Maraş Depremi birkaç yüzyıldır görülmemiş şiddette bir deprem. Bu deprem on binlerce insanın ölümüne, on binlerce insanın yaralanmasına, yüz binlerce insanın evlerinin yıkılmasına sebep oldu.

Yaklaşık 500 kilometrelik bir alanı, 15 milyona yakın insanı, 10 vilayeti doğrudan, diğer bazı illeri de dolaylı olarak etkiledi. Takdir edersiniz ki bu büyüklükteki depremde her yere bir anda ulaşmak, bir anda bütün enkazlardaki insanları çıkarmak imkansızdır.

Devletimiz, milletimizle birlikte deprem bölgelerine mümkün olan en kısa sürede ulaşmak için büyük çaba gösterdi ve elinden geleni yaptı ve hâlâ da yapıyor. Sahada 250 binden fazla devlet görevlisi hizmet veriyor. AFAD’dan Kızılaya, Türk Silahlı Kuvvetlerinden Emniyet güçlerine kadar herkes var gücüyle çabalıyor. Bunu görmezden gelmek için sağır ve kör olmak gerekir.

Son bilgilere göre iş makinası sayısı 12 bin 235, uçak sayısı 76, helikopter sayısı 121, gemi sayısı 26, İHA 45'e ulaşmış durumda. Bir insanın bunları yok farz etmesi hangi vatanseverlikle izah edilebilir?

Seyyar mutfaklarla, seyyar hastanelerle, seyyar eczanelerle en acil ihtiyaçlar anında karşılanıyor. Lüzum olduğu zaman Türkiye’nin her yerindeki hastanelere gerekirse ambulans uçaklarla hastalar taşınıyor. İki Savaş Gemisi hastaneye çevrilmiş acil hastaları tedavi ediyor. Bunu inkar etmek için insanın bu memleketin düşmanı olması gerekir.

Bir taraftan da vefakâr Müslüman milletimiz yardım bölgelerine adeta yardım yağdırıyor. Böyle bir millet–devlet kaynaşması başka bir ülkede var mı acaba?

Durum bu merkezde iken, bazı medya ve sosyal medya organlarının yardım yapan bazı organizasyonları ve bir takım şahısları ön plana çıkarmaları, devleti aciz olarak göstermeye ve bu asrın felaketini siyasete malzeme yapmaya çalışmaları gerçekten ne izan ile, ne insaf ve de merhamet ile bağdaşıyor.

Böyle bir büyük bir felakette yardım organizasyonunda hava ve yol şartlarını nazara alırsak mutlaka bazı aksaklıklar olur, olmuştur da. Ama bu ufak aksaklıkları büyütüp, dağ gibi yapıp yapılan büyük hizmetleri örtmeye çalışmanın, dolayısıyla devleti aciz gibi göstermeye çalışmanın ancak bizim düşmanlarımızın ekmeğine yağ süreceğini unutmamak lazım.

Zaman birlik ve beraberlik zamanıdır. Zaman güçbirliği yapma zamanıdır. Zaman yardımlaşmaya kilitlenme zamanıdır. Zaman dua zamanıdır.

Zaman iktidarı ile muhalefeti ile elbirliği etme, eksiklikleri giderme, samimi olma zamanıdır.

Zaman siyasî ihtirasla eksik ve kusur arama zamanı değildir. Zaman devletimizin ve devletimizin kurumlarının yanında olma zamanıdır.

Siyasî iktidarlar değişir ama, kurumlar değişmez. Kurumlarımız her zaman ülkemiz için lazım. Canla başla çalışan bu kurumları yıpratmaya çalışmanın vicdan ve ahlakla hiçbir ilişkisi olamaz .

Bu arada bu depremden ibret alınması, lüzumlu derslerin çıkarılması gerektiğini de hatırlatmak istiyoruz. Devletimizin bütün kurumlarıyla bu dersi çıkaracağına, bir daha depremlerde büyük felaketler yaşanmaması için gerekli tedbirleri alacağına inanıyoruz.

Muhabbet Platformu / Muhabbet Medya olarak böyle zor bir zamanda bütün organlarıyla ve kurumlarıyla deprem bölgesinde olan, gerekli yardımları organize ederek büyük gayret sarf eden devletimizin yanında olduğumuzu bildirmek istiyoruz.

Milletimize büyük geçmiş olsun. Enkaz altında kalanlara Yüce Rabbimizden rahmet diliyoruz. Yaralanan kardeşlerimize Şafi ve Rahim isimleriyle şifa vermesini talep ediyoruz.

Enkaz kaldırma çalışmalarını gerçekleştiren, deprem bölgesinde canla başla çaba gösteren devlet görevlilerimize ve gönüllü kuruluşlarımızın fertlerine yüce Rabbimiz güç ve kuvvet versin. Rabbim milletimize bir daha böyle felaketler göstermesin.