Atilla Yargıcı

Atilla Yargıcı

Yeşilçam’ın Kader Anlayışı ve Kur’an’ın Bakışı

Yeşilçam filmleri yıllardır toplumuzun inanç ve değerleriyle alay etti. Şimdi buna ek olarak televizyon dizi filmleri milletimizin kadim köklü inanç ve değerlerini, ahlakını yozlaştırmaya çalışıyor. İşte bu Yeşilçam filmlerinin yerleştirdiği yanlış düşüncelerden birisi de kaderle ilgilidir.

Kötü yola giden kimseler sanki bunda kendi iradelerini yokmuş gibi “kader utansın. Benim kaderim böyleymiş. Ben kader mahkumuyum” diyorlardı. Bu fikir Müslüman milletin yanlış bir kader anlayışına sahip olmasına sebep olmuştur.

Bu Cebriyeci anlayışa göre her insan için Yüce Allah tarafından bir senaryo yazılmıştır. Her insan bu senaryodaki rolünü oynar sadece. Buna göre insanı özgür kılan, insan yapan iradesinin hiçbir fonksiyonu yoktur. Bu anlayışın empoze ettiği düşünceye göre Allah insanın kafir olmasını diller ve insan kafir olur, Allah kişinin Müslüman, mümin olmasını istediği için insan Müslüman olur.

Buna göre Yüce Allah bazılarının iyi insan olmasını istemiştir. Bu yüzden onlar iyi yoldan giderler. Bazılarının ise kötü yola gitmesini murat etmiştir. Bu sebeple o insanlar da kötü yola giderler. Durum böyle olunca, bu çarpık anlayışa göre kötülükyapmanın sorumluluğu insana ait değil, Allah’a aittir.

Bu yanlış kader anlayışı bir çok kişinin yaptığı anlaksızlara ve iğrençliklere kılıf olmaktadır, onları sorumsuz hale getirmektedir. Bu durumda olan bir kimsenin yaptığı kötülüklerden, gittiği yanlış yollardan dönmesi mümkün değildir.

Hatta bu yanlış inanç ve davranışlardan dönmeyi düşünmesi bile imkansızdır. İnsanın özgür iradesini tamamen devre dışı bırakan ve insanın sorumluluk yüklenmesini ortadan kaldıran bu anlayış, kişiyi nefsinin ve kötülüklerin kölesi durumuna getirir.

Bu konudaki yanlış anlayışları düzeltmek için gerekli olan prensipler Kur’an’da mevcuttur.

Bakınız Saf suresi 5. Ayette yüce Alllah şöyle buyuruyor: فَلَمَّا زَاغُٓوا اَزَاغَ اللّٰهُ قُلُوبَهُمْؕ وَاللّٰهُ لَا يَهْدِي الْقَوْمَ الْفَاسسِقٖينَ ﴿

"Onlar eğrilik yapınca, sapınca Allah da kalplerini saptırdı ve eğriltti. Allah günaha saplananları doğruya eriştirmez."

Görüldüğü gibi kişinin eğri yola, günaha, yanlış yola sapması önce kendi iradesiyle olmaktadır. Kendi iradesini kötüye kullanan kişiyi Allah da külli iradesiyle kötü yola iletmektedir. Günahlara saplanan fasık insanları, onlar iradeleriyle hakka, doğru yönelmeden Allah da onlara doğru yola iletmez.

Bu yüzden insan inançsızlığı, günahı, kötülüğü kendi istemekte ve seçmekte, yüce Allah isteğe uygun şekildi o kötülüğün işlenmesine müsaade etmektedir. Bu da insanın dünyada sınav olmasıyla ilgilidir.

Sadece iyi ve kötüleri Allah belirlese ve insan yazılan senaryonun oyuncusu olsa, o zaman insanın sınav edilmesinin bir anlamı kalmaz.

O halde kötülükleri biz isteriz Allah da yaratır ve biz kötülük yapmış oluruz. Sınav gereği yaptıklarımızdan biz sorumluyuz. Kötülüklerimizi kadere yıkmak, günahlarımıza uyduruk bir kılıf geçirmeye çalışmaktan başka bir şey değildir.

Ebu Talib peygamberimizin amcasıydı ve ona uzun yıllar himaye etmişti. Ancak mümin değil müşrikti. Hz. Muhammed onun Müslüman olmasını çok istiyordu ve sürekli ona söylüyordu. Sonunda konuyla ilgili Kasas suresi 56. Ayet nazil oldu. Bu ayette Yüce Rabbimiz şöyle buyurmaktadır:

اِنَّكَ لَا تَهْدٖي مَنْ اَحْبَبْتَ وَلٰكِنَّ اللّٰهَ يَهْدٖي مَنْ يَشَٓاءُۚ وَهُوَ اَعْلَمُ بِالْمُهْتَدٖينَ

B

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.