Hülya Yakut Üstündağ

Hülya Yakut Üstündağ

Batı Müslüman Oluyor

Kızım akademik program gereği, kongreye Amerika’ya gitti.

Yediğinden içtiğinden gezdiğinden konuştuk. Söz dönüp dolaştı insan profiline geldi.

Dedi ki: “Bu gidişimde farklı bir şey dikkatimi çekti. İnsanlar biz tesettürlü müslümanlara daha bir hoşgörülü, saygılı hatta sevgi doluydu. Sanki tesettürlü Amerikalı daha çoktu.”

Biraz hüzünlü ama daha çok mutlu devam etti:

“Ben orda doktoramı yaparken, bana karşı tahammülsüz idiler. Kimi zaman tesettürlü olmamın zorluğunu yaşadım. Kimi zaman izahını yapmak zorunda kalıyordum. Her ne kadar Amerika için özgürlükler ülkesi dense de, bu genel kabul ve yasaların getirdiği zorunluluktu. Bireysel olarak İslam’a karşı olmalarını bire bir yaşamak sıkça vaki oluyordu”

Konuşmamız ilerledikçe anlattıklarından anlaşıldı ki, Batı İslam’a ısınıyordu. Özellikle Filistin zulmü, müsbet yönde gelişmelere vesile oluyor, insanlar yüzünü İslamiyete çeviriyor, merak saikasıyla Kur’anı inceliyordu.

Bir avm’de genç bir Amerikalı kızla karşılaşmışlar. Kız gülümsemiş. Yeni tesettüre girdiği o kadar belli oluyormuş ki, başındaki örtüyü toparlamak için epey çaba sarf ediyormuş.

Sadece dış görüntüsü değil, iç dünyasında da toparlanma gayreti ve heyecanı güzel kızı daha bir güzelleştirmiş.

Kongre sırasında bir başka genç hanım gelip utana sıkıla tanışmak istediğini söylemiş.

Eşi Mısırlı bir müslüman imiş. Kongre ilanlarında kızımın tesettürlü konuşmacı olduğunu görünce gidip tanışmasını ısrarla tembih etmiş.

“Eşimin ısrarı olmasa bu cesareti gösteremezdim ama gelip tanışmak istedim. Ben de müslüman olmak istiyorum ama nasıl olacak bilemiyorum” demiş.

Ayak üstü konuşmuşlar. Nihayetinde telefon numaraları alınıp verilmiş. İslamla şereflenen gelinimizden bahsetmiş kızım. Onda da bu gel-gitler olduğunu, sıkı araştırmalar sonunda kati karar verdiğini anlatmış.

Sokakta, otelde, avm’de… Pek çok yerde tesettürlü Amerikalı hanımlara rastlamış. Çoğunu da gençler oluşturuyor diye özellikle vurguladı.

Bediüzzaman’ın şu ifadelerini artık gözle görüyor ve bizatihi duyuyoruz: Osmanlı hükûmeti Avrupa ile hâmiledir; Avrupa gibi bir hükûmeti doğuracak. Avrupa da İslâmiyete hâmiledir; o da bir İslâm devleti doğuracak.

Evet; Güneş batıdan doğmaya başlıyor inşaallah.

Yıllardır mukaddesatları çiğnenmiş, materyalist felsefe kıskacında inim inim inleyen tertemiz dimağlar, mahvedilen nesiller, imana susayanlar, Kur’an yoluna, Allah’ın nuruna koşmaya başlamış. Kur’an hakikatleri, Üstadın Nur Risaleleri elden ele, dilden dile, ilden ile ulaştı, dolaşıyor-ulaşıyor hamd olsun. En çok da gençlerin başı çektiği bu intibah, uyanış, silkiniş, sahipleniş tablosu bir çığ gibi büyüye büyüye geliyor.

Karanlıkları boğar gibi, zulmeti aydınlatır gibi, zulme kafa tutar gibi geliyor inşaallah.

Dünya Kur’anın nuruyla nurlanmaya hazırlanıyor.

Her, ihtida hikayesi iman bayrağı gibi kalplerde, gönüllerde dalgalanmaya çekirdek olacak.

İman, tekniğe, maddeye, nefsani zevk ve beklentiye, meydan okuyacak .

Kızımın anlattıkları, okuduklarım ve duyduklarım bu ümidimi daha bir pekiştirdi.

Evet… Belki biz kışta geldik. Çilesini çektik. Gözyaşını akıttık. Horlandık. Görmezden geldik….

Eyvallah.

Cennet-asa baharları torunlarımız görecek diye mutlu ve bahtiyarız.

Saff suresindeki müjde bu ümidimizi ayn-el yakin hissettiriyor.

“Allah nurunu tamamlayacaktır. Kafirler istemese de”

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.