Hüsniye Ünal
Akran Zorbalığı Değil Merhamet Eksikliği
Neredeyse her gün ekranlarda;
"Arkadaşlarının frenini kestiği bisikletiyle ölüme gitti.",
"Arkadaşları tarafından dövülen, top gibi oradan oraya fırlatılan çocuk beyin kanaması geçirdi, yoğun bakımda yaşam mücadelesi veriyor.",
"Tartıştığı arkadaşını kalbinden bıçakladı.",
"Yanlışlıkla kolu değdi diye 13 yaşındaki çocuğu defalarca bıçaklayarak öldürdü."
gibi dehşet verici haberler izler hale geldik.
Çocuk yaştaki gençler arasında şiddet ve cinayet olayları neden bu kadar arttı? Neden fıtraten masum, kalbi yumuşak, vicdanı temiz olan çocuklar, en basit sebeplerden, bazen de hiçbir sebep yokken birbirini yaralıyor, öldürüyor? Ne oldu da çocuklarımız bu kadar acımasızlaştı?
Bu kadar dehşet verici hadiseler “akran zorbalığı” ya da “suça itilen çocuklar” diyerek hafifleştirilebilir mi? Meselenin temeli nedir?
Bir sıralama yapmak gerekirse, birinci sebep çocuğun içinde yetiştiği ailedir.
Ailede yeterince sevgi ve ilgi görmeden, huzursuz bir ortamda, başkalarıyla kıyaslanarak, sürekli eleştirilerek, hiçbir zaman takdir edilmeden, öfkeli ve agresif bir ebeveyn elinde büyüyen bir çocuğun aklen ve ruhen sağlıklı olması beklenebilir mi?
Çocuk fıtraten temiz doğar; ebeveynini rol model alarak, onlardan gördüklerini taklit ederek büyür.
Her açıdan olumsuz, yaşantısında manevî değerlere yer vermeyen bir ebeveyne sahip olan bir çocuğun iyiyi ve doğruyu öğrenmesi mümkün mü?
Sevgi gören çocuk sevgi, şiddet gören çocuk şiddet dolu olur. O yüzden çocuğun iyi ya da kötüye yönlenmesinde en etkili âmil ailesidir; bilhassa onu terbiye eden annesidir.
Bediüzzaman Hazretleri şöyle der:
“İnsanın en birinci üstadı ve tesirli muallimi, onun validesidir.Ben bu seksen sene ömrümde, seksen bin zatlardan ders aldığım hâlde, kasem ediyorum ki, en esaslı ve sarsılmaz ve her vakit bana dersini tazeler gibi, merhum validemden aldığım telkinat ve manevi derslerdir ki, o dersler fıtratımda, âdeta maddi vücudumda çekirdekler hükmünde yerleşmiş.”
İkinci sıraya okulu koyabiliriz. Eğitim ailede başlar, okulda devam eder.
Çocuk okulda millî ve manevî değerlerimize uygun, İslamî bir eğitim almazsa; hem inançları hem de yeni oluşmakta olan kişiliği zarar görür. Çevreye, vatana, millete ve dine muzır bir birey olarak yetişir.Çünkü kalbe Allah sevgisi ve korkusu yerleştirilmedikçe, bilgi insana vicdan kazandırmaz. Onun için imanî dersler çok önemlidir.
İnsanoğlu, bilhassa kanı deli akan genç çocuklar, ancak İslamî terbiye ile, imanla frenlenebilir; fenalıklarının önüne geçilebilir.
Üstad Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri bu konuda Mektubat, 23. Söz’de şöyle der:
“İman insanı insan eder, belki insanı sultan eder. Öyle ise, insanın vazife-i asliyesi, iman ve duadır. Küfür, insanı gayet âciz bir canavar hayvan eder.”
Üçüncü sıraya çevre ve toplumu koymak yerinde olur.
Bugünün çocukları şiddetle çevrili bir dünyada büyüyor.Ekranlarda öfke, oyunlarda vurma, kırma, öldürme; arkadaş çevresinde kötü alışkanlıklar; toplumda sayısız olumsuz örnekler...
Bunlar hep çocuğun içindeki merhamet, empati, vicdan gibi insanî duyguları yok eden; sadistliği aşılayan etkenlerdir.
Akran zorbalığı, aslında saydığımız bu etkenler sebebiyle meydana gelen merhametsizliğin dışa vurmuş hâlidir.
Bu hastalığı iyileştirmenin yolu, vicdan eğitiminden geçer. O da ancak sevgi ve ilgi ile olur. Bir çocuğun kalbine sevgi ekmek, bir toplumu kurtarmaktır.
İyi birey yetiştirmek için aile üstüne düşen görevi yerine getirdiği hâlde, kötülüğün önüne geçilemediği durumlarda ise; öldürme, yaralama, terör, uyuşturucu satıcılığı gibi büyük suçlara bulaşanlara çocuk muamelesi yapılmamalıdır.
Çünkü 18 yaşın altında diye katile cezaî yaptırım uygulamamak, evladını kaybeden, yüreği acılı aileye haksızlık olur; âdil olmaz.
İsveç bu konuda ciddi adımlar atmaya başladı. Cinayet ve çete gibi suçlar işleyen 13-14 yaşındaki çocuklar için özel koğuşlarda hapis cezası ile ilgili bir yasa tasarısı hazırlanıyor.
Bizim de talebimiz ve tavsiyemiz; iflah olmaz derecede suçlu çocukların yapıcı, onarıcı cezalar alması yanı sıra, dinî ve ahlakî eğitimle ıslah edilmeleri, psikolojik destekle terapi görmeleri, el sanatları öğrenerek meslek sahibi olmalarının sağlanmasıdır.
Girdikleri cezaevleri bir nevî Medrese-i Yusufiye, bir iş ve sanat atölyesi haline getirilmelidir. Ancak iman, sevgi ve merhametle yoğrulmuş bir sistem; insanlığı yeniden ihya edebilir.
Allah’ım! Kalplerimizi merhametle doldur. Anne babalara hikmet, öğretmenlere şefkat, gençlerimize iman ve vicdan nasip eyle. Ümmetin evlatlarını kötülüklerden, şiddetten, nefsin ve şeytanın tuzaklarından muhafaza eyle. Amin.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.