Maruf Özülkü

Maruf Özülkü

Yangın var...

Her sene bu zamanlarda yangınlar baş gösterir. Anız yangınlarıyla başlar orman yangınlarıyla sürer.

Diğer kazalar ve patlamalarla arada bir vuku bulan yangınlar da ayrıca yürek yakıyor.

Son olarak Diyarbakır ve Mardin'de vuku bulan ve sayısını bilmediğimiz canlılarla birlikte 15 insanımızın vefatıyla sonuçlanan anız yangınıyla sarsıldık.

İnsanoğlunun hırsla yaktığı ateş böyle felaketlere yol açıyor.

Anızın büyük bir cinayet olduğu ve sınırının öngörülemeyeceğini bir kez daha gördük.

"Karınca bile ezmeyen" profilden, "üç kuruşluk acil menfaat için çokça can yakmayı göze alan" profile nasıl dönüşür Müslüman ahalinin insanı.

Allah basiret izan ve biraz da vicdan versin.

...

Yangın, büyüye büyüye gelir ve geç kalındıkça söndürülmesi zorlaşır.

Yangın çıkarmaya müsait yapıdaki insanlar her an bir kıvılcım çakabilirler. Üstelik bunu çokça masumane gerekçelere sarmalayarak kendilerini savunabilirler de. Ama yananların geri gelme ihtimali çoğu kez yoktur.

Cayır cayır yanmak, alevlere çaresiz kalmak ve dumanla boğulmak.

Ne kadar feci bir çaresizlik değil mi?

Her bir hal, herbir ihmal, her bir kusur yangına davetiyedir.

Ve insan çoğu kez ders almaz. Yine yakar, yine yakar, yine yakar...

...

Allah, yangınların yangınından haber verir ve uyarır;

"Yakıtı insanlar ve taşlar olan cehennem ateşinden sakınınız." (Bakara, 2/24)

Dünyadaki her yangın faciası bize bu yangınlar yangınını haber verir. Her kusurumuz her ihmalimiz bize günahlarımızı isyanlarımızı hatırlatır. Ve en küçük dikkatsizliğimizin dünyevi faciaları, ebedi hayatımızın yakıcı gerçeğini yüzümüze vurur.

İyisi mi, ne burada yakalım-yanalım.

Ne de orada...

Ama yangını körükleyen "elhannas" ateşseviciler, yakmaya devam ediyorlar.

Bir de tüm uyarılara rağmen ateşle oynaşan, tehlikeyi sezmeyen yakmaya aday canlar var. Akılları görmez, idrakleri farketmez tehlikeyi hissetmez acınası canlardır.

Onları koruma ve kollama görevi vardır.

Bu görevi yapacak olanlarsa bilenlerdir, fark edenlerdir, daima uyanık olanlardır.

Asrın alimi Bediüzzaman da manevi yangın için siren çalar. Ümmeti ayağa kaldırmak ister.

"Karşımda müdhiş bir yangın var.
Alevleri göklere yükseliyor.
İçinde evlâdım yanıyor, imanım tutuşmuş yanıyor.
O yangını söndürmeğe, imanımı kurtarmağa koşuyorum.
Tarihçe-i Hayat - 629"(Tarihçe-i Hayat)

...

Yangını büyümeden önlemek, kontrol altına almak gerekir. Söndürdükten sonra ortamı soğutmak gerekir. Ve enkazı ortadan kaldırmak gerekir.

Yangına karşı en iyi önlem ise, çıkmadan yada çıkmasına fırsat vermeden duyarlılık ve farkındalıkları geliştirmektir.

Yangının dehşetini unutmadan unutturmadan agah olmaktır en iyi çare.

Bu maddi yangınlar için de böyle manevi yangınlar için de böyle.

Allah, cümlemizi muhafaza buyursun efendim...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum