Hümeyra Yıldız Dülek

Hümeyra Yıldız Dülek

Hasbihal

"Âlemlerin Rabbi olan Allah dilemeyince, siz dileyemezsiniz."
Tekvir suresi, ayet 29

"Kul plan yaparken kader gülermiş" der, Shakespeare. Gerçekten ufak bir tatil yapmak istemiştik, az biraz gerçekleştirir gibi olduk Elhamdülillah.

Henüz planladığımız tatil bitmeden canım babam rahatsızlandı. Ve bir hastane sürecimiz başladı. Başında refakat ederken, odadaki diğer hasta ve odamızın sağında, solunda, karşısında ki odalardaki hastalarında hallerine ister istemez şahitlik ediyordum. Ve şüphesiz Rabbimizin bahşettiği sağlıklı hallerimiz için ne kadar şükretsek azdır diye düşünüyorum. Bazen babam ilaçların etkisiyle derin uykuya daldığında koridordaki camdan hastane bahçesindeki koşuşturmaları izliyorum. Gecenin karasında koca bir şehir gibi olan bu hastane binasının her katında bir hareket ve her penceresinde ışık var.

Hangi odada ne kadar ıstırap, ne kadar korku, ne anlatılması güç telaşlar, ne büyük acılar var belli değil. Bulunduğumuz hastane görünüş itibariyle heybetli ışıl ışıl bir bina. Dış cephede ki kırmızı, yeşil ışıklar ayrı bir cümbüş, iyi niyetli düşünmek istiyorum; geçip giden arabalar, insanların hareketleri 10. kattan bir lunapark gibi görünüyor.

Dün gece yine babam sakinlediğinde, pencereden bakarken aşağıda insanların telaşlı koşuşturmalarını izliyordum, bir adamın kucağında çok iyi fark edemesem de 14 - 15 yaşlarında biri vardı, adam önde diğer 5-6 kişi arkada hızla acil kapısından girdiler. Bir kadın başını ellerinin arasına almış deli gibi dolanıyordu. Sonra bir çığlık karanlığı acıyla yırttı geçti. " Canım gitti! " diye bağırıyordu. " Canımın parçası gitti! " Ve ağlamalar uğultu gibiydi, arada "Gidemez, verin bana yavrumu!" diyordu kadın.

İçim ürperdi, babamın başına döndüm, nefesini dinledim. Sonra refakatçi koltuğuna çuval gibi yığıldım. Hiç uyuyamadığım bir gece daha havanın aydınlanmasıyla bitmişti. İçim buruk, kalbimde sebebini yorumlayamadığım bir acı vardı. Sonra "Hayat devam ediyor!" cümlesindeki umursamazlığın her yerde kol gezdiği bir güne daha başlamış olduk. Doktorlarımız o gün bizi taburcu etti.

Lakin daha eve gittiğimizin ikinci günü babacığım sabah namazı için abdest almak isterken düştü ve kalçasını kırdı. 15 gündür aynı hastanenin bir başka katına misafir olduk ve hala misafiriz. Babamın artık yataktan kalkması, kımıldaması yasak; ameliyat oluncaya kadar elbette. Kan değerleri yerine gelir gelmez gereken yapılacak. Sessizce yatıyor, arada gözlerinden yaşlar süzülüyor. Siz hiç korku, telaş ve can acısıyla bakarken, gülümsemeye çalışan bir çift gözün masumiyetini, çaresizliğini seyrettiniz mi? ben, çar u naçar beynimdeki soru işaretleriyle seyrettim ve seyretmekteyim.

Acılar değişik, dertler başka başka, herkesin sıkıntısı kendine büyük. Kiminin gözüne toz kaçsa kıyameti koparır, kimi sonsuz acıları içinde yumuşatıp, teslim olur Rabbine. Ve hayat; yaptıklarımız, yapamadıklarımız, dillendirdiğimiz, söyleyemediklerimiz, sonunu başarıyla getirdiklerimiz, başaramadıklarımız, kazandıklarımız, kaybettiklerimiz mi ya da daha fazlası mı?

Aslında bilmediğimiz ama deli gibide yaşamak istediğimiz bir olgudur hayat. Mesela; 20 - 25 gündür, heyecan, telaş, korku, umut, kaygı beynimi ele geçirmiş gibi. Her biri ayrı biçimde beynimi avucuna almış şekillendirmeye çalışıyorlar ve bu bana sonsuz bir belirsizlik içinde acı veriyor.

Rabbim kaldıramayacağımız yüklerle omuzlarımızı çökertmesin inşallah. Bazen düşünüyorum, yaşlandıkça çocuklaşan ihtiyarlarımızın başına gelen hastalıklar ve olaylar, onların imtihanı mı? Yoksa biz evlatların imtihanı mı?

Bu gerçekten dikkat edilmesi bir konu. Günlük meşgalelerimiz, iş hayatımız içinde sıkışıp kalabilir ve her tarafa yetişemeyebiliriz. Belki de bu şehir hayatının bize attığı en büyük kazık diye düşünüyorum. Zira eskiden insanlar bitişik nizam evlerde otururken evlat yetişemezse, kardeş, kardeş yetişemezse hala, dayı, teyze ihtiyacı olana yetişir, elini uzatır sıkıntıyı giderirmiş. Şimdi aynı şehirde şehirler arası mesafeler oluşmuş ve artık insanlar birbirine yetemez olmuş maalesef. Eskiden mi hayat kolaydı? Eskiler mi daha becerikli, iş bitiriciydi?

Konuşacak, dertleşecek çok konu birikti, uzun bir ara verdim yazılarıma, oysa sizlerle dertlerimi paylaşmak bana iyi geliyor.

Yeniden hoşgeldim inşallah. Daha uzun, daha güzel sohbetlerde buluşmak dileğiyle dua eder, dua beklerim siz dostlardan. Rabbime emanetiz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.