Abdulkadir Menek

Abdulkadir Menek

Bilimler Işığında IX. Yaratılış Kongresi

Gaziantep, 20-21 Kasım tarihlerinde muhteşem ve bilimsel bir kongreye ev sahipliği yaptı. "Kur'an Kâinatı Okuyor" ana temasıyla yapılan Uluslararası Bilimler Işığında IX. Yaratılış Kongresi, tam anlamıyla 'İlim ve İmanın" mezc olduğu bir manevi ziyafet olarak çok büyük güzelliklere vesile oldu.

Aslında Kongreye ‘’Vicdanın ziyası ulum-u diniyedir. Aklın nuru fünun-u medeniyedir, ikisinin imtizacıyla hakikat tecelli eder’’ sözünün bir tecellisi olarak bakmak da uygun bir yaklaşım olacaktır.

Gaziantep İslam Bilim ve Teknoloji Üniversitesi, Şahinbey Belediyesi ve Bilimlerin Işığında Yaratılış Derneği tarafından birlikte düzenlenen kongrenin onursal başkanlığını GİBTÜ Rektörü Prof. Dr. Şehmus Demir ve Kongre Başkanlığını da GİBTÜ Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Osman Bilgin yaptılar. Anadolu Tevhid Derneği’nin de bu çok önemli kongreye büyük katkılar sağladığını belirtmek gerekir.

Kongre, Şahinbey Kongre ve Sanat Merkezinde gerçekleştirildi. Şahinbey Belediyesi, bu tür bilimsel kongre, sempozyum ve bilumum faaliyetleri desteklemeyi adeta bir gelenek haline getirdi. Bir ay kadar önce ‘’İslam Âlemi Nereye’’ başlığı altında yapılan ve muhteşem bir organizasyon olarak kayıtlara geçen Forum Gaziantep, yine aynı mekanda ve dünyanın dört bir yanından İslam âlimlerinin katılımı ile yine bu salonlarda gerçekleştirilmişti.

Gaziantep’te son yıllarda bu anlamda çok önemli bazı adımlar atılıyor. Uluslararası düzeyde çok önemli bazı çalışma ve bilimsel toplantılara ev sahipliği yapıyor. Bu toplantıların giderek artması ve çok hayırlı ve semeredar sonuçlara vesile olmasını temenni ediyoruz.

2017 yılında Şanlıurfa’da birincisi yapılan Yaratılış Kongreleri, inkâr ve ateizm yaygaralarına karşı, aklın, vicdanın ve gerçek ilmin yolunu açması bakımından çok büyük bir ehemmiyete haizdir. Maalesef inkâr üzerine inşa edilmeye çalışılan bütün ideoloji ve şer zihniyetler, ispatlanmamış, hiç bir bilimsel temele dayanmayan, çürümüş ve kokuşmuş bir teori olan Darwin'in Evrim Teorisini mesnet olarak kabul etmişlerdir.

Küfür ve inkârlarını dayandıracakları hiç bir ilmi ve mantıklı delil bulamayan bu ideoloji sahipleri, bazı varsayımlardan hareket ederek kendilerine zayıf ve çürük de olsa bir dayanak bulmaya çalışmışlardır.

Bu mesnetsiz ve ateizme dayanak olarak insanlığa sunulmak istenen temelsiz ve hayal ürünü teorileri karşı, Yaratılış Kongrelerinin amacı, düzenleyen yetkililer tarafından şu ifadelerle açıklanmaktadır:

"Bilim dünyası yaklaşık iki yüz yıldır ateizmi esas alan pozitivist felsefenin tesiri altındadır. Bu felsefe, kâinattaki bütün varlıkları tesadüf ve tabiatın eseri olarak görmekte ve sadece laboratuvara giren maddeleri bilimsel bilgi olarak kabul etmektedir. Bu felsefî görüşte inanç sistemi, insanın duygu ve düşünceleri, his ve duyguları dikkate alınmamaktadır. Hâlbuki evren ve insanın yaratılışını anlamada sadece fizik, kimya, biyoloji vb. kanunları yeterli değildir. Bunun için bütüncül düşünceye ihtiyaç vardır. Yani maddenin yanında mananın da dikkate alınarak ilmi metotlar çerçevesinde yaratılış gerçeğinin ele alınması gerekmektedir.

