Manevi Hastalıkların Tedavisinin En Önemli İlacı...

Manevi Hastalıkların Tedavisinin En Önemli İlacı...

Hastalıklar bizim maddi dünyamızı etkilerken, manevî hastalıklar ise insanın ahiret hayatını tehlikeye atar. Maddi hastalıklar için ilaç kullandığımız gibi manevi hastalıkların tedavisi için de kullanılacak ilaçlar vardır...

Said Ali Ümit - Muhabbet Medya

“Her hastalığın bir ilacı vardır. Günahların ilacı da Allah’tan bağışlanma dilemektir.”
(Camiüssağir, C.4,s.1411)

Derdi veren Allah devayı da verir. Maddî hastalıklar insanın sadece bu dünyasına zarar verir. Tabii eğer hastalığın mesajını alamazsa ahirette de zarar verebilir. Sabırlı bir hasta ilaç kullanıp şifayı Allah'tan bilirse hiçbir şeyi kalmaz.

Manevî hastalıklar ise insanın ahiret hayatını tehlikeye atar. İşte günahlar da bir nevî manevî hastalıklardandır. Bu hastalık erken teşhis edilmezse çoğalır, önce insanın kalbinde bir leke olur, sonra gittikçe kalbi karartır. İnsan artık günahın günah olduğunu unutur, normal bir davranış gibi onu işlemeye başlar, hiç de pişmanlık duymaz.

Böyle bir insanın hatasından dönmesi çok zordur. Çünkü artık alışkanlık haline gelmiştir. Günaha tiryakilik oluşmuştur. Tiryakiliği önlemek dünyanın en zor işidir. Tiryaki olunan günahlar öyle bir noktaya gelir ki, o insanı imansız yapabilir ve onun ebedî hayatını tamamen tehlikeye atar.

Meselâ utandıracak bir günahı gizli işleyen bir adam, meleklerin ondan haberdar olduğunu ve kaydettiğini bildiği için, bir müddet sonra meleklerin varlığını kabul etmek ona zor gelmeye başlar. Meleklerin onu görmemiş olmasını diler. Meleklere dair en küçük bir şüphe kalbine gelse ona büyük bir delil gibi yapışır ve inkar eder. Bu da insanın imansız olmasına sebep olur.

Bunun da ötesinde bu tip günahlar insanı Allah’ı inkar etmeye bile sevk edebilir. Bütün bu olumsuzlukların ortaya çıkmaması için, günahların insanın ebedî hayatını tehlikeye atmaması için şu veya bu şekilde işlenen bir günahtan sonra tövbe etmeli, istiğfar etmeli, hemen onan dönmeli.

Günah manevi bir hastalıktır. Bunun manevî bir kangren ya da kanser olup bütün kalbi karartmasına müsaade etmemek gerekir. Bunun ilacı da istiğfardır. Geçmiş-gelecek bütün günahları bağışlanmış olan peygamberimiz (s.a.v), “ben günde yetmiş defa, yüz defa tövbe ederim” buyurmakla, günahkar ümmetine yol göstermiştir, rehberlik etmiştir.

Hz. Peygamberin bir hadis-i şerifine göre, “Günahında tövbe eden hiç günah işlememiş gibidir.” O halde günah hastalığına karşı tövbe ve istiğfar ilacını kullanmayı ihmal etmeyelim. Bu da günahın günah olduğunu bilmekten, kabul etmekten geçer. Bu yüzden de dinimizde nelerin günah, haram olduğunu, nelerin helal olduğunu öğrenmemiz gerekir. Zaten Allah’ın istediği insan da böyle bir insandır. Yani hatası olan, ama hatasından dönen, tövbe eden insandır. Allah’ın Gafur, Gaffar, Settar gibi isimleri ancak istiğfar etmekle tecelli eder.

Allah bizi hatalarını istiğfar ve tövbe ilacıyla tedavi eden insanlardan eylesin. Amin.

www.muhabbetmedya.com

İlgili Haberler
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum