Bediüzzaman, Gandi ve Mandela; ırkları, dinleri, dilleri farklı üç hürriyet kahramanı

Bediüzzaman, Gandi ve Mandela; ırkları, dinleri, dilleri farklı üç hürriyet kahramanı

Raşit Duran Hiçbişey Yayınları'ndan çıkan yeni kitabı Özgürlük Üçgeni hakkında konuştu...

Muhabbet Medya - Röportaj

Hiçbişey Yayınları Editörü Ayşe Hayta ÖZGÜRLÜK ÜÇGENİ Kitabının Yazarı Raşit Duran ile son kitabı Hakkında Konuştu

AH: Merhaba, hoş geldiniz. Hiçbişey yayınevi yazarı olmanız münasebetiyle sizi yazılarınızdan tanıyoruz. İstiyoruz ki, emek verdiğiniz Özgürlük Üçgeni kitabının yazarını okuyucularımız da tanısınlar. Bize kendinizden ve yazı ile olan serüveninizden bahseder misiniz?

RD: 1959 yılında Denizli’nin Alikurt köyünde, altı kardeşin üçüncüsü olarak dünyaya gelmişim. İlkokulu köyümde, ortaokulu Bozkurt ilçesinde, üniversiteyi Ege Üniversitesi İşletme Fakültesinde, ardından Anadolu Üniversitesi Sosyoloji bölümünü tamamlayarak lisans düzeyinde mezun oldum.

Okuma ve yazma merakı ortaokulu okuduğum yıllarda başladı. Okumaya karşı içimde aşırı bir istek vardı. Ancak o yıllarda köy ortamında bu merakımı giderecek materyal hiç yoktu desem abartmış olmam. Zaten medya dediğimiz iletişim aracı olarak sadece radyomuz vardı. Her ne duyuyorsak, ondan, onun verdiği kadarını işitiyorduk. Gazete, dergi ve benzerlerini okuyan insan sayısı iki elin parmakları sayısınca idi. Görsel medya ise henüz o tarihlerde köyde yoktu. Zaten elektrik bile 70’li yılların ortalarına doğru gelmişti köyümüze.

İşte bu yoksunluk yıllarında başladı benim okuma serüvenim. Bulabildiğim kitapları okuma başladım. Harçlığımın yettiği kadarıyla kitaplar almaya başladım. Tabii okurken yazma eylemi de başladı. Ortaokul ve lise yıllarında Türkçe kompozisyon derslerinde anı-öykü türünde yazardım. Hiç unutmam, lise birinci sınıfta iken kompozisyon dersi sınavında yazdığım bir anı yüzünden öğretmenim tarafından kopya çekmekle itham olunmuştum.

Lise yıllarında okuma ve yazma merakım iyice arttı. Şehre geldiğimden artık kitap, dergi, gazete gibi materyalleri maddi gücüm nispetinde alıp okurdum.

AH: Kitap yazma fikri nasıl ortaya çıktı?

RD: Kitap yazmak benim için büyük bir iddia olur. Böyle bir şeye cüret edemem. Amatörce kitapçık denemeleri diyelim. Yazma fikri aslında benden ziyade çocuklarımın ortaya attıkları ve beni cesaretlendirip teşvik ettikleri bir fikirdir. “Baba madem bu kadar okuyorsun, neden bunları yazmıyorsun?” sözleri beni adeta kamçıladı ve yazmaya karar verdim. Yazma öykümün kısa tarihçesi bu sözlerle başlamıştır.

İlk kitapçığım Bir Şehrin Seması (KDY, 2020), inançlarından dolayı hapse alınmış insanların hapishane anılarından oluşur. İkinci kitapçığım İnsanlardan Bir İnsan (KDY, 2021), doğup büyüdüğüm köyüme vefa borcumu ödemek için köyü ve köy hayatını anlattığım ve üçüncü kitapçığım Kendime Derslerim (KDY, 2021), tarihi bazı olayların ve şahsiyetlerin eylem ve söylemlerinden hareketle, günümüze verdiği mesajları ve bu mesajlardan aldığım dersi anlatan kitaplardır.

Dördüncü kitabım Özgürlük Üçgeni (Hiçbişey Yayınları, 2022) ise Bediüzzaman, Gandi ve Mandela’nın hürriyet mücadelesindeki ortak yönlerine, ortak eylem ve söylemlerine dikkat çekmek istediğim bir kitaptır.

AH: Özellikle Özgürlük Üçgeni kitabının oldukça kapsamlı bir araştırma neticesinde ortaya çıktığı görülüyor. Hiçbişey Yayınevimiz tarafından basılan bu güzel eseri hazırladığınız için hem yayınevimiz hem de bir okuyucu olarak teşekkür ederiz. Böyle bir kitabı yazmak fikri nasıl ve nereden çıktı? Yahut böyle bir kitabı yazmak ihtiyacını neden hissettiniz? Özgürlük Üçgeni kitabından bahseder misiniz?

RD: Bediüzzaman’ın kendi döneminde verdiği milletin imanını selamette görme davasını hepimiz biliyoruz. Bu dava aynı zamanda inancın mühim bir hususiyeti olan hürriyetin de mücadelesidir. Zira hürriyetin olmadığı yerde -bırakın inancı- insandan bile bahsetmek mümkün değildir. Bütün bir toplumu, zombi haline getiren istibdat rejimlerinin olduğu zeminlerde, hak ve hakikat çiçeklerinin açması, bilgi, beceri, deneyim ve şahsiyetlerin inkişafı zordan zordur. İnsanlık böylesi esaret devirlerini çokça yaşamıştır. Bugün de aynı esaret durumu, farklı versiyon ve uygulamalarıyla devam ettirilmek istenmektedir. Oysa, asrımız hürriyet çağıdır. İnsanlar esir de ecir de olmak istemiyor. İnsan ismine ve onuruna layık, huzurlu ve mutlu bir hayat yaşamak hakkına sahip olmak istemektedirler. Bu da hem maddiyat hem maneviyat ile mümkün olan bir şeydir. Tek kanatlı kuş uçamayacağına göre, insan da sırf cismaniyet ve mideden ibaret bir varlık değil ki bu ikisinin tatmin edilmesiyle mutlu ve huzurlu olsun.

AH: Özgürlük Üçgeni kitabını ne kadar sürede yazdınız?

RD: 2018 yılında Gandi ve Mandela’nın hayatı ve verdikleri bağımsızlık ve özgürlük mücadelesiyle ilgili kitapları okurken, bu hürriyet kahramanı insanların ortak yönlerinin bulunması dikkatimi çekti. Bunun bir kitap haline gelmesini düşünerek aynı yılda, 2018’de gerek Gandi ve mücadelesi gerekse Mandela ve mücadelesiyle ilgili kitapları bulup araştırma ve incelemeye başladım. Kitabın olgunlaşması için süreç, bazen ara vererek bazen hiç ara vermeksizin yaklaşık 4 yıla yakın sürdü. Zorlu ve sabırlı bir emeğin sonunda 2022 yılında kitap olgunlaşmış, özgün bir araştırma kitabı tecessüm etmiş haliyle ortaya çıkmış, müdakkik okuyucuya takdim edilecek hale gelmiştir.

Kitabın yazılmasına sebep bir başka önemli amil de Bediüzzaman’ın, “Ekmeksiz yaşarım hürriyetsiz yaşayamam.” sözüdür. Bu harika söz, bize hürriyetin, fert ve toplum hayatında ne kadar kıymettar olduğunu ifade etmektedir. Bediüzzaman, fert ve toplum hayatında çığır açan, bir Âlim Hoca olmanın çok ötesinde, aynı zamanda bir hürriyet kahramanıdır. Yalnızca inanç anlamında teorik değil, siyasi, iktisadi ve içtimai anlamda pratik bir çığırdır bahsettiğim. Öz yargı ve taassuptan azade bir nazarla, onun başlattığı hareket ve telif ettiği eserler incelense, insana ve topluma, hayata ve olaylara dair bir çığır olduğu görülecektir.

Bediüzzaman, Gandi ve Mandela; kıtaları, ırkları, dinleri, renkleri, lisanları farklı bu üç hürriyet kahramanı da kendi şahsi hayatları için değil; memleket ve milletlerinin hayatı, hürriyet ve bağımsızlığı için mücadele vermişlerdir. Yaşadıkları ülke, devir ve rejimler dikkate alındığında, verdikleri hürriyet mücadelesinin ne denli zor olduğu anlaşılacaktır. Tabir caizse, kelle koltukta, kefen çantada yapmışlardır bu mücadeleyi.

Mesela, diğer hürriyet kahramanlarında olduğu gibi bu üç özgürlükçü insanda iki mühim ve kıymetli özellik ön plana çıkmaktadır. Birincisi, sıdk yani doğruluk; ikincisi, emin yani güvenilir insan olmak.