Bu amaçla 2017 yılında Harran Üniversitesi’nde birincisi yapılan Uluslararası Bilimler Işığında Yaratılış Kongresi, her yıl farklı üniversitelerin ev sahipliği ve organizasyonu ile yapılmaya devam edilmektedir.

Uluslararası Bilimler Işığında Yaratılış Kongrelerinin öncelikli hedefleri arasında bilim ve inanç merkezli bir farkındalık oluşturmak gelmektedir. Düşünce ufkuna katkı sağlamak ve ilmi veriler doğrultusunda yaratılış gerçeğini merkeze alarak bilim insanlarına yeni bir bakış açısı kazandırmak da ana hedefler arasında yer almaktadır. Ayrıca yaratılış kongrelerinde inanç, yaratılış ve evrim konusu ilmi platformda değerlendirilmekte ve bu görüşün ideolojik düşüncelere alet edilmesinin önüne geçilmesinde önemli adımlar atılmaktadır."

Bu çerçeve ve anlayış içerisinde gerçekleştirilen Bilimler Işığında IX. Yaratılış Kongresi çok geniş bir katılıma da sahne oldu. 51 üniversiteden 150 bilim insanı bildiri ve çalışmaları ile bu kongreye büyük bir renk ve heyecan kattılar. Eş zamanlı olarak 4-5 salonda birden sunulan bildirilerin çokluğundan dolayı, birçok katılımcı istedikleri düzeyde yararlanamadıklarını ifade ederek sürenin daha uzun tutulmasını veya bu kongrelerin daha kısa aralıklarla yapılmasını talep ettiler.

Gerçekten de kongrede çok değerli bilim adamları, çok önemli konulara temas eden bildiriler sundular. Aralarında Nasrullah Hacımüftüoğlu, Şener Dilek, Abdulhak Halim Ulaş, Nevzat Tarhan, Adem Tatlı, Mehmet Cesur, Necati Olgun, Ömer İrfan Küfrevioğlu, İdris Mehmetoğlu, Mustafa Uçar, Sefa Saygılı, Kasım Takım, Ahmet Kavlak, Şadi Eren, Abdurrahim Koçyiğit, İhsan Şenocak, Ali Erkan Kavaklı ve ismini sayamadığımız çok değerli ilim adamlarının bulunduğu bu ilim ve hikmet şöleni, hepimizin dimağlarında ve kalplerinde unutulmaz izler bıraktı. İhsan Şenocak’ın, bu zamanda imanı kurtarmak ve kuvvetlendirmek için Risale-i Nur’ların okunmasının lüzumuna işaret eden sözleri, büyük alkış topladı.

Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan, on-line olarak yaptığı konuşmasında çok ilginç bazı noktalara temas etti. Büyük bir dikkatle dinlenen bu konuşmanın önemli birkaç noktasını kısaca nazarlarınıza sunmak istiyoruz:

‘’Kur’an’daki “Levh-i Mahfuz” kavramını modern fizik açısından okumalıyız. “Levh-i Mahfuz, sadece bir kayıt defteri değil; ezelî bilginin tezahürüdür. Kur’an’da ‘Hiçbir musibet yoktur ki yaratılmadan önce kitapta yazılı olmasın’ buyrulur. Bu, bütün olasılıkların ve sonuçların başlangıçta kodlandığını gösterir. Biz ezelî bilginin zaman içindeki görünür hâlini yaşıyoruz.”

‘’Süper determinizm özgür iradeyi reddediyor. Bir bilgisayar oyununu düşünün. Oyunun yazarı, oyuncunun hangi koordinasyonda gol atacağını bilir ama oyuncu bilmez. Evren de böyle bir yazılımdır. Allah ‘dilediğini siler, dilediğini korur’ buyuruyor. İnsan özgür seçim yapar ama ilahî yazılım nihai sonucu bilir.”

Kur’an’daki “sittet-i eyyam” ifadesi yanlış yorumlanıyor. 6 gün, 24 saatlik bir gün değildir. Altı yaratılış aşaması, ontolojik merhaledir. Levh-i Mahfuz’daki mukadderat bir çekirdek gibidir; zamanı gelince açılır. Bu 6 aşama evrenin bilgi–ölçü–tasarım–fizik–madde–canlılık zinciriyle uyumludur. Önce bilgi yaratıldı, sonra matematik, sonra tasarım, sonra enerji yani fizik, sonra madde yani kimya, sonra biyoloji ve insan. 6 gün dediğimiz şey 6 devir, 6 basamaktır.”

“Süper determinizm demek, ‘her şey ölçülü, hesaplı, hiçbir şey rastlantı değil’ demektir. Kur’an’da ‘Her şeyi bir ölçüyle yarattık’ buyurulur. Güneş ve ay bir hesaba göre hareket eder. Kur’an’daki hiçbir mesele akla aykırı değildir. Levh-i Mahfuz ezelî bilgi, ruhlar bu bilginin bilinç yönü, 6 gün yaratılış bu bilginin zaman içindeki açılımıdır. Süper determinizm de bunun fizikteki karşılığıdır.”

Yaratılış Kongresinin ardından yayınlanan sonuç bildirisinde; ‘’Kongrede sunulan tebliğler, Kur’an’ın kâinata anlam kazandıran mesajları ile bilimlerin ortaya koyduğu düzen, ölçü, oran, matematik, yasalar arasında hayrete düşürecek düzeyde son derece uyumlu bir ahengin bulunduğunu gösterdi’’ ifadeleri kullanıldı. Sonuç bildirisinin ara başlıkları, kamuoyu ile şu şekilde paylaşıldı:

1. Kâinat, tesadüf ve gelişigüzelliğin değil; sonsuz bir ilim, irade ve kudretin ürünüdür.

2. Yaratılış, bütün varlıkları kapsayan evrensel bir ilkedir.

3. Bilim, varlığın nasıl işlediğini; vahiy, varlığın neden var olduğunu açıklar.

4. Evrim tartışmalarında kavram karmaşası giderilmeli, kavramlar gerçek manalarıyla kullanılmalıdır.

5. Kâinat madde ile sınırlı olmayan estetik bir bütünlük taşımaktadır.

6. İnsan biyolojisinin, bilincinin ve ruh dünyasının açıklanamaz derinliği, yaratılışın en güçlü delillerindendir.

7. Eğitim sisteminde yaratılış odaklı bütüncül bilim dili zorunlu hâle gelmiştir.

8. Yaratılış bilinci, bilimsel üretimin ve insanlığın geleceği için bir yön pusulasıdır.

İki gün süren ve arkasından çok güzel tespitler ve esintiler bırakan IX. Bilimler Işığında Yaratılış Kongresi, çok büyük bir ihtiyaca cevap vererek hafızalarda ve bilim literatüründe gerekli olan yerini almaya başladı. Kâinatın her bir zerresi ve kâinatta cari olan her bir eylem ve işlem muhakkak ki Rabbimizin varlığını ve birliğini gösteriyor ve bu yola açılan tevhid delilleri olarak fonksiyonlarına devam ediyor. Ne mutlu bu harika ahengi ve işleyişi bilim dili ile tespit edip, okuyup, bütün insanlığın istifadesine sunanlara.

Temennimiz odur ki, bu tespitler ışığında şekillendirilecek eğitim müfredatları ile insanlarımız ve bilhassa gençlerimiz, bu hayatın gerçek anlamını tam olarak benimseyip, hayatlarını buna göre yönlendirirler. İşte o zaman ‘’aklın nuru ve vicdanın ziyası’’ tam imtizaç ederek hakikat tecelli edecek ve bu cennet vatan, tam bir huzur ve medeniyet diyarına dönüşecektir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum