‘Allah'ın bildiğini kuldan saklamak’ doğru mu? Kötülükler niçin gizlenmeli?

‘Allah'ın bildiğini kuldan saklamak’ doğru mu? Kötülükler niçin gizlenmeli?

Toplumda ‘Allah'ın bildiğini kuldan saklanmaz’ gibi bir söylem olsa da hadisler ışığında günahların açıktan işlenmemesi ve kötülüklerin gizlenmesinin hayadan olduğu ifade edilmiştir. Zira açıktan işlenen günahlar topluma zarar vermeye başlar

Said Ali Ümit - Muhabbet Medya

“Günah gizli kaldıkça sadece sahibine zarar verir. Ortaya çıktığında düzeltilmezse topluma zarar verir.”
(Camiüssağir,I.s.182)

İslam dinini gizliliği, tesettürü esas alan bir dindir. Çünkü kötü olan şeyi gizlemek hayadandır. Haya da imanın şubelerinden birisidir.

Toplumda şöyle yanlış bir kanaat vardır: Bazı insanlar “Allah’ın bildiğini kuldan ne saklayayım” derler. Bu sözler, o kişilerin yaptıkları kötülükleri hayasızlıklarından dolayı anlatmak için buldukları bir kılıftır. Minareyi çalan kılıfını uydurur denmiştir. Bu yanlıştır. Allah Alim’dir. Her şeyi bilir. Onun ilminden gizli hiçbir şey yoktur. Bizim yaptıklarımızı, yapmadıklarımızı, kalbimizden geçirdiklerimizi her şeyimizi bilir. Allah bizim yaptığımız kötülüklerimizi de bilir. Ama insanın kötülüklerini hayasızca yaymasını değil, gizlemesini ister. Bu arada da kendisine yönelmesini ve af dilemesini, tövbe etmesini ister. Allah’ın yapılan günahı bilmesi onları herkese anlatmayı gerektirmez. Çünkü bu fuhşun, hayasızlığın, ahlaksızlığın yayılmasına sebep olur. Bu yüzden “kabahat da gizli, ibadet de gizli” denmiştir. Özellikle nafile ibadetler gizli yapılmalıdır. Farz için böyle bir şey söz konusu değildir.

Yaptığımız kötülükleri başkalarına anlatmamalıyız. Ondan pişmanlık duymalı ve Allah’a tövbe etmeliyiz. İstiğfar etmeliyiz. Samimi bir şekilde, bir daha o günaha dönmemek üzere “tövbe-i nasuh” ile tövbe ettiğimizde Allah o günahı amel defterimizden siler, meleklere de unutturur. Biz de hadislerde ifade edildiği gibi hiç günah işlememiş gibi oluruz. Ama onu anlatırsak, insanları da kötülüklere teşvik etmiş oluruz.

Diğer taraftan eğer başkalarının hatalarını görmüşsek, günahlarını görmüşsek bunu da gizlemeliyiz. Bir kişi nefsine, şeytana, ya da kötü bir arkadaşına uyarak utana, sıkıla bir günah işlemiş, hata etmiş olabilir. Bu durumda bize onu gizlemek düşer. İnsanlara duyurmamak düşer. Biz bir kardeşimizin hatasını gizlersek, kıyamet gününde Allah da bizim bir hatamızı gizler. Çünkü o kişinin günahı, hatası başkaları tarafından duyulmazsa, o insan birgün bu hatasından vazgeçer. Ama başkalarının yanında söylerseniz, o kişi “battı balık, yan gider, nasıl olsa herkes benim hatamı, günahımı biliyor” der ve daha fazla günahlarını yaymaya, hiç gizlemeyerek yapmaya başlar. Onun için hataların örtülmesi tavsiye edilmiştir.

Fakat bir kimsenin hatasını düzeltmek maksadıyla, onun yanlış yolda olduğunu, yumuşak bir üslupla, lütufla ama kimsenin olmadığı bir yerde, sadece o kişiye dostça söyleyebiliriz. Bu da onu memnun eder. Belki de içine düşüp çıkamadığı bir hatasından dönmesine sebep olur.

Günah işlememek hayanın alametidir. İşlediği günahı gizlemek de hayanın şubelerinden birisidir. Bu yüzden sadece bizim işlediğimiz kötülükleri değil, başka insanların kötülüklerini de anlatmamalıyız. Hatta duyduğumuz kötülükleri unutmalıyız. Başkalarının aklına kötü şeyler getirmeye vesile olmamalıyız. Çünkü büyük islam müceddidi Bediüzzaman’ın gibi “Batılı tasvir safi zihinleri idlal eder.” Yani ifsad eder, bozar. Bunun için hep islamın güzelliklerini, güzel ahlak örneklerini topluma yaymaya çalışmalıyız. Kötülükleri ise asla deşifre etmemeliyiz.

www.muhabbetmedya.com

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum