Abdulkadir Menek

Abdulkadir Menek

Dünden Bugüne Suriye (6)

Hafız Esed döneminde yaşanan ve hafızalarda silinmez izler bırakan katliamların en büyüklerinden birisi hiç şüphesiz Hama’da yaşandı. Hama İslami hareketlerin ve Müslüman Kardeşler Teşkilatının en güçlü olduğu şehirlerin başında geliyordu. Hafız Esed ve Baas yönetiminin baskıcı, mezhepçi ve Sünnilere düşmanlık üzerine kurulu politikalarına karşı, Hama’da defalarca halkta büyük tepkiler ve küçük çaplarda ayaklanmalar yaşandı. Bu ayaklanmalar sırasında her seferinde çok sayıda insan katledildi, zindanlara konuldu ve baskı ile şehir halkı susturulmaya çalışıldı.

1982 yılında ise farklı bir durum ortaya çıktı. Anayasada “Devlet Başkanının dini İslam'dır” şeklinde ifade edilen maddenin değiştirilmesi için yapılan halk oylamasına, öteden beri büyük hoşnutsuzluk yaşayan Hama halkı tepki olarak katılmadı. Bu kitlesel halk tepkisi Hafız Esed yönetiminde büyük bir tedirginlik meydana getirdi. Halk oylamasının ardından, Hama’daki baskı ve zulüm furyası büyük bir artış gösterdi. Hafız Esed’in kardeşi Rıfat Esed, Hama’daki baskı ve sindirme politikasını yönetmek üzere görevlendirildi.

Halkı sindirmek ve belki de kışkırtmak için çeşitli baskılar uygulanmaya başladı. Bu dehşetli zulüm hareketi, halkın can, mal, namus ve mukaddes değerlerine yöneldi. Rıfat Esed komutasındaki Suriye ordusu, Hama kentini kuşatarak bombalamaya başladı. Kentin elektrik, su ve telefon hatları kesilerek, dış dünya ile bağlantısı tamamen koparıldı. Bölgeye gazeteciler dâhil hiç kimsenin girmesine müsaade edilmedi.

Bu durum üzerine Müslüman Kardeşler çeşitli vasıtalar kullanarak cihad ilan etti ve masum insanları ve halkı korumaya çalıştı. Halkın büyük direnişi karşısında şehre giremeyen Suriye ordusu, uçaklarla bütün şehri bombalamaya başladı. Bu bombardıman sırasında kimyasal silahlar kullanıldı. Karadan ve havadan yapılan bu yoğun bombardıman ile Hama şehri yerle bir edildi. Uluslararası Af Örgütüne göre, katliamda ölenlerin sayısının 10 bin ila 25 bin arasında olduğu tahmin ediliyor. Suriye İnsan Hakları Örgütünün rakamlarına göre ise hayatını kaybedenlerin sayısı 30 bin ila 40 bin arasında bulunuyor. Olaylar sırasında 30 bine yakın sivilin kaybolduğu ve bir daha haber alınamadığı ifade ediliyor. 2-28 Şubat 1982 tarihleri arasında meydana gelen bu büyük vahşetten sonra, 100 binden fazla kişi tutuklanarak hapsedilmiştir.

Bu büyük bombardıman ve katliamın ardından şehre giren Suriye ordusu, zulüm ve katliamlarına devam etti. Şehrin camileri ve tarihi eserleri yerle bir edildi. Sağ kalan insanlar, stadyum ve salonlara hapsedilerek hastalık, açlık ve ölüme terk edildi. Bütün şehri aylar süren bir ceset kokusu sarmaya başladı. Ülkenin başka bölgelerinde yaşayan ve Hama nüfusuna kayıtlı olan insanların birçoğu da bu zulüm ve işkenceden nasibini aldı. Yüzbinlerce insan, bu ölüm ve işkence korkusundan ülkelerini terk etmek zorunda kaldılar.

“Hama Kasabı” olarak anılan ve 1937 yılında dünyaya gelen Rıfat Esed, yaptığı bu büyük zulüm ve katliamın mükâfatı olarak Devlet Başkanı Yardımcısı olarak görevlendirildi. 1984 yılında darbeye teşebbüs etmek suçundan abisi Hafız Esed tarafından ülkeden sürgün edildi. Rıfat Esed bu karar üzerine çok büyük bir servet ile Avrupa’ya gitti. Burada çok lüks bir hayat yaşamaya başladı. Sürgünde olduğu halde, birkaç sefer adamları aracılığıyla darbe teşebbüsünde bulundu. Ancak başarılı olamadı. 2021 yılında Beşar Esed, 84 yaşında olan 36 yıl boyunca Avrupa’da yaşayan amcası Rıfat Esed’in ülkeye dönmesine ve Şam’ın Mezzeh semtindeki villasında yaşamasına izin verdi. Rıfat Esed, yeğeni Beşar Esed’in 8 Aralık 2024 tarihinde Rusya’ya kaçması üzerine önce Lübnan’a geçti. Oradan da Birleşik Arap Emirliklerinin Dubai şehrine taşındı.

Hama il merkezinde 1982 yılının, 2-28 Şubat günleri arasında gerçekleşen katliamın görgü tanıklarından Nacih Aziz, Anadolu Ajansı muhabirine katliamın 39. yılında şahit olduğu vahşeti anlattı. Nacih Aziz, hafızalarından silemediği katliamda, yakınlarından 20 kişiyi kaybettiğini ifade ederek şunları söyledi:

"Hama asil at besiciliğiyle ünlüdür. Rejim güçleri at ve koyun barınaklarına girip hayvanları da infaz etti. Katliamdan hayvanlar dahi kurtulamadı. Rejime bağlı askerlerin kent merkezine girdikten sonra erkekleri bir araya toplayıp, silahlarla tarayarak katletti. Rejim askerleri, katliamın ardından caddelerdeki cesetleri odun gibi kaldırıp bir yerde topluyordu. Hama merkezdeki Hadir bölgesinde eski Halep yolu üzerinde 4 büyük ceset yığını vardı. Sivil savunma merkezinin arkasında da en az 40 noktada ceset yığınları vardı."

“Rejim askerleri toplu infazlarla şehri kana buladılar. Askerler, Hama'da eski Halep yolu üzerinde o dönem yeni yapılan Zeyd bin Sabit Camisi'nde namaz kılan sivilleri toplu infaz ettikten sonra cesetlerini ateşe verdiler. Ayrıca zihinsel engelli 2 kadını tarayarak infaz etmelerini unutamıyorum.”

“Rejim güçleri, Hama'ya saldırmadan önce kenti günlerce abluka altında tuttular. Biz bu sürede sakladığımız gıdalarla hayatta kalabildik. Hamilelerin karnını açan askerler, doğmamış bebekleri terörist diyerek öldürüyordu. Öldürdükleri kadınların da kollarını keserek altınlarını çalıyordu.”

Nacih Aziz, kaçışının hikâyesini de şu ifadelerle anlattı:

“Allah bizi korudu, evlerin arasına kaçarak kurtuldum. Cesetlerin üzerine basa basa kaçmaya çalıştık. Katliamın 12 ve 13. gününde rejime bağlı istihbarat ve askeri birimler, sivillerin evlerinde aramalar yapıyordu. O sırada kaçan kaçtı, yakalananlar da infaz edildi. Hama'daki katliamdan kaçan sivilleri çevredeki köylüler korudu. Nereye baksan cesetlerle doluydu. Nitekim havanın soğuk olması Allah'ın bir hikmetiydi. Soğuk hava insanları olası bir salgından korudu.”

**********

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.