‘Mihenge Vurun, Bakır Çıkarsa…’

Robot insanın bile demode olmaya yüz tuttuğu, yapay zekânın, yazılı bir metni görüntüye çevirdiği baş döndürücü bir teknolojik devri idrak ediyoruz. Şov ve sloganlarla insanların şaşkına çevrildiği, kafaların karıştırıldığı bir zamanda yaşıyoruz. Absürt eylem ve absürt söylemlerle önde ve görünür olmak hayli revaçta. İnsan benliğini, akıl ve iradesini kıskacına alıp felç eden o kadar sosyal ortam ve sosyal güçler var ki. Philip Zimbardo, Şeytan Etkisi “Kötülüğün Psikolojisi” kitabında, “Sosyal güçlerin kıskacına yakalandığımızda birçoğumuz inanılmaz karakter değişimleri geçirebiliriz.” der. Bu tür karakter değişimleri gördüğümüzü inkâr edemeyeceğimiz bir zaman dilimdeyiz. Böylesi ortamda yönümüzü şaşırmamak için pusula niteliğinde iki konu önem kazanmakla ön plana çıkmaktadır:

Birincisi, ortak akıl dediğimiz istişare,

İkincisi, bir şeyin değerini değersizinden ayırmaya yarayan ölçüt mihenk.

Maddi ve manevi hayatımızı ilgilendiren ve bize sunulan yahut dayatılan meseleleri, istişare ederek inancımızın aydınlatıcı tayfları altında akl-ı selim, kalb-i selim, vicdan, ilim, irfan ve sair mekanizmalarımızla mihenge vurmak bir anlamda, işin aslını faslını sorup sorgulamaktır. Bireysel ve toplumsal hayatımızda haksızlık etmemek ve haksızlığa maruz kalmamak için bu şarttır. Hem sorgusuz sualsiz, körü körüne kabul, inancımızın muktezası/gereği değildir hem de hak ve hakikat, mihenge vurulmaktan asla kaçınmaz. Sırf hüsn-ü zanna binaen / hakkında iyi düşünceyle mihenge vurmadan kabul edilirse, insan, olumsuz algının esiri veya kurbanı olarak aldanabilir. İnsan, hatadan hâli / uzak değildir. Çoğu zaman ekonomik ve sosyal ve sair konularda karşılaştığımız ve bize hayal kırıklığı yaşatan olumsuz sonuçların sebebi de bu iki esasa riayet etmemektir.

“Hiçbir müfsit ben müfsidim demez. Daima suret-i haktan görünür. Yahut bâtılı hak görür. Evet kimse demez ayranım ekşidir. Fakat siz mihenge vurmadan almayınız. Zira çok silik söz ticarette geziyor. Hatta benim sözümü de ben söylediğim için hüsnü zan edip tamamını kabul etmeyiniz. Belki ben de müfsidim veya bilmediğim halde ifsat ediyorum. Öyle ise her söylenen sözün kalbe girmesine yol vermeyiniz. İşte size söylediğim sözler hayalin elinde kalsın, mihenge vurunuz. Eğer altın çıktı ise kalpte saklayınız. Bakır çıktı ise çok gıybeti üstüne ve bedduayı arkasına takınız, bana reddediniz gönderiniz.”

(Bediüzzaman)

Yalnızca söz mü? Sosyal hayatın her katmanında silik söylemler olduğu gibi silik eylemler de vardır. Her kültür ve medeniyetin kendine özgü mihenkleri vardır. Bizim kültür ve medeniyet dünyamızın mihengi, Kur’an ve Hz. Peygamber’in (as) sünneti olup, bunları, içinde yaşadığımız 21. yüzyılın ruhuna, aklına, anlayışına ve yaralarına uygun merhem olacak tarzda şerh, izah ve ispat ederek; ölçü, prensip ve düstur reçetesi olarak elimize veren Risale-i Nur’lardır. Dahilde ve hariçte, Bediüzzaman’ı tanıyan ve Risale-i Nur’la tanışan akl-ı selim sahibi herkes aynı hakikate parmak basıyor. Mesela, geçtiğimiz haftalarda vefat eden Alman bilim insanı, Padeborn Üniversitesi Eğitim Üyesi Wolf D. Ahmed Aries, “Said Nursi Hazretleri sadece kendi zamanındaki insanlara değil, modern zamandaki insanlara da hitap ettiğini ve etkilediğini” ve bu meselenin, “topluma ve medyaya açılması” gerektiğini söylemiştir. (Yeni Asya, 29 Ocak, 2024) Yeri gelmişken burada bir Alman atasözünü de zikredelim: “Güven iyidir, ama kontrol daha iyidir.”

Özellikle yönetimde ve siyasal hayatta, ahlak ve maneviyattan evvel çıkarı önceleyen, “Amaca veya hedefe ulaştıran her yol mübahtır.” şeklinde özetlenebilecek Makyavelizm yahut Makyavelist yaklaşım, şahsi ve sosyal hayatımızın diğer alanlarına da sirayet ederek daha görünür ve daha etkili hale gelmiş durumdadır. Moral ve etik değerlerden arındırılmış böylesine menfi/olumsuz bir kültür ve medeniyet anlayışının her geçen gün hayatımıza hâkim olması ve kuşatması karşısında, mihenge çok ihtiyacımız vardır. Aksi halde, kendimizi maddeten değilse bile manen ölüme mahkûm etmiş olmakla hem bireysel hem toplumsal hayatımıza kendi elimizle kötülük etmiş oluruz.

**

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.