Ahmet Yılmaz
Müebbet Nafaka: Bir Evlilikten Arta Kalan Ömür Boyu Kelepçe
Makaleyi Dinlemek İçin Tıklayınız |
Türkiye’de boşanma, mahkeme kapısında bitmiyor; çoğu erkek için mahkeme kararının ardından başlayan yeni bir “müebbet” hükmüne dönüşüyor: süresiz nafaka. Bir yıl bile sürmeyen evliliklerin ardından ömür boyu devam eden maddi düğümler… Ne evlilik kadar kısa, ne aşk kadar geçici; adeta ömürle mühürlenmiş bir yükümlülük…
Devletin imzasıyla koparılan nikâh bağının, başka bir yerden görünmez bir zincire dönüştüğüne şahit oluyoruz. Kadın yeniden evlenirse nafaka biter deniyor… Peki ya evlenmezse? Başka biriyle hayatını sürse de, resmi nikâh defterine imza atmamak çoğu zaman daha “kârlı” görülüyor. Böylece kanun, bir tarafı koruyacağım derken, diğer tarafı perişan ediyor.
Bir başka trajedi de şu: Çalışsa bile sigortasız gösterilen bir iş, nafakanın kâğıt üzerinde devam etmesine yetiyor. Bu durumda kadın ekonomik olarak güçlense hatta erkekten daha varlıklı olsa bile eski eşinin hâlâ ona “bakmak zorunda” oluşu, hem toplumsal vicdanı hem aile yapısını derinden yaralıyor. Çünkü bir insanı, bir ömür boyunca maddi olarak başka bir insana bağlı kılmak; ne hakkaniyetle bağdaşır, ne adaletle, ne de insanın fıtratına uygundur.
Nafaka, kadınları korumak adı altında erkeklerin sırtına bağlanmış bir pranga hâline geliyor. Yeniden evlenmek isteyen erkekler, “iki evin yükünü taşıma” korkusuyla yuva kurmaktan kaçınıyor. Bir evlilik bitiyor ama gölgesi bitmiyor; hatta bazen büyüyüp bir karanlığa dönüşüyor. Kimi zaman ekonomik umutsuzluk, kimi zaman psikolojik çöküntü, kimi zaman da toplumsal baskıyla birleşip, çatışmaların, şiddetin, cinayetlerin fitilini ateşliyor.
Ve bütün bunlara rağmen... Meclis ve Adalet Bakanlığı, toplumun yıllardır haykırdığı adil düzenleme beklentisini yine rafa kaldırmış. Sanki raflarda unutulan, tozlanan her dosya, binlerce erkeğin hayatına eklenen yeni bir yük, yeni bir kırgınlık, yeni bir yılgınlık oluyor.
Bugün nafaka sistemi, korunmaya muhtaç kadınları himaye eden bir adalet mekanizmasından çok; bir tarafı ebedî borçluluğa mahkûm eden bir fermanı andırıyor.
Evlilik bir duayla başlar, bir kararla biter; ancak nafaka sistemiyle ömür boyu süren bir pişmanlığa dönüşmemeli. Adalet, iki tarafın da hakkını gözettiğinde adalettir. Aksi hâlde, bir hakkı koruyayım derken diğerini yok saymak, en büyük haksızlıktır.
Müebbet nafaka, ne toplumsal huzur üretir ne de aileyi korur. Sadece geçmişte bitmiş bir evliliğin, geleceği ipotek altına almasına zemin hazırlar. Ve toplum, her geçen gün biraz daha bu yükün altında ezilirken, rafa kaldırılan düzenlemeler de adalet beklentisinin üstünü örten ağır bir toz tabakası gibi durmaya devam eder…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.