çevirmeyelim? İşte bu kısa ömürde fani ve boş olan ömrümüzü kıymetli ve baki yapabilecek en mühim hazine Sünnet-i Seniyyedir. Sünnet-i Seniyye ile birlikte yaptığımız her hal ve davranışlar hatta en basit sıradan işler dahi sevaptar ve meyvedar olabilir. Ahirete ektiğimiz birer tohum olabilirler. Bu sebeple sünneti seniyyeler göz ardı edilemeyecek ve tembellik yapılamayacak kadar önemlidirler.
Bediüzzaman hazretleri sünneti seniyyenin kaynağının üç olduğunu ifade etmiştir. Birincisi akvali (sözleri); ikincisi ahvali yani herhangi bir durum karşısında göstermiş olduğu hal ve tavırları; üçüncüsü ise ef’ali yani fiilleridir.
Peygamberimiz sünnetin önemini şu hadisle ifade etmiştir: “Ümmetimin fesada uğradığı bir zamanda hususan bid’aların arttığı bir dönemde kim benim sünnetime uysa yüz şehidin sevabını, ecrini kazanabilir.” Evet, ahir zaman olarak nitelendirdiğimiz, günahların ve bid’aların çoğaldığı bu dehşetli asırda sünnet-i seniyyeye uymak çok daha önemli ve kıymetlidir.
“Doğrudan doğruya sünnete ittiba etmek Resul-i Ekrem aleyhisselatu vesselamı hatıra getiriyor. O ihtardan o hatıra bir huzur-u ilahi hatırasına inkılap ediyor. Hatta en küçük bir muamele de hatta yemek içmek ve yatmak adabında Sünnet-i seniyyeyi müraat ettiği dakikada o adi muamele ve o fıtri amel, sevablı bir ibadet ve şer-i bir hareket oluyor. Çünki o adi hareketiyle Resul-i Ekrem aleyhisselatu vesselama ittibaını düşünüyor ve şeriatın bir edebi olduğunu tasavvur eder ve şeriat sahibi o olduğu hatıra gelir. Ve ondan şari-i hakiki olan Cenab-ı Hakka kalbi müteveccih olur, bir nevi huzur ve ibadet kazanır.”
(Lem’alar)
Böyle bir vaziyette sünnet-i seniyye bizleri doğrudan doğruya Cenab-ı Hakka ulaştırır, onu hatıra getirir, hakiki şeriat sahibi o olduğunu bizlere hatırlattırır ve huzur-u ilahiyi kazanmamıza vesile olur. Bu neticeyle Sünneti seniyye dairesinde yaptığımız bütün hareketler birer ibadet hükmünü alır. En basit hal ve hareketlerimiz dahi meyvedar, sevaptar ve hakikattar olur.
Bir başka cihetle Kur’an’da Al-i İmran suresinde; “De ki Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki ta Allah ta sizi sevsin” emredilmiş. Buradan hareketle Allah’ı sevmemiz yine Peygamberimize (asm) ittibâa ile mümkün olabilir. Aynen bunun gibi şu AYET-İ KERİME emrediyor ki “Eğer Allah’a muhabbetiniz varsa, Habibullah’a İttibâa edilecek. İttibâa edilmezse netice veriyor ki: Allah’a muhabbetiniz yoktur.” Muhabbetullah varsa netice verir ki: Habibullah’ın sünnet-i seniyyesine ittibaı intaç eder. (Lem’alar)”
Sünnet-i seniyye edeptir. Hiçbir meselesi yoktur ki altında bir nur bir edep bulunmasın. Peygamberimiz (asm) bir hadislerinde “Rabbim bana edebi, en güzel bir surette ihsan etmiş, edeplendirmiş.” İnsan siyer-i nebeviye ye dikkat etse görür ki Allah edebin her çeşidini ve azami derecesini Habibinde toplamıştır. Onun sünnet-i seniyyeyisini terk eden edebi de terk eder. Cenab-ı Hakk’ın her daim bizi görür ve bilir. İnsan her daim huzuru ilahide olduğunu hatırlamalı ve unutmamalıdır. Peygamberimiz (asm) ise huzurun edebini ve nasıl davranılması gerektiğini kısacası edebin bütün envaını bizlere ders vermektedir. Bizler de sünnetlere sıkı sıkıya bağlanmalı ve onun edebiyle edeplenmeye gayret göstermemiz gerekmektedir.
Bütün bunlarla anlıyoruz ki Sünnete uymak hem maddi hem de manevi anlamda bizlere fayda sağlar. Bediüzzaman hazretlerinin, sünnet-i seniyyenin ehemmiyetine dair veciz ve tamamlayıcı bir sözünü naklederek konumuzu burada bitiriyoruz.
Sünnete ittiba etmeyen, tenbellik eder ise, hasaret-i azîme; ehemmiyetsiz görür ise, cinayet-i azîme; tekzibini işmam eden tenkid ise, dalalet-i azîmedir.
(Lem'alar)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.