Mesela, bu üç hürriyet kahramanı söylediklerini yaşamış, yaşadıklarını söylemiştir.

Mesela, bu üç hürriyet kahramanı insan -teşbihte hata olmasın-, hürriyet davalarında, peygamberane bir azim, gayret, sabır ve fedakârlık göstermişlerdir.

Mesela, bu üç hürriyet kahramanının hayatı basit, sade, sıradandır. Yani halktan birisi gibi yaşamışlardır.

Mesela, bu üç hürriyet kahramanı, hayatlarının büyük kısmını hürriyet davası uğruna hapislerde geçirmişlerdir.

Mesela, bu üç hürriyet kahramanı, mahkeme salonlarını davalarını anlatma yeri bilmiş, kendilerini değil verdikleri hürriyet mücadelesini anlatmışlardır.

Mesela, bu üç hürriyet kahramanından hiçbiri, verdikleri hürriyet mücadelesine ihanet etmemiş; başlangıç noktaları ile bitiş noktaları hiç değişmemiştir.

Mesela, bu üç hürriyet kahramanının mücadelesinde bunlara tabi olanlar da tıpkı bu hürriyet kahramanları gibi olup, hayal kırıklığı yaşatmamış, keyfiyetli ve donanımlı insanlardır.

Mesela, bu üç hürriyet kahramanı, silaha başvurmadan müsbet hareket tarzını tercih etmişler, vicdana ve ruha dokunan sözlerle davalarını anlatmışlardır. Bediüzzaman bu konuda, "Zira, medenîlere galebe çalmak ikna iledir, söz anlamayan vahşiler gibi icbar ile değildir." (Divan-ı Harbi Örfi) demiştir.

Mesela, bu üç hürriyet kahramanı, sadece kendi halkının değil başkalarının da özgürlük davasına kayıtsız kalmamış, onların haklarını da savunmuşlar ve destek vermişlerdir.

Bunun gibi onlarca ortak eylem ve söylem sayılabilir.

Bu hürriyet kahramanlarının güttükleri dava ve izledikleri yolun bizim açımızdan dikkate alınacak pek çok yönleri vardır. Bu mücadeledeki eylem ve söylemler, aynı şeyi düşünen, aynı şey için dertlenen günümüz insanı için de mesajlar vermektedir. Hani derler ya, aklın yolu birdir diye. Hak ve meşru bir davanın yahut mücadelenin yolu yordamı da hak ve meşru olmalıdır ki, haklılık kazansın. Zira zulme zulüm ile karşılık vermek, muhabbet davasında adavet dili kullanmak, hürriyet mücadelesinde zorbalığı istimal etmek verilen mücadeleyi lekeler, dava hakkında tereddütler oluşturur ve hürriyet kahramanları hakkında insanları şüpheye sevk eder. Onun için hürriyet kahramanlarının ve davalarının açık, net ve şeffaf olması elzemdir.

Kısacası, Özgürlük Üçgeni kitabı hürriyet kahramanlarının verdikleri özgürlük savaşında izledikleri yolun, eylem ve söylemlerinin ortak taraflarını, asgari müştereklerinin kaleme alındığı bir kitaptır. Bu eylem ve söylemlerde bugünün insanı için pek çok mesajlar vardır.

AH: Yeni çalışmalarınız olacak mı? Hangi konularda yazmak istiyorsunuz?

RD: Marifet iltifata tabidir. Okuma ihtiyacı ve yazar-çizer insanlara iltifat ve rağbet arttıkça bu tür eserler yazılacaktır. Kanaatimce okumak, bir hobi olmaktan çok öte, akıl ve cüzi irade sahibi insan için bir ihtiyaçtır.

Eğitimim iktisat ve sosyoloji üzerine olduğu için, fertlerden ziyade toplumun bütününü ilgilendiren sosyolojik konuları tercih ediyorum. Zira insan, toplum içinde yaşayacak şekilde dizayn edilmiş medeni bir varlıktır. Münzevi bir hayat bireysel bir tercih kabul edilse bile, yalnızlık Allah’a mahsustur fehvasınca, insanın topluluk içinde yaşaması esastır.

AH: Teşekkür ederiz.

RD: Ben teşekkür ediyorum, çalışmalarınızda ve yayın hayatınızda başarılar dilerim.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.