Ayşenur Gülkan Gezici
Sonsuzluk - Ebediyet
İnsanın garanti ve sonsuzluk zaafları vardır.
Bu zaafların tek tatmini ancak ve ancak yüce yaratıcıdan başkası değildir.
Elimizdekilerle sonsuzluk makamımızı inşa ederiz.
Sonsuzluk için varlıkta tecelli eden esmaya şahit olmak, bizde güzel bir büyüme meydana getirecektir.
En güzel tekamül bu olsa gerek….
Biz seni varlıklarının tecellilerinde seyran eyledik.
Sana ulaştıran vasıtalar lütfettiğin için hayretimiz, minnetimiz, sana…
Ey nefeslerimizin mutlak sahibi, nefesimize esmalarınla can verenimiz, hem bugünümüzün hem sonsuzluğumuzun nev-ü reva saçması, esmalarını okumakla gizlidir.
Üstad Said Nursi “İnsan fıtratında bekaya karşı gayet şedid bir aşk var.” der.
İnsanın bu fıtratı bizde ancak cennet müjdesiyle karşılık bulur.
İnsan neden sonsuzluk arayışında! Zaten sonsuzuz. Dünya bir gölgede olsa, insan elbet sonsuzlukta sürur bulacaktır.
Varlıkların yansımalarında, O’nun esmalarını temaşa eyledikçe, batıp gitmekte olanın mutlaka meyvesini alacağımız ikramlara dönüşecektir.
Bizi bekleyen ikramların büyüklüğü bu cihette hayallerimizin kat ve kat ötesine bir tecelli olarak varlık kazanarak EBEDİYETİMİZİ süslüyecektir.
Dayanak mı?
Sonsuzluk abidemiz, bizim içimizde, bizi bırakmayan, bizi sonsuz güzellikler için seçmiş halife kılmıştır.
Değerimize değer kattığımıza şahit tutmak için, arza indirmiştir.
Bize düşen, O’nu görmek, O’nu duymak, O’nu koklamak, O’nu hissetmek, O’nu düşünmek, O’na meftun bir gönülde O’nunla olmaktır.
Bizim en büyük amacımız O’nun beğenisini kazandıracak işlerle meşgul olup, O’nu razı etmektir.
“Nerede olursanız, O sizinle beraberdir.”
(El-Hadid,4)
“O size şah damarınızdan daha yakındır.
(Kaf, 16)
“Ben seninleydim, sen kiminleydin” diye soracak…
Uzaklaşmış olsak da, kurumuş olsak da, ümitliyiz…
Zaman zaman kullarına bağlanıp, gaflete daldığımız doğrudur.
Fakat insan ağaç misalidir.
Nasıl ki ağacın sonbaharda meyve vermemesi, onun bir daha meyve vermeyeceği anlamı gelmezse…
Bizlerinde kökleri sağlamsa, o halde şöyle deriz, sen meyvelerimizi bize geri verensin.
Dönüşüm kaçınılmaz. Senden geldik sana döneceğiz..
Sevgi güzeldir…
Sevgi bedel ödetir.
Seviyorsan, ayrılığın acısı çetin olur.
Ayrılığın yaktıkça yaktı canımı demiştir aşk yolcuları…
Bir şey için olmazsa olmaz deme!
İmtihan başlar..
Ayrılık gelir..
Tek olmazsa olmaz O’dur.
Gerisi emanettir.
Ahirete hazırlanıyorum düşüncesiyle, tarlanda hüner sahibi olmaya bak!
Senin zenginliğin tarlandaki hünerlerinde..
Güzelliklerin biteceğini düşünmek hep bir yarım kalmışlık hissi uyandırır.
Varlıkla arandaki perdeyi aç, hakiki güzelliği seyret!
Farkında ol! Sen varlıktaki Baki’yi güzelliği görürsen,
Güzellikler bitmeyen güzelliklere açılacak bir kapı olacaktır.
Masalda arızalar çıkar.
Önemli olan masalın nasıl son bulduğudur.
Allah’ın sevgili habibi peygamber efendimizin (s.a.v) ömrü de mücadelelerle geçti.
Arızalar gelir ve gider.
İlacı ise hikmetle, ilimle okumaktır.
İlk emir “oku”dur.
Ümmi bir peygambere ilk “oku” vahyinin hikmeti bu olsa gerek…
Esma oku..
Onu oku..
Okumakta seni tedavi eder.
Patika yollar gide gele aşınır, düz yol olur.
Bakış açılarını değiştirerek oku!
Oku ki düzlüğe kavuşursun!
O halde “Ya Baki Entel Baki”
Arabanın şoförü sensin sen nereye sürersen istikamet oraya varır.
Araba kaza yapsa, arabaya değil, şoföre kızılır.
Şoför dersini almazsa, bedeli ağır olur.
O halde kurallara, esmalara uygun ömür sürdüğünde, yolculuk güzel geçer.
Hatırla; senin masalının güzel son bulması, arabayı kurallarına göre sürüp, Baki’ye bağlanmaktan geçer ki, bu bir dostluk yolculuğudur.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.