Levent Bilgi
Tanrıyı Utandırmak İstemezdim
28 Şubatçılar üniversitemi işgal ettiklerinde, onlarca arkadaşım üniversitemden atılırken, ben doktoraya gitmeyi tercih ettim. Bir başka üniversitede doktora kazanıp oraya göçtüm ve iki yıl boyunca doktoramla uğraştım. Nihayet üniversitemin 28 Şubatçıları beni orada da yakalayıp doktoramı iptal ederek iki yılımı yaktılar. Ve beni kendilerinin belirlediği bir başka üniversiteye doktoraya yolladılar. O üniversitenin kalorifer kazanlarında gizli gizli namaz kılarken, bize, başı örtülü kızlarımıza ve başkalarına yapılan zulümleri konuşmaktan, hatta yazıp çizmekten geri durmuyorduk. Bu yüzden 28 Şubatçıların gadrine uğramak olağan olmuştu bizler için.
Sonra devirler değişti, zamanın ruhu değişti, zalimler cehennemi boyladı ve yerlerine başkaları geldi. Ama hayatlarımız da zulümler ve keyfilikler hiçbir zaman bitmedi.
Bir gün oğlumu yüksek ateşle randevu aldığımız doktora götürdüm. Polikliniğe gittiğimizde öğrendik ki o doktor o gün gelmemiş. Hemen yanında bir başka doktor ise hemşireyle gülüp eyleniyordu. O doktorun odasına girip durumu anlattım. “Hayır dedi ben bakamam.” Çocuk 40 derece ateşli ve ancak iyi bir kavgadan sonra doktor lütfen çocuğa bakmaya razı oldu. Ama hemşireyle kahkahalarına devam edip bizi yarım saat beklettikten sonra çocuğa şöyle bir uzaktan bakıp iki ilaç yazabildi.
Hepiniz gibi ben de böyle pek çok haksızlıklara maruz kaldım. Bazısına ses çıkardık, kavga ettik ve ceremesini de zaman zaman çektik. Keşke bana ve başkalarına yapılan her haksızlığa, her zulme Mehmet Emin Yurdakul gibi “Bırak beni haykırayım” diyebilseydik. Ama maalesef öyle olmadı ve olmuyor.
Şu an İstanbul’da bir profesör arkadaşım da bir zamanlar çok haksızlıklara uğramıştı. Bu arkadaş da hem kendisine yapılan, hem de sistemden kaynaklanan pek çok yanlışları dile getiriyordu. Ama bir gün çocukları babalarını karşılarına alıp konuşuncaya kadar. Bu cesur arkadaşımın kanatları çocuklarının “Baba sen konuşuyorsun ama bunun ceremesini biz çekeceğiz. Sana birşey olacak ve bu bize de dokunacak.” sözü ile kırılmıştı.
Darbe dönemlerinde pek çok akademisyenin bazı konulara şahit olması istenildiğinde “Beni bu işe karıştırmayın.” diyerek kaçtıklarını, en yakın arkadaşlarını bile savunmadıklarını ibretle görmüştüm.
Yıllarca kitaplar yayınladım ve bir çok gazete ve dergilerde yazdım. Pek çok televizyon kanallarında konuştum, programlar yaptım. Hatta bir kanal patronunun “Hocam kapanırsak senin yüzünden olacak bu.” diye esprilerini hatırlıyorum. Ama artık yazmıyorum. Büyük veya küçük ölçekli birilerinin oturdukları koltuğun gücüne dayanarak, keyfilikle insanlara zulmetmelerini artık seslendirmiyorum. Bununla da gurur duymadığımı söylemeliyim.
Önemli yerlerde oturan arkadaşlarım da yok değil. Ortadaki yanlışı seslendirebilecek bu arkadaşlarımla konuştuğumda ise derin bir sessizlikle karşılaştığımı belirteyim. Bir koltukta oturan insanların en önemli parolası sıfır risk. Görme, duyma, konuşma sadece koltuğunu koru ve keyfini çıkarmaya bak. Bürokratları, idarecileri yanlışı tespit etmiyor ve bunu düzeltmeye çalışmıyorsa bir toplum nasıl ilerleyebilir bilmiyorum.
Tanrıyı Utandırmak İstemezdim
Ama 12 Eylül’de baş örtülü kızların önünde cop yiyen, postallar altında ezilen, arkadaşlarımızı dersten geçirmek için hocalarla kavga eden, 28 Şubatçılarla dişe diş mücadele eden ben bugün susuyorsam bununla gurur duymadığımı itiraf ediyorum.
Elbet zulmedenlerden hakkımızı ahirette alacağız diyerek bir nevi teselli bulduk. Hem ben ahirete alacaklı olarak gitmeyi sevenlerdendim. Zulmedenlerden değil zulme uğrayanlardan olmayı tercih ediyordum.
Parmaklarım klavyeye gitmiyor ve sadece oturup okuyor ve düşünüyorsam Tanrı’nın da benimle gurur duymadığını biliyorum.
Akif’in dediği gibi,
“Ben böyle bakıp durmayacaktım, dili bağlı,
İslâmı/Hakkı uyandırmak için haykıracaktım.”
Ama öyle olmadı.
Tanrı’nın bana bakınca, “Benim yarattığım insan böyle suskun ve dilsiz olmamalıydı.” dediğini duyar gibiyim.
Tanrıyı Utandırmak İstemezdim
Şimdi sadece İsmet Özel’in bir zamanlar söylediği gibi “Surat asmak hakkımız”ı kullanıyorum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.