Gülfer Bilge Özer

Gülfer Bilge Özer

Kendine Merhametin Var mı?

"Beşer şaşar derler."

Elbette insan hata yapar. -İnsan hata yapandır. -Bildiği hakikatleri unutandır, verdiği sözü yerine getirmekte acziyet gösterendir. Düşendir, kire pasa bulanandır.

İnsan olmanın doğal gereğidir hatalara düşüş hali. Nitekim insan kelimesinin kök anlamı da (ins) ‘verdiği sözü unutan, yanılan’ demektir.

Yanlışa düşmek ve ardından tövbe etmek..
Yanlışa düşmek ve yine yeniden tövbe etmek..
Bir zaman sonra da her an tövbe halinde olmak..

Çünkü kulluğumuzun gereğidir pişmanlığımızı dile getirmek. Tövbemizde yatar anlam ve kıymetimiz. Tövbemiz olmasaydı değerimiz olur muydu hiç? Yaradılış kodlarımızda vardır hata ve günahlara düşmek, sonra akledip doğru ve yanlışı ayırt edebilmek beklenir bizlerden..

Örneğin bir bebek ateşin kendisini yakacağını ona yaklaşmadan nereden bilebilir? Her ne kadar annesi onu uyarsa da yine gider ve ateşe yaklaşır. Ateşin yakıcı sıcaklığı tenini kavurduğunda can havliyle kendini geriye çeker ve o zaman anlar yaptığının ne kadar da tehlikeli olduğunu. Veya bir çocuk yalan söylemenin kötü bir davranış olduğunu bilir. Ancak gerçekten buna iman etmesi için (kalben inanması) hataya düşüp yalan söylediğinde olası kötü sonuçlarla yüzleşmesi gerekir. Vicdanının ona olan haykırışlarını işitmesi, arkadaşı ile arasının açılması, hayatının bir süreliğine ters yüz olması gerekir ki ibret alabilsin. Ancak o zaman yalan söylemenin kötü bir şey olduğuna dair sığ bilgisi iman boyutuna geçmiş olur.

Bu sebeple bizler öncelikle tüm bu yanlışa düşüşlerimizi bilen buna da izin veren şefkatli bir yaratıcımızın olduğunu anlamakla yükümlüyüz. Evet, Afüvv olan Allah yanlışa düşen, hata yapmaya meyilli kullar yaratmak istedi. Çünkü Allah Afüvv isminin manası gereği (affetmeyi sevmesi ve affedici olması) kulunun hataya düşmesine rıza gösterdi. Kulu melekler gibi kusursuz ve hatasız olsaydı ismi nerede ve kimde açığa çıkacaktı? Demek ki Afüvv ismi hatayı ister, noksanlığı ve günahı ister. Kulu günaha bulaşacak ve tövbe edip yakaracak ki Allah’ın affediciliğine mazhar olsun.

Allah’ın her isminin insanda bir karşılığı olacak ki manaların kapıları aralansın.

Yani Allah kulunu yaratırken ona yüklediği hasletleri pek ala biliyor. Onun sınav sahasında avantajlı ve dezavantajlı olduğu noktaları da biliyor. Kulunun nerede hata yapıp nerede af dileyeceğini hangi noktada hatasını düzeltip ne zaman doğru bir yol tutturacağını da biliyor.

Tek sorun şurada ki bunu bizler bilmiyoruz. Yaratıcımız bizleri o kadar iyi tanırken bizler kendimizi henüz tanımıyoruz. Allah bizlere merhamet edip affetmek isterken (Nisa 27) bizler kendimizi affedemiyoruz.

Çünkü hata yapmayı, kusurlu olmayı, acziyeti kabullenemiyoruz. Yaradılış gayemizi tam anlayamadığımız için en ufak bir noksanımızda kendimize yükleniyor insani vasıflarımızı aşağılıyor ve hırpalıyoruz.

Allah’ın üzerimizde sonsuz merhameti işlerken bizleri koşulsuz severken ve asla terk etmemişken bizler kendimize karşı gaddar, haşin ve kızgınız. Kendimizle barışık olamadığımız için dünya ile de barışık değiliz.

Bu yüzden ani öfke patlamalarımız, gergin ve memnuniyetsiz hallerimiz.. Bu yüzden suçlayıcı tavırlarımız.. Üst üste birikmiş hatalarımızın altında ezilmiş vaziyette iken suçluyu hep başka yerde arama derdindeyiz. Kendimize merhametli olamayışımız bizleri başkalarına karşı da sert, zorba ve merhametsiz kılmakta.. Hatasız olmaya hırslanırken insanların hatalarına karşı tahammülsüzlüğümüz de işte bu yüzden..

Ne zaman ki hata yapabilir, günah işleyebilir olduğumuzu kabul edersek..

Hatta yaradılış maksadımızın hataya düştükten sonra toparlanmak olduğunu anlayıp eksik yönlerimizle barışır ve o yönlerimiz için şükran duyarsak işte o zaman hayatı ve diğer insanları sevmeye başlarız. O zaman ilişkilerimizden tat almaya başlarız.

O zaman öğreniriz sevmeyi ve sevilmeyi. Böylece bizlere sunulan güzelliklerin farkına varır şükür ve teşekkür halinde hem kendimize hem yaratılanlara merhametle, şefkatle, sevgiyle yaklaşanlardan oluruz.

O halde Allah’ın sonsuz merhamet çemberi içinde var mısın kendi yerini görmeye?…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